“Deprem Türkiye’nin bir gerçeği. Daha güvenli konutlar üretilmeli. Bu konuda herkes bir şey yapmalı. Binaların yükünü hafifletmemiz gerekiyor. Binaların yükünü nasıl hafifletebiliriz? Binaların bizi ilgilendiren bölümlerini hafifletmenin bir yolunu bulmalıyız. Çalışalım.”
Gelin sonrasını geçtiğimiz günlerde Çan’da düzenlediği basın toplantısında bir araya geldiğimiz Kaleseramik Genel Müdürü Altuğ Akbaş’tan dinleyelim:
“Bugün çevre dostu ve ileri teknoloji üretimi ile dünya seramik sektöründe hi-tec ürün olarak kabul gören Kalesinterflex’in hikayesi işte 1999’daki İbrahim Bey’in o sorusuyla başladı. Kendisi bu alandaki Ar-Ge çalışmalarının fitilini ateşlemiş oldu. O dönemde iş dünyasında böyle yenilikçi bir ürüne yatırım yapmak, sıra dışı bir girişim olarak değerlendirilse de kendisi hiç yılmadı. Bu alanda dünyanın önde gelen İtalyan teknolojisinden de yararlandık ve Kalesinterflex’e göre geliştirip, özgün bir üretim teknolojisi yarattık. 2005 yılında da Çan’daki tesisimizde dünyanın ilk porselen plaka fabrikasını kurduk. Kaleseramik’in üretim teknolojisi, kabiliyeti ve uzmanlığının yanı sıra İbrahim Bodur’un vizyonu, sezgisi, cesareti ve azminin çok önemli bir örneği olan Kalesinterflex’in üretimi ile Türkiye’de ve dünyada bir ilke imza attık. Kaleseramik çatısı altında ikinci Kalesinterflex fabrikamızı da 2017’de yine Çan’daki tesisimizde açtık. Bu yatırım ile 1 milyon metrekare olan yıllık üretimimizi 2 milyon metrekareye çıkardık. Daha az enerji ile üretim, sürdürülebilir büyümemizin de mottosu haline geldi.”
Altuğ Akbaş
DÖRTTE BİRE DÜŞTÜ
Dünyanın en büyük, en ince seramiği Kalesinterflex sayesinde 2000’li yılların başında ortalama 28 kilo civarında olan bir metrekare seramiğin ağırlığı 7 kiloya kadar düşürülmüş. Aldığımız bilgilere göre bu 10 katlı bir binanın yükünü yaklaşık 25 ton azaltmış. Böylece seramikte metrekare başına ağırlığı 4’te 1’e kadar düşüren Kalesinterflex ile, İbrahim Bodur’un bina yükünü hafifletme hedefine de ulaşılmış.
Türkiye’nin ilk seramik yer ve duvar karosu fabrikası Kaleseramik bu yıl 34 milyon Euro’luk yeni bir yatırımı devreye aldı. 27 Temmuz 2022’de Çanakkale’nin Çan ilçesinde temeli atılan 3’üncü Kalesinterflex Porselen Plaka Üretim Hattı, 27 Temmuz 2023’te Kale Grubu’nun 66. Kuruluş Yıldönümü ve Seramik Bayramı kutlamaları sırasında hizmete açıldı.
DÜNYADA İLK OLDU
"10 yılda dünyanın ilk 3 havayolundan biri olmayı hedefliyoruz. Ortaklığımız yavaşlayan küresel büyüme ve deprem etkisine rağmen güçlü uluslararası yolcu talebine karşılık vererek 2023 yılının ilk yarısını 900 milyon doların üzerinde bir esas faaliyet kârı ile başarılı bir şekilde tamamladı. Yolcu sayımız yılın ilk 6 ayında yüzde 25 artarak 38.7 milyona ulaşırken, toplam gelirlerimiz 9.5 milyar dolar olarak kaydedildi. 2020 yılında zirveye ulaşan borçluluğumuzu güçlü sonuçlarımızla 2.5 senede 6.6 milyar dolar azaltarak neredeyse yarıya indirdik.”
425 uçaklık filosuyla, 128 ülkede 344 noktaya uçan Türk Hava Yolları’nın (THY), Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Bolat’ın dün düzenlediği ve yılın ilk 6 ayını değerlendirdiği basın toplantısındaki ilk sözleri bunlar oldu.
İstanbul Havalimanı’nın açılmasıyla birlikte büyümesi ivmelenen THY, uçak, yolcu, piyasa değeri bakımından gözünü yeni zirvelere dikmiş durumda.
Geçen yıl 15 milyar dolarla ihracat şampiyonu olan THY’nin uçak kiraları, yakıt, bakım maliyeti çıktıktan sonra net 6 milyar doların Türkiye’de kaldığına dikkat çekti. Bu yıl ise döviz gelirlerinin yüzde 25 daha fazla olacağını belirten Ahmet Bolat, yaklaşık 18 milyar dolarlık ihracat rakamına işaret etti. Bolat
Borusan’ın sürdürülebilirlik yolculuğundan ve stratejisinden kısaca bahsedebilir misiniz?
Kuruluşumuzdan bu yana kurucumuz Asım Kocabıyık’ın da belirtmiş olduğu üzere memleketimize olan gönül borcunu ödemek için çalışmış olan bir gurubuz. Topluma ve çevreye değer yaratmak bizim için çok değerliydi. Bunu bir çatı perspektif altında şekillendirdik. Bunun üç ana perspektifi var. İklim, insan ve inovasyon…
İklim tarafında düşük karbonlu, düşük emisyonlu ekonomilere geçmek. Burada önemli bir diğer başlık da döngüsel ekonomiden faydalanılıyor olması. İnsan tarafında bir başlığımız yetenek yönetimi bir diğeri eşitlik, çeşitlilik, kapsayıcılık yaklaşımını benimsemek. Bunu da Borusan Eşittir Platformu altında yapıyoruz. Faaliyetlerimizi yürütürken iş güvenliği sağlığı ve çalışanlarımızın mutluluğunu önemseyen bir yaklaşımı önemsiyoruz. İnovasyon bacağında da hem düşük karbon emisyonuna hem döngüsel iş modellerine geçişte inovasyonun gücünden faydalanmak istiyoruz.
KARBON NÖTR HEDEFİ
Bahsettiğimiz alanları söylerken çabuk geçiyoruz ama çok geniş alanlar ve Borusan Holding büyük bir grup. Bu anlamda 2030 yılı için koyduğumuz bir hedef var mı?
İklim tarafında karbon nötr olmayı hedefliyoruz. Su tüketimimizi yüzde 50 oranında azaltmayı hedefliyor ve suyun geri kazanımını da yüzde 100 yapmak istiyoruz. Bir diğer önemli başlık plastik ve kâğıt tüketimini sıfırlamak ve tamamen dijital iş modellerine geçmek.
İnsan tarafında hedefimiz yetenek yönetiminde en çok tercih edilen ilk 10 işveren arasında olmak. Kadın çalışan sayımızı yüzde 30, kadın lider sayımızı yüzde 40’a çıkarmak hedeflerimiz arasında.
Örneğin 2022 yılında emisyonlarımızı azaltmayı hedeflemiştik. 275 bin ton emisyon salınımı yaptık. Hedefimiz 279 bini geçmemek şeklindeydi. Altında kaldık grup şirketlerimizin güzel çabalarıyla. Dolayısıyla hedeflerimiz doğrultusunda 2030’a sağlam adımlarla ilerliyoruz.
Bu sözlerin sahibi dünyanın sayılı havalimanı işletmecilerinden TAV Havalimanları İcra Kurulu Başkanı Serkan Kaptan.
Uçak üreticileri önümüzdeki 20 yıl içinde aktif yolcu ve kargo uçak sayısının 23 binlerden 46 binlere çıkmasını bekliyor. Uçak sayısının ikiye katlanacak olması havalimanı işletmelerinin de iştahını kabartıyor. Bir taraftan mevcut havalimanlarının kapasitesini artıracak projeler bir taraftan da açılacak yeni havalimanları radara alınmış durumda. Türk şirketlerinin havalimanı inşası ve işletmesi konusundaki tecrübesini ise tartışmaya gerek yok.
TAV uzun yıllar işlettiği ve amiral gemisi olarak tanımladığı Atatürk Havalimanı’nın tarifeli seferlere kapanmasının ardından yeni sulara yelken açtı. Türkiye’de Antalya, Ankara Esenboğa, İzmir Adnan Menderes, Milas Bodrum ve Gazipaşa Alanya havalimanlarını işleten TAV yurtdışında ise Kazakistan’ın Almatı, Gürcistan’ın Tiflis ve Batum, Tunus’un Monastır ve Enfidha-Hammamet, Makedonya’nın Üsküp ile Ohrid, Suudi Arabistan’ın Medine ve Hırvatistan’ın Zagreb Havalimanı’nda faaliyet gösteriyor.
TAV Havalimanları’nın davetlisi olarak gittiğimiz Bodrum’da bir basın toplantısı düzenleyen İcra Kurulu Başkanı Serkan Kaptan hem havacılık sektörünün geleceğini değerlendirdi hem de şirketin altı aylık verilerini paylaştı.
Buna göre, TAV Havalimanları ilk altı ayda dış hat yolcu trafiğini önceki yıla göre yüzde 42 artırarak 24 milyondan fazla yolcuya hizmet verdi. Aynı dönemde iç hat yolcu sayısı yüzde 18 artışla 15 milyon oldu.
Serkan Kaptan
560 MİLYON EURO CİRO
Sonrasında BTK ve Datareportal’ın ocak ayında yayınladığı Digital 2023 verilerini de incelediğimde iyice ikna olmuş durumdayım. Biz Türkler tam bir cep telefonu ve sosyal medya çılgınıyız. Bakın şu verilere:
- Türkiye’de geçen yıl sonu itibarıyla tekil mobil abone sayısı 90 milyon adedi aştı.
- İnternet trafiğinin yüzde 84.92’sini mobil telefonlar oluşturuyor.
- Mobil internet kullanımı ortalama kişi başı aylık 16 GB’ı aştı.
- Türk halkı ayda 549 dakika telefonla konuşuyor. Avrupa birincisiyiz.
- Türkiye’de günlük olarak telefon kullanım süresi ise 5.5 saat.
- Günde 5 dakikada bir telefonumuza dokunuyoruz.
- Günde yaklaşık 150 defa telefona bakıyoruz.
Son dönemin gözdesi satılık, kiralık ev ilanları ile ikinci el otomobil ilanları. Daha önce ilan siteleri aracılığıyla piyasanın nasıl manipüle edildiğini, sahte ilanlarla fiyatların nasıl şişirildiğini yazmıştım. Bugün de sahte ilanlarla vatandaşın nasıl dolandırıldığını, tek bir ilanla onlarca kişi üzerinden nasıl binlerce lira vurgun yapıldığını anlatacağım. Bakın bu hafta sonu dolandırılan bir okurum, 19 bin lirasını nasıl kaptırmış. Gelin bizzat kendi anlatsın:
-Ev sahibi, sözleşmemiz olmasına rağmen bizi evden çıkarmak için uzun süredir baskı yapıyor. Biz de çocuğumuz olacağı için artık bu baskılardan yılarak ev bakmaya başladık. Doğum yaklaştığından ev aramalarını hızlandırdığımız stresli bir dönemde karşımıza uygun bir ilan çıktı. İlanın sahibiyle görüştük. Gayet inandırıcı ve samimiydi. Ben de sonunda ev buldum umuduyla, “Anlaştıysak başkasına vermeyin isterseniz size kaparo göndereyim” dedim. İlanın sahibi, “Kaparo değil de depozito alıyorum. Çok isteyen var, ciddi kiracı arıyorum. Tatildeyim evi Pazartesi günü (iki gün sonra) gösterebilirim” dedi.
Dikkat ederseniz kiraların yüksek olduğu bir dönemde fırsat yakaladığını düşünen okurum bulduğu evi kaçırmamak için karşısındaki ne dese kabul edecek konumda. Zaten dolandırıcıların hedefi de bu... Okurum anlatmaya devam ediyor:
-Depozito olarak 9.500 TL’lik tutar konuşmuştuk. Miktar fazla olduğu ve evi de görmediğim için şüphelendim. 10 dakika sonra yanımda bulunan kuzenimi aratarak, evi başkası adına sordurdum. Ancak, kuzenime evi başkasına vereceğini ve o kişiden depozitoyu yollamasını beklediğini, gelmezse tekrar arayabileceğini söyledi. Böyle deyince şüphelerim ortandan kalktı ve parayı IBAN’a gönderdim. Yaklaşık 5 dakika sonra, “Kirayı da iletme şansınız var mı? Muhasebecimin depozito ve kirayı birlikte fatura etmesi gerekiyormuş. Ben size fatura yollayacağım” diye mesaj attı. 9.500 TL daha gönderdim ve toplamda 19.000 TL yolladım. Kendisi de ilanı kaldırdı. Bir süre sonra sadece telefonda konuştuğum birisine çok fazla para gönderdiğimi fark ettim. Biraz daha incelediğimde ilandaki isim ile konuştuğum yani kendini bana tanıtan kişinin isminin (Onur Dikol) farklı olduğunu fark ettim. Yazıştığım ve konuştuğum WhatsApp numarası ise 0534’lüydü ve ‘işletme hesabı’ olarak geçiyordu.
Bu aşamada okurumun ‘ev buldum’ sevinci endişeye dönüşüyor. Acaba yanlış mı yaptım, dolandırıldım mı soruları zihninde yankılanmaya başlıyor. Bu dönem ‘aydınlanma’ dönemi ama artık iş işten geçmiş durumda. Okurum panik evresini anlatmayı sürdürüyor:
-Şüphelerim artınca başka bir tanıdığıma aynı numarayı aramasını ve evi istediğini söylemesini rica ettim. Arkadaşım aradı ve ondan da depozito istediğini söyledi. Böylece dolandırıldığımı anladım. Zaten sonrasında kendisini aradığımda değişen konuşması ve başından savmaya çalışmasıyla tamamen dolandırıcı olduğuna artık kanaat getirdim.
Okurum avukatıyla görüştü. Önceki gün karakola şikâyet için gitti dün de savcılığa giderek elindeki deliller ile birlikte suç duyusunda bulundu. İşlemleri başlattı. Parasını geri alır mı, dolandırıcı yakalanır mı bekleyip göreceğiz.
Diğer silahı ise ‘söz’dür. Önümüzdeki döneme ilişkin beklentileri, hedefleri, yapacaklarını anlatır ve ‘yeter’... Piyasa gereken mesajı alır, ona göre pozisyonlanır. Buna da sözlü müdahale denir.
Geride bıraktığımız dönemde Merkez Bankası işte bu ‘söz’ silahını kaybetmişti. Raporlara yazılanlar ya da çeşitli vesilelerle konuşmalarda dile getirilenler çok fazla karşılık bulmadı. Çünkü yazılan ve anlatılanların gerçek hayatla olan bağı ciddi biçimde kopmuştu. Enflasyonun yüzde 70’leri gördüğü bir dönemde yüzde 10’lu, 20’li enflasyon hedeflerinden bahsetmenin, piyasa faizlerinin yüzde 40’ları aştığı günlerde yüzde 8’lik politika faizinin anlamı kalmamıştı. Bu yüzden en önemli sorun ‘güven’ haline gelmişti.
Dün seçim sonrasında Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile birlikte göreve gelen Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ı izlerken bunları düşündüm.
Mehmet Şimşek’i uzun yıllardır takip eden bir ekonomi gazetecisi olarak belirtmem gerekirse duruşundan taviz vermeyen, piyasaları kurallarıyla işletme konusunda kararlı, bütçeyi denkleştirme konusunda inatçı olacağına şüphem yok. Tekrar göreve geldiği ilk günden bu yana dilinden düşürmediği ‘normalleşme’ çabasının piyasaları tekrar heyecanlandırdığını, umutlandırdığını görüyoruz.
Peki ya Hafize Gaye Erkan?
Piyasalar ve kamuoyu Hafize Gaye Erkan’ı, Erkan ise kamuoyu ve piyasaları yeni yeni tanıyor.
Açık söylemem gerekirse eğitimini yurtdışında tamamlamış, 2005 yılından bu yana da yine yurtdışında önemli finans kuruluşlarında çalışmış olan Hafize Gaye Erkan, kamuoyunun ve piyasaların radarından oldukça uzak bir isimdi.
Etrafındaki ada ve kayalıklar hariç yaklaşık 30 km2’lik bir yüzölçümüne sahip olan Bozcaada’nın yaklaşık 1 km’lik bölümü 24 Ağustos’ta satışa çıkıyor. Ege’nin en önemli adalarından biri olan Bozcaada için kritik önemdeki bu büyük satışın nedeni ise miras anlaşmazlığı.
Çanakkale Ezine Sulh Hukuk Mahkemesi Satış Memurluğu, 7 Temmuz 2023 tarihli ilanında, Bozcaada’nın toplamda 1 milyon metrekarelik bir alanının üzerinde bulunan 33 taşınmazın ihale ile satılacağını duyurdu. Söz konusu mülkler bir zamanlar Bozcaada’nın en varlıklı ailesi olan Arallar’a ait.
Bozcaada’da satışa çıkarılan taşınmazlara baktığımızda, en küçüğünün 333 metrekare, en büyüğünün ise 244 bin 167 metrekare olduğunu görüyoruz. 244 bin 167 metrekare, yaklaşık olarak 24 hektarlık bir alanı temsil ediyor ve yaklaşık 34 futbol sahası büyüklüğüne denk geliyor.
Satışa çıkarılan parseller
Birbirinden farklı büyüklükteki bu taşınmazların muhammen bedelleri de belirlenmiş durumda. Bilirkişi raporlarına göre, en uygun fiyatlı taşınmazın muhammen bedeli 210 bin lira olarak belirlenirken, en değerli olanının muhammen bedeli ise 50 milyon lira olarak tespit edilmiş. Hatırlatmamda fayda var bu kapsamdaki ihaleler muhammen bedelinin yarı değeri ile açılıyor.
Ezine Sulh Hukuk Mahkemesi’nin ilanına göre, ihaleler tamamen online ortamda gerçekleşecek ve