Sefer Levent

Hangi ampulü almalısınız

5 Ağustos 2017
Gelinen teknoloji ve rekabet bırakın akkor, halojen ampulleri tasarruflu ampullerin bile döneminin bittiğini gösteriyor. Piyasada satılan, normlara uygun gerçek anlamda bir LED ampul 5 yılda 300 liraya yakın tasarruf sağlıyor. Evdeki ampul sayısı düşünüldüğünde bu tablo elektrik faturalarını da hafifletiyor.

AMERİKALI Thomas Edison 1878–1879 yıllarında, o zamana göre uzun dayanan (yaklaşık 12–13 saat) ampulleri yapmıştı. Ampullerinde kullandıkları tel ise kömürleşmiş pamuk lifiydi. Yani karbon elementiydi. O günden bu güne ampuller o kadar gelişti ki... Teknoloji sayesinde artık 40 bin saatten fazla kullanılabilen ampuller var.

Günümüzde ampulleri temel olarak sıralamamız gerekirse, geleneksel ampul (akkor) ki bu ampullerin üretimi yasaklandı, tasarruflu ampul, halojen ampul ve LED ampul diyebiliriz. Geleneksel ampulleri hatırlarsınız 100’lük, 60’lık, 40’lık diye adlandırır, ışık ihtiyacına göre alır kullanırdık. Ampul çeşidinin artmasıyla işimiz zorlaştı. Bugün ampul almaya gittiğinizde kutuların üzerinde bir sürü rakam ve harf görüyorsunuz. Peki ama hangi ampulu almalısınız? Hangi ampul ne kadar ışık verir? Hepsinden önemlisi hangi ampul ile gerçekten tasarruf sağlarsınız? İşte bu haftanın
konusu da bu...

Öncelikle şunu söylemeliyim. Teknolojinin geldiği nokta, rekabetin getirdiği fiyatları göz önüne alınırsa bundan sonra ampul alacaksanız istikametiniz LED ampul olmalı. Bunu niye söylüyorum. Çünkü piyasada zaten akkor ampul bulmak artık mümkün değil. Halojen ampullerin fiyatları ucuz ancak aradaki fiyat farkı LED ampulden elde edeceğiniz tasarrufla kısa sürede kalkacaktır. Bunu fatura örnekleriyle anlatmaya çalışacağım. Son olarak piyasada tasarruflu ampul adı altında satılan ve LED teknolojisinden önceye ait ampuller de fiyat fayda bakımından geride kalmış durumda. Özetle tasarruflu ampulün adına aldanmayıp aslında LED ampul almak size daha fazla tasarruf sağlayacaktır. 

FİYAT FARKI KALKTI

LED yani “Light Emitting Diode” anlamına gelen bu teknoloji şu anda televizyondan otomotiv sektörüne kadar birçok alanda aydınlatmada kullanılıyor. Daha az enerji harcamasıyla öne çıkan LED teknolojisinin en sık kullanılmaya başlandığı alanların başında evler var. Bunun sebebi ise geleneksel akkor ampullere göre neredeyse 10 kat daha az enerji harcaması. Ancak buna rağmen tüketiciler, LED ampulleri fiyatlarından dolayı tercih etmiyordu. Ancak bu dönem de bitti. 2013 yılında tanesi 20 TL olan LED ampullerin fiyatları aydınlatma kapasitesi düşük ürünlerde neredeyse yüzde 80 düştü. Piyasada 4 liraya bile LED ampul bulmak mümkün.

5 yıl toplamında 126 Kw’lık enerji harcayan 6.9 W’lık bir LED ampule karışılık aynı aydınlatma gücündeki bir akkor ampul 1095 Kw, tasarruflu ampul ise 256 Kw enerji harcıyor. LED ampullerin günlük 10 saatlik ortalamayla kullanılması, tüketicilere 5 yılın sonunda ampul fiyatı dahil yaklaşık 75 TL’ye mal oluyor. Bu rakam tasarruflu ampullerde 5 ampulluk kullanımla 187 TL’ye akkor da ise 25 ampulle 519.5 liraya uzanıyor.

Yazının Devamını Oku

Emlak Vergisi itirazı için son tarih 7 Eylül

25 Temmuz 2017
Geçtiğimiz hafta iki ayrı yazı yazarak Emlak Vergisi’ndeki artışlara dikkat çekmiştim.

Vatandaşın Ekonomisi köşesine gelen elektronik postalardan ve kamuoyundaki tartışmalardan konun oldukça ilgi çektiğinin farkındayım. Her iki yazıyı da hukukçulardan aldığım görüşler doğrultusunda hazırladım. Bu noktada özellikle Danıştay kararlarının itiraz süresini 30 günle sınırlı tuttuğuna bu sürenin de 30 Temmuz’da dolacağına dikkat çekmiştim. Önemli bir düzeltme yapmam gerekiyor. 30 günlük sürenin doluş tarihi adli tatile denk geliyor. Bu durumda itiraz süresi 7 Eylül’e kadar uzuyor. (2577 s. İYUK, Md: 7,8,61,62). Binlerce kişi ilgilendiren bu konuda beni uyaran hukukçu dostlarıma ve okurum Bahri Turgut’a teşekkür ederim.

Yazının Devamını Oku

Maliye’den 7 kritik mesaj

24 Temmuz 2017
Maliye Bakanı Naci Ağbal, ÖTV, KDV ve kurumsal vergilerin geleceği ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Gazetelerin ekonomi müdürleri ile bir araya gelen Bakan Ağbal, otomobil, sigara ve içkide verginin gerçekten çok yüksek olduğuna dikkat çekti ve artık artış yok mesajı verdi. Ağbal, dronelara ÖTV getirmeye, yapılandırmadan faydalanmayanlara ise tahsilat ziyaretine hazırlanıyor.

1- ESNAF EV GİDERİNİ DE YAZACAK

Maliye Bakanı Naci Ağbal, kurumlar vergisi oranları ve kazançlardan düşülen giderlerle ilgili esnafa iki müjde birden verdi. Bir işletme sahibinin ailevi harcamaları dahil bütün giderlerini kazancından düşebilmelerine yönelik çalışma yapacaklarını açıklayan Ağbal, “Diyelim ki bir kunduracı işletme hesabı esaslarına göre defter tutuyor. Onun da belki belli ailevi harcamalarını işletme gelirinden düşmesine imkân verebiliriz. Ama bunun şartları, kuralları ne olabilir, buna bir harcama tavanı getirilebilir mi? Bunu tartışmak lazım. Bu yolla aslında kayıt dışılıkla da mücadele etmiş oluruz. Arkadaşlara talimat verdim özellikle gelirden düşülebilecek harcamaların genişletilmesi ve ailevi harcamaların da belli oranlar dahilinde gelirden düşürebilmesiyle ilgili belli bir çalışma yapacağız” dedi.

2- VERGİ İNDİRİMİ GÜNDEMDE

Maliye Bakanı Ağbal, yüzde 20 seviyesinde bulunan kurumlar vergisi oranlarının düşürülmesi konusunun da yine tartışılması gereken bir konu olduğunu vurguladı. Global krizden sonra ülkelerin arasındaki ekonomik rekabet içerisinde vergi rekabetinin gittikçe önem kazandığına dikkat çeken Ağbal, şunları söyledi: “Yani Trump’ın bir anda kurumlar vergisini düşürmesi tesadüf değil. Biz 2006 yılında kurumlar vergisi oranını yüzde 33’den yüzde 20’ye indirdik. Ama ben geçen gün bir tablo çıkarttım, şimdi bizden daha aşağı olan ülkeler var. Bence tartışmamız lazım. Kurumlar vergisi oranı Türkiye’de son derece önemli bir faktör. Bazı ülkelerde, mesela İrlanda’da yüzde 12, Macaristan’da yüzde 19, farklı farklı oranlar var.”

3- YAPILANDIRMAYANA ZİYARET VAR

Devletin sağladığı bütün olağanüstü imkanlara rağmen adeta devlete meydan okurcasına ‘borcumu ödemiyorum’ diyenlerin üzerine gideceklerini vurgulayan Ağbal, “Bakacağım gerçekten zor durumdaysa bu insanlara yapılandırmaya müracaat etmemiş olsa bile tecil müessesini kullanacağız. Ama gittik baktık durumu gayet güzel, parasını ödeyebiliyor, tıkır tıkır araba alıyor, ev alıyor oh işler çıtırında. İşleri çıtırında olup vergi ödemeyenin üzerine gideriz. Kusura bakmasın benim eğer onun üzerine gitmezsem vatandaş bana hesap sorar” diye konuştu.

4- EDS’YE BÖLGESEL ÖZELLEŞTİRME

Trafik Elektronik Denetleme Sistemi (TEDES) ile ilgili daha önce yaptığı eleştirilerin hatırlatılması üzerine Bakan Ağbal, “Sözlerimin arkasındayım. Gerekli uyarılar ve uyarıcı levhalar konulmadan TEDES uygulamalarının yapılması haksızlıktır. Çok iyi niyetlerle yola çıktık dedik ki, bir kazan kazan. Yani belediyeler bu sistemi kuracak. Ben bir kamu kaynağı harcamadan bir ceza sistemi kuruyorum. Sonra bir gördük ki bunu belediyeler şirketlere devretmiş. Bir de açgözlülük diyeceğim açgözlülük olunca da her yere kurmuşlar onu. İçişleri Bakanlığı ile bu konuda bir farklı fikrimiz yok. Bu elektronik denetim sistemi (EDS) bence doğru bir proje, bu projenin yaygınlaştırılması lazım. Bu projenin iş modelinin aslında belki de belediye belediye değil bölgesel olarak yapılması gerekiyor. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na ‘Bu konuyla ilgili bir çalışın bakalım, buradan bir özelleştirme uygulaması çıkarabilir miyiz’ diye de bir talimatım oldu. Arkadaşlar da şu anda onu çalışıyorlar. Yani bölgesel düzeyde belli kural, kaide ve standartlarla böyle bir uygulamada yapabiliriz. Amaç gelir elde etmek değil aslında, trafik kurallarına uyulmasını sağlamak” diye konuştu.

Yazının Devamını Oku

Emlak vergisine nasıl itiraz edilir?

22 Temmuz 2017
Takdir Komisyonları tarafından belirlenen yeni değerler 2018’den itibaren ödeyeceğiniz emlak vergilerine baz olacak. Değerler yüksek diyorsanız dava açma süresi 30 Temmuz’da doluyor, acele edin.

GEÇTİĞİMİZ çarşamba günü yayınlanan Hürriyet’te bu köşe ‘ekstra’ ibaresiyle yer aldı. Cumartesi günleri yayınladığımız Vatandaşın Ekonomisi’ni acilen yayına almamızın önemli bir sebebi vardı: Emlak Vergileri...

Bu konuda çok sayıda e-posta almam üzerine konuyu incelemiş, ardından özetle şunları yazmıştım:

“Arazinizin, evinizin veya dükkânınızın değeri 4 yıl sonra yeniden belirlendi. Emlak vergisi her yıl, “yeniden değerleme oranın yarısı” kadar artıyor. Ancak emlak değeri 4 yılda bir belirleniyor ve emlak vergisi de bu ‘güncel değer’ üzerinden veriliyor. 2014-2015-2016 ve 2017 yılı emlak vergileri için baz teşkil eden emlak değerleri 2013 yılında belirlenmişti. Aradan dört yıl geçti. Şimdi 2018-2019-2020 ve 2021 yılı için az teşkil edecek emlak değerleri de Takdir Komisyonları tarafından belirlendi ve belediyelere teslim edildi. Yani herkesin, ister evi, ister arsası, ister dükkanı olsun bunların hepsinin değeri yeniden hesaplandı. 2018’de emlak verginizi buna göre vereceksiniz. Takdir Komisyonu’nun belirlediği yeni değerlere itirazınız varsa son günlere girmek üzereyiz, dava açmak için acele etmeniz şart.”

MUHTARLIK VE BELEDİYEYE

İyi de, yeni emlak değerinizi nasıl öğreneceksiniz? Vatandaşın bir an önce muhtarlıklardan veya belediyelerden kendi caddesi veya sokağı yahut arsa- arazisi için belirlenen birim değerini öğrenmesi ve ‘fahiş artış’ görmesi durumunda 30 gün içerisinde vergi mahkemesine başvurması gerekiyor. 31 Temmuz’a kadar bu konuda girişimde bulunmanızda fayda var.”

Bu yazım üzerine okurlarımdan çok sayıda e-posta ve telefon aldım. Bana gelen soruların çoğunda son tarihin belirsiz olduğu ve itirazın nasıl yapılabileceğine ilişkin bilgi talepleri şeklindeydi.

Ben de araştırdım. İşin uzmanı hukukçularla görüştüm, mahkeme kararlarına içtihatlara daldım. Sonuçta kendimi büyük bir bilinmezlikler denizinde buldum. Aslında bu, yasal düzenlemelerin ne kadar yetersiz ve belirsiz olduğunu gösteriyor. Neyse ki imdadıma hukukçu dostlarım yetişti. İşte verdikleri bilgiler ışığında sorduğum sorular ve aldığım cevaplar.

Kesinleşmiş değer nedir?

Yazının Devamını Oku

Emlak vergisi sizi çarpmasın

19 Temmuz 2017
Arazinizin, evinizin veya dükkânınızın değeri 4 yıl sonra yeniden belirlendi. 2018’de emlak verginizi buna göre vereceksiniz. Takdir Komisyonu’nun belirlediği yeni değerlere itirazınız varsa son günlere girmek üzereyiz, dava açmak için acele etmeniz şart.

VATANDAŞIN Ekonomisi köşesine gelen elektronik postalar gösteriyor ki emlak vergilerindeki artış oranları bazı okurlarımızın canını sıkmış. Bu yıl için ödenen vergilerin önümüzdeki birden bire olağanüstü artmasının nedenini soran okurlarımıza öncelikle hatırlatmamızda fayda var. Emlak vergisi her yıl, “yeniden değerleme oranın yarısı” kadar artıyor. Ancak emlak değeri 4 yılda bir belirleniyor ve emlak vergisi de bu ‘güncel değer’ üzerinden veriliyor. 2014-2015-2016 ve 2017 yılı emlak vergileri için baz teşkil eden emlak değerleri 2013 yılında belirlenmişti. Aradan dört yıl geçti. Şimdi 2018-2019-2020 ve 2021 yılı için az teşkil edecek emlak değerleri de Takdir Komisyonları tarafından belirlendi ve belediyelere teslim edildi. Yani herkesin, ister evi, ister arsası, ister dükkanı olsun bunların hepsinin değeri yeniden hesaplandı. 

TAKDİR KOMİSYONU YETKİLİ

“Benim arsamın, evimin değerini kim belirliyor” derseniz, cevabı Takdir Komisyonu olur. Bu komisyonda Tapu Dairesi, Belediye, Ticaret Odası, Muhtarlık ve Vergi dairelerinden görevli memurlar bulunuyor.

“İyi de doğru hesaplıyorlar mı”, “emlak değer artışı nasıl belirleniyor” derseniz işte orası biraz tartışmalı. Örneğin filanca ilçenin filanca mahallesinde filanca sokakta bir eviniz var. O sokaktaki tüm evlerin değerinin 4 yıl içinde yüzde 100 arttığı varsayılırken hemen karşısındaki sokaktaki evlerin değerinin yüzde 40 arttığı varsayılabiliyor. Geçmişte bu konuda yaşanan çarpıklıklar Hürriyet Yazarı Şükrü Kızılot’un kaleme aldığı birçok yazı sayesinde hala arşivlerde duruyor.

HEMEN İTİRAZ EDİN

Burada en kritik nokta yeni belirlenen oranların 4 yıl boyunca ödeyeceğiniz emlak vergisine baz teşkil etmesi. Yani komisyonun yeni açıkladığı evinizin değerini 100 lira kabul edersek 2018’de 100 lira üzerinden emlak verginizi vereceksiniz. 2019’da 100 liranın üzerine yeniden değerleme oranın yarısı kadar artış ilave olacak. Yeniden değerleme oranı yüzde 8 desek yüzde 4 artışla 104 lira üzerinden vergi vereceksiniz. Sonraki yıl ise 104 liranın üzerine yeniden değerleme oranın yarısı ilave edilecek. Bir sonraki yıl da aynen böyle devam edecek. Yani bugün için belirlenen 100 lira 4 yıl sonra ödeyeceğiniz emlak vergisine de baz teşkil edecek. İyi de yeni emlak değerinizi nasıl öğreneceksiniz? Vatandaşın bir an önce muhtarlıklardan veya belediyelerden kendi caddesi veya sokağı yahut arsa- arazisi için belirlenen birim değerini öğrenmesi ve ‘fahiş artış’ görmesi durumunda 30 gün içerisinde vergi mahkemesine başvurması gerekiyor. 31 Temmuz’a kadar  bu konuda girişimde bulunmanızda fayda var.

 

Yazının Devamını Oku

Özel hastanenin acili SGK’lıdan para alır mı?

16 Temmuz 2017
SGK’lı hastaların acil durumda özel hastanelere başvurmaları halinde herhangi bir ücret alınmaması gerekiyor. Bu konuda şikayet hatları bile oluşturulmuş durumda. Ancak düşme sonucu kafasında kanaması olan, beyin kanaması geçirdiğinden şüphelenilen hastalar bile ‘acil’ değil gerekçesiyle binlerce liralık fatura ile karşılaşıyor.

OKURUM sabahın beşinde çalan telefonunu açtığında annesinin banyoda düştüğünü, kafasının kanlar içinde olduğunu öğreniyor. Telefonun ucundakiÖzel hastanenin acili SGK’lıdan para alır mı kardeşiyle Bakırköy’de annesinin evine çok yakın olan özel hastanede buluşuyorlar. Acilden içeriye sokulan hasta acil doktorunun karşısına çıkarılıyor. 80 yaşındaki kadının nasıl düştüğü, kullandığı ilaçlar vs bilgiler veriliyor. Sonrasında doktor beyin kanaması riski olduğunu bu nedenle MR çekmeleri gerektiğini belirtiyor. Kan testleri vs yapılacak uygulamalar ile ilgili de bilgi veriyor.

Hasta, hastaneye sokulduğu anda SGK’lı olduğunu yetkililere aktaran hasta yakını okurum annesi için endişeli ama işin maddi boyutunu umursamıyor a an. Nasıl olsa acil durumda özel hastaneye gitmek zorunda kalan bir SGK’lının masraflarını kurum karşılıyor. Ancak iş gereken tedavinin yapılması sonrasında hastane ile helalleşmeye geldiğinde büyük bir sürprizle karşılaşıyor. Tamı tamına 2 bin 612 lira 35 kuruşluk bir faturanın ‘acilen’ ödenmesi isteniyor.

Hasta yakını bu konuda açıklamalar yapıldığını ve acile gelen SGK’lıdan ücret alınamayacağına belirtmesine rağmen kendisinden fatura kuruşu kuruşuna tahsil ediliyor. Yetkililerin açıklaması çok kısa ama içeriği hayli muamma: O işler öyle olmuyor. Hastanız ne yazık ki 32 maddelik acil kriterlerini taşımıyor
Okurum soruyor: Banyoda düşen, kafasında açık bir şekilde kanaması olan, beyin kanaması geçirdiğinden şüphelenilen bir hastanın durumu acil değildir de nedir?

Ben de aynı soruyu Ankara bürosunda konunun uzmanı muhabir arkadaşım Hacer Boyacıoğlu’na sordum. O da yetkililerle konuştu, son yasal düzenlemeleri araştırdı. Sonucu Hacer’in tabiriyle aktarayım: Ortada büyük bir kaos, belirsizlik, ciddiyetsizlik ve fırsatçılık var.

Ne kamuda bu işin içinde olanlar ne de meslek örgütlerinde yöneticilik yapanların konuyla ilgili somut bir bilgisi yok. Söylemde acil hastayı SGK karşılıyor görünse de özel hastanenin kapısından girmenizle durum değişiveriyor. Bu konuda oluşturulan şikayet hatlarına yapılan binlerce başvuru var. Ancak netice yok. Acil sorunu kanayan bir yara ve gittikçe de büyüyor.

YASA NE DİYOR?

Yazının Devamını Oku

Boş depo uyanıkları

8 Temmuz 2017
Bazı şirketlerin araç kiralamada evrensel kural olan “Araç dolu depoyla teslim edilir, dolu depoyla alınır” kuralını tersine çevirdiği ve bu yolla kâr sağladığı görülüyor. Mesafe ve tüketimi kestiremeyen vatandaşın depoda bıraktığı litrelerce yakıt şirketlere kalıyor. Ayrıca bazı şirketlerin bilerek araç yakıt göstergeleriyle oynadığı da öne sürülüyor.

BİR okurum tatil için gittiği şehirdeki havalimanında teslim almak üzere araç kiralar. Havalimanına varır, araç kiralama bankosunda işlemlerini tamamlar sıra aracı teslim almaya gelir. Tam bu noktada fark eder ki aracın benzin deposu boştur. Görevliye gösterince aldığı yanıta şaşırır: “Biz boş depo teslim ediyoruz, boş depo teslim alıyoruz.”

Araç kiralamada evrensel kuraldır. “Araç dolu depo ile teslim edilir, dolu depo ile teslim alınır.” Aslında mantığı da basittir. Bu sayede kullandığınız kadar akaryakıtın parasını ödemiş olursunuz.

Neyse biz talihsiz okurumuza dönelim. Okurum aracı teslim alır. En yakın akaryakıt istasyonuna gider 50 liralık yakıt alır iki gün o yakıtla işini görür. Aracı teslim etmek için havalimanına gideceği gün bakar ki yakıt lambası yanıyor. En azından hedefe ulaşana kadar yakıtım yetsin düşüncesiyle bir 50 liralık daha yakıt alır. İkaz lambası sönmez. Bir 30 liralık daha yakıt alır, yine sönmez. 20 liralık daha, bir 20 liralık daha... Olur size 120 lira... Yakıt lambası hâlâ yanar durur. 120 lira deyip geçmeyin 23 litre eder. Yani nereden baksanız deponun yarısı. Ama ikaz lambası hiç tınmaz. Bakar olacak gibi değil yarım depo benzin ve yanan ikaz lambasıyla havalimanının yolunu tutar. Aracı teslim alan görevliye durumu anlatır, “kandırıldığını” belirtir ama yapacak bir şey yoktur. Uzun bir kontrol kuyruğu ve kaçmak üzere olan bir uçak vardır. Yanan ikaz lambası, yarım depo benzin yani 120 lira o havalimanında kötü bir hatıra olarak bırakılır...

BÜYÜKLER DOLU DEPOCU

Okurumun mektubu sonrasında araştırdım. Türkiye’de faaliyet gösteren birçok şirket, özellikle de kurumsal ve büyük olanlar internet sitelerinden açıkça dolu depo teslim edip-aldıklarını beyan ediyorlar. Genelde ilgili uyarılar şöyle: “Araçların müşteriye teslimi tam dolu depo benzin ile yapılır. Eksik veya boş depo benzin ile iade edilen araçlarda, yakıt farkı, hizmet ücreti ile birlikte alınır.”

Bazıları dolu depo kuralarına ilave olarak kilometre başına yakıt ücreti alma alternatifi de getirmiş. Mantık aynı, “kullandığın kadarını öde.”

Ama çoğu küçük bazı kiralama şirketleri ise bu evrensel kuralın tam tersini uyguladıklarını beyan etmişler. Hem de açık açık internet sitelerinden. “Boş depo veririz, boş alırız.”

BİL BAKALIM KAÇ LİTRE?

Yazının Devamını Oku

Her ‘erken’e kanmayın

1 Temmuz 2017
Mart ayında bir otele yüzde 45 indirimle erken rezervasyon yaptıran vatandaş soruyor: Aynı otelin odaları şu anda yüzde 35 indirimle satılıyor. Nerede kaldı benim yüzde 45’lik avantajım? Vatandaşın şikâyetinin benzerleri olsa da erken rezervasyonu hakkıyla uygulayan firma ve otellerin sayısı hayli fazla. Bu konuda seçici olmak şart.

SON yıllarda turizmin en önemli temel taşlarından biri erken rezervasyon oldu. Hem tüketici açısından hem de işletmeciler açısından çok önemli. Erken rezervasyonun faydalarını aşağıda sıralamaya çalıştım. Bu yazı ile sakın erken rezervasyon karşıtı olduğumu düşünmeyin. İşini iyi yapan, tüketiciye karşı dürüst davranan tüm işletmelere diyecek bir şeyim yok. Ancak tatil sezonunun gelmesiyle bana ulaşan çok sayıda şikayeti de görmezden gelemem.
Örneğin Alanya’da bir otel mart ayında erken rezervasyon ilanları vermiş. Erken rezervasyon yaptıran 2 kişinin 4 gecelik tatilini bu otelde yüzde 45 indirimle 2 bin 458 liradan geçirebileceği belirtilmiş. Bir okurum da erken rezervasyon yapıp mart ayından bu otel ile anlaşmış. Buraya kadar her şey normal. 13 Temmuz’da 4 gün için otele gitmeye hazırlanan okurum hafta başında bu otelin yeni ilanlarına bakmış. O da ne? İlanda aynı otelde iki kişinin 4 gece konaklama bedeli 3 bin 68 lira olarak belirtilmiş. Otelin odalarını yüzde 35 indirimle sattığı da vurgulanmış.

Okurum şunları söylüyor: “Ben 4 ay önceden tatil satın aldım. Bunun en büyük nedeni otelin bana yüzde 45 indirimle hizmet sunacağının vaat edilmesiydi. Şimdi aynı otelin odaları yüzde 35 indirimle satılıyor. Bu konuda ben kendimi aldatılmış hissediyorum. Madem indirimler son ana kadar devam edecekti neden erkenden tatilimi satın aldım. Benim buradaki avantajım ne?”

UYGUN ÖDEME KOŞULLARI

Kültür ve Turizm Bakanlığı ve TÜRSAB öncülüğünde 2009 yılında başlatılan erken rezervasyon kampanyasının ana hedefi, avantajlı ödeme kolaylıkları sağlayarak daha fazla vatandaşın tatil yapmasını sağlamak. Bu yolla iç turizmi canlandırmak ve Türkiye’ye gelen yabancı turistlerin daha uygun ödeme koşulları ile seyahat ettiklerine yönelik yaygın algıyı değiştirmek amaçlandı. TÜRSAB’ın verilerine göre 2009 yılında 300 bin, 2012 yılında 2 milyon, 2013’te 2.5 milyon, 2014 yılında 3 milyon, 2015 yılında 3.5 milyon ve 2016 yılında ise erken rezervasyon kampanyasından yararlanan kişi sayısı 4.2 milyon kişi oldu. 2017 yılında ise kampanyadan yararlanacak olan kişi sayısının
ise 5 milyon civarında beklendiğini açıklandı.

8 BİN LİRA HİÇ OLMADI

Bu yıl aralık ayının sonunda ise 2017 tatilleri için ‘erken rezervasyon’ sezonu açıldı. Birçok tur operatörü ve otel ‘yüzde 50’ye’ varan oranlarda ‘indirimlerle’ tatil satışı gerçekleştirmeye başladıklarını açıkladı.

Yazının Devamını Oku