Paylaş
Yangınla mücadele mevzuatı gündeme geldiğinde öncelikle bakmamız gereken, dünkü yazımızda da belirttiğimiz üzere, bu konuda 2002 yılında çıkarılan ilk yönetmeliğin ardından 2007 yılında genişletilerek güncellenen ve sonrasında da bazı değişikliklere uğrayan yönetmelik olmalıdır.
Resmi Gazete’de 19 Aralık 2007 tarihinde bir Bakanlar Kurulu kararı olarak yayımlanan 12937 sayılı bu yönetmeliği, ülkemizde yangınla mücadele alanındaki temel metin olarak görmemiz gerekiyor.
Toplam 172 maddeden oluşan “Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik” ek tablolarıyla birlikte tam 104 sayfa tutuyor.
GÖRÜNÜŞTE HER ŞEY DÜŞÜNÜLMÜŞ
Söz konusu yönetmelikte bir yangın ihtimaline karşı önceden uygulanması gereken, yangın çıktığı noktada da insanları koruyabilmek ve hasarı sınırlayabilmek için alınacak önlemlerin, uluslararası standartlarla önemli ölçüde uyumlu ve detaylı bir şekilde kaleme alındığını söyleyebiliriz.
Öncelikle “olması gereken” ideal durumlar, hedefler tanımlanıyor metinde. Bu çerçevede itfaiye araçlarının şehrin her binasına ulaşabilmesi için ulaşım yollarının düzenlenmesine kadar her konu düşünülmüştür.
Bitişik nizam yapıları birbirinden ayıran yangın duvarlarının yangına en az 90 dakika dayanıklı olarak projelendirilmesi gerektiğinin belirtilmesi, bu düzenlemelerden biridir.
Dış cephelerde bina yüksekliklerine göre “zor yanıcı malzeme” kullanılması zorunluğunun getirilmesi, çatı kaplamalarına kadar her ayrıntının kurala bağlanması bu çerçevede sıralanabilir. Keza, kolay alevlenen yapı malzemelerinin kullanılmasına izin verilmeyeceği de kaydediliyor yönetmelikte. Ayrıca, malzemelerin yanıcılık sınıfları yine tablolarla gösteriliyor.
TEMEL KURAL, İNSANLARIN HIZLI KAÇIŞLARINI MÜMKÜN KILMAK...
Önem taşıyan bir diğer başlık, yangının çıktığı andan itibaren geçerli olacak, uygulanacak kurallardır.
Burada getirilen temel bir kural, “İnsanlar tarafından kullanılmak üzere tasarlanan her yapının, yangın veya diğer acil durumlarda kullanıcıların hızlı kaçışlarını sağlayacak yeterli kaçış yolları ile donatılmasıdır”. (Madde 30)
Devamında “Her çıkışın açıkça görünecek şekilde yapılması, ayrıca çıkışa götüren yolun her kullanıcının herhangi bir noktadan kaçacağı doğrultuyu kolayca anlayabileceği biçimde görünür olması da gereklidir” deniliyor bu maddede.
Kaçış merdivenleri, kaçış yolları, çıkış kapılarıyla ilgili esaslar da son derece ayrıntılı bir şekilde düzenleniyor.
OTELLERDE ODALARA YANGINA KARŞI DAYANIKLI DUVARLAR
Otellerde bir yangın durumuna karşı uygulanacak önlemler de geniş bir şekilde sıralanmış. Bu çerçevede 50’nci madde özel bir önem taşıyor. Bu maddede, “Yatak odaları, iç koridordan en az 60 dakika yangına karşı dayanıklı bir duvar ile ayrılır” hükmü getiriliyor. Toplam yatak sayısı 20’den fazla olan otellerde her katta en az 2 çıkış sağlanacağı kayda geçiriliyor.
Sadece oteller için değil, genel bir çerçevede ele alınan bir başlık “Yangın Algılama ve Uyarı Sistemleri”ni konu alıyor. (Maddeler 74/84) Bu bölümde, “Bütün hatların kopukluk, kısa devre ve toprak kaçağına karşı sürekli denetim altında tutulması gerektiği” vurgulanıyor.
Bu sistemlerin herhangi bir nedenle devre dışı kalması halinde, tekrar çalışır hale getirilinceye kadar ilave güvenlik personeli ile denetim yapılıp, gerekli tedbir alınacağı belirtiliyor.
Yönetmeliğe göre, yangın algılama ve uyarı sisteminin, el ile otomatik olarak veya bir söndürme sisteminden aldığı uyarılardan biri veya birkaçı ile devreye girmesi gerekir. Bu, yangın butonu olabileceği gibi, ana görevi otomatik yangın algılama olan cihazları tarafından da yerine getirilmelidir.
“Alarm Verme” ayrı bir maddede düzenleniyor. (Madde 76) Buna göre, yangın algılama ve uyarı sisteminin devreye girmesi halinde, binada yaşayanları haberdar etmek üzere sesli ve ışıklı uyarı cihazlarının da çalışmaya başlaması gerekiyor.
Bu başlık altında önemli bir madde daha var: “Öngörülen acil aydınlatma, yönlendirme, yangın algılama ve uyarı sistemleri bina sahibinin ya da sorumlu yetkilisinin sorumluluğu altında peryodik kontrole, teste ve bakıma tabi tutulur.” (Madde 84)
YATAK SAYISI 200’Ü GEÇİYORSA, OTELDE YAĞMURLAMA SİSTEMİ GEREKİYOR
“Duman kontrolü” yönetmelikte “Altıncı Kısım” altında başlı başına ayrı bir bölüm olarak düzenlenmiş. “Yedinci Kısım”da ise “Söndürme Sistemleri” ele alınıyor. Bu bölümde yangına karşı oldukça etkili bir yöntem olan “yağmurlama” sistemi de düzenlenmiş.
Burada kritik bir ayrıntıya yer verelim. Yönetmelik, otellerde yağmurlama yapılmasına ilişkin ölçütleri de sıralıyor. Buna göre, otellerde yağmurlama zorunluluğu için oda sayısının 100’ü veya yatak sayısının 200’ü aşması kriteri tanımlanmış.
Yeni yapılar için bu koşul böyle tanımlansa da, mevcut oteller, yani yönetmelik çıktığı tarihte zaten inşa edilmiş olan yapılar bakımından yalnızca yatak sayısının 200’ü geçmesi ölçütü aranıyor. (Madde 165)
Basında çıkan haberlerde Kartalkaya’daki facianın yaşandığı otelde oda sayısının 160 ve yatak sayısının 350 dolayında olduğu belirtiliyor. Bu durumda, yönetmelik uyarınca otelde yangın çıktığında devreye girmesi gereken ‘yağmurlama’ düzenlemesinin de yapılmadığı ortaya çıkıyor.
BÜTÜN YOLLAR DENETİME ÇIKIYOR
Kartalkaya’daki faciada rol oynayan eksiklikler, ihmaller, kusurlar kamuoyunda yoğun bir şekilde tartışılırken, işaret edilen sorunların büyük ölçüde bu yönetmelikte zaten düzenlenmiş olan ve bazı örneklerini verdiğimiz kuralların uygulanmamasından kaynaklandığı aşikârdır.
Bu da bizi bu kuralların uygulanmamasıyla ilgili denetim meselesine götürüyor. Kamuoyunda bu konuda kayda değer bir hassasiyetin belirdiği gözleniyor. Meselenin bu kısmını ayrı bir yazıda ele alacağız.
Paylaş