Paylaş
Özeleştiri alışkanlığı kazanmamış bir toplumun bireyleri olarak kabahatlerimizi, başarısızlıklarımızı, hatalarımızı hep başkalarına yükleriz.
Aileler çocuklarının derslerindeki başarısızlığını kötü arkadaşlarında arar, öğrenciler de bu alışkanlıkla okulda hoca bana taktı derler.
Böylece başkasına sorumluluğu, suçu yükleye yükleye yaşayıp gideriz.
İşte siyasetçiden futbolcuya, işadamından sanatçıya kadar herkes bütün aksaklıkların sebebini medyaya yüklüyor.
Dün söylediğini bugün inkár eden politikacı, trilyonluk transferler konusunda doğru haberlere kızan futbolcu, her türlü pespayeliği sergileyen ve kendilerine sanatçı diyenler başları sıkıştığında, medya yüzünden bu hale düştüklerini iddia ederler.
Eğer herkes özeleştiri yapabilse, medyanın yazdıkları, söyledikleri hataları düzeltmemiz için bir fırsattır.
Eğer özeleştiri yapabilsek, seçimi niçin kaybettiğimizi anlar, kazanmak için derlenir toplanırız.
Hayali bir düşman medya. O zaman vur abalıya. O yazmasaydı böyle olmazdı, o yazmasaydı ben seçilirdim, o yazmasaydı ben o takımla anlaşır paraları alırdım.
Fethullah Gülen kasetlerinin ortaya çıkmasından sonra gene aynı filmi seyrettik.
Kasetlerin muhatabı özür dilerken bazı liderler, siyasiler olayın içeriğini tartışmaya gerek görmeden medyayı suçladılar.
Medya bir aynadır. Eski masallardaki gibi aynaya kızanlar gerçeklik duygusunu kaybederler, sonuçta da koltuklarını, işlerini, takımlarını kaybederler.
Aynada doğru kimliğinizi, ruhunuzu gördüğünüzde ürperiyorsanız, hemen kendinize çeki düzen vermelisiniz. Medyayı suçlamaktan da vazgeçmelisiniz.
Yok, aynalar yalan söyler iddiasında ısrar ediyorsanız, o zaman sizin bir ruh doktoruna ihtiyacınız var demektir.
KENDİNİ YAKAN KADININ FOTOĞRAFI VE ARDINDAKİ ACI GERÇEK
HÜRRİYET'te kendini yakan kadının fotoğrafı ve serüveninin sergilenmesi hiç kuşkusuz bir gazetecilik başarısıdır.
Polis Adliye Ekibi'nin ve fotoğrafları çeken Serkan Akkoç'un olağanüstü gazetecilik performansları sayesinde sayfalara yansımıştır.
Asıl önemlisi, bu kitle haberinin ardında yatan toplumsal trajedi üzerinde durulmalıdır.
İnsanların ölümlerine, yıkımlarına sebep olan şartlanmalar, 2000 yılına girerken üzerinde tartışılması gereken sorunlardır.
‘‘Ben onu seviyordum ama evlenemezdim’’ sözünün ardında toplumsal bir trajedi yatmaktadır.
Katı, kalıpçı bir ahlak anlayışı ve tutuculuğu, insanların özgürlüğünü kısıtlamamalıdır. İnsanlar seçim yaparken, bireysel tercihlerini kullanırken, bağnaz şartlanmaların baskılarından kurtarılmalıdır.
Sanırım bu haber birçok ailenin, bazı saplantılardan kurtulabilmek için yeniden düşünmelerini sağlayacaktır.
Toplumsal bir yarayı çarpıcı bir biçimde gözler önüne seren bu haberde emeği geçen, polis adliye bölümü şefi Celal Korkut ve yardımcısı Bülent Ovacık ile Ahmet Sayar, Cüneyt Söz, Ercan Sarıkaya, Fahri Töre, Olga Ünaydın, Şenay Ordu, Kenan Çetiner ve trajik olayı görüntüleyen Serkan Akkoç'u kutluyoruz.
Mutlu haftalar dileğiyle.
Seçkin TÜRESAY
Paylaş