Ankara’da görülmeye değer, Cumhuriyetin izlerini taşıyan ve kültür ekonomilerine katkı sağlayacak yapıları ve buralardaki etkinlikleri sizlerle paylaşmaya devam edeceğim.
Ankara’nın kültür yaşamında mimarinin özel bir önemi vardır. Bugün Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü ‘nün bulunduğu ve giriş katında “Küçük Tiyatro” ve “Oda Tiyatrosu” nun yer aldığı EVKAF (II. VAKIF) APARTMANI bunlardan biridir. Yapının bir özelliği de Ankara’da yabancı mimarlar tarafından inşa edilen birçok bina yanında Mimar Kemalettin Bey tarafından yapılmış olmasıdır. Cumhuriyet Döneminin en güzel 10 binası arasında değerlendirilmektedir.
NAZARA ÇARPAN BÜYÜK BİNA
Ankara’ya atanan devlet memurlarının ve Milletvekillerinin konut sorunlarını çözmeye yönelik olarak düşünülen Evkaf Apartmanı, ilk çok katlı toplu konut uygulamalarındandır. Yapıldığı yıllarda Ankara’nın en görkemli binalarından biri olan apartmana ilişkin olarak 1929 tarihli Hakimiyet-i Milliye gazetesinde şöyle denilmektedir: “İstasyondan çıkar çıkmaz nazara hemen çarpan bu büyük bina, başlı başına küçücük bir şehir ve alemdir. Amerika’nın büyük binalarına verilen gök yaran sıfatını biz de Ankara’mızda şimdilik bu binaya verebiliriz. Altı katında bulunan salonlardan başka, yedi odalı ve beş odalı yirmi altı büyük apartman ve alt katında on iki mağaza vardır...”
Bir zamanlar Orhan Veli Kanık, Ahmet Hamdi Tanpınar, Saip Tuna gibi yazar ve ressamların da yaşadığı bina, zamanla kiralık konut işlevini yitirmiş, çeşitli devlet kuruluşları tarafından kullanılmıştır. 1 Ekim 1949’dan itibaren Küçük Sahne’ye 1959’dan sonra da Oda Tiyatrosu’na ev sahipliği yapmaktadır.
ATİD olarak kültür ekonomilerinin kentlerin yaşamına yapacağı katkıların artırılması yönündeki ilkelerimiz doğrultusunda Mimariyle birlikte, sahip olduğumuz Drama Edebiyatının da kentlerin tanıtım yüzünü oluşturan kültür değerleri arasına katılabilmesi, geçmiş ve geleceğin birleştirilmesi açısından önem taşıyor.
AFİŞ KOSTÜM VE DEKORLAR MÜZESİ
Somut olmayan Dünya Kültürel Miras Listesine dahil edilen KARAGÖZ başta olmak üzere, sahne ve gölge oyunlarımızın tarihinin unutulmamasını, sahnelerden gelen bir kişi olarak istiyorum. Bu anlamda bir süre önce Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan tanıtım kitabının da verdiği ilhamla, tiyatrolarımızda “Tiyatro Afişleri, Kostümleri ve Dekorları Sergisi” açılmasını önermek istiyorum.
Çevremizdeki değerleri de bu anlamda görmenin zamanının geldiğini düşünüyorum. Bu yazımda da Türkiye’nin kültür ve turizm işletmecilerini bünyesinde toplamayı amaçlayan ATİD olarak da içinde olabileceğimiz bir projenin hayata geçirilmesini önermek istiyorum. Birlikte çalışalım; çevremizdeki yedi harikayı bulalım, kentimizden, ilimizden başlayarak Türkiye’nin kendine özgü yedi harikasını beraber belirleyelim.
ANKARA KALKINMA AJANSI
Böyle bir oluşumun mümkün olabileceğini, Ankara’da başarılı çalışmalara destek veren Kalkınma Ajansı’nın Kasım ayı toplantısı sonrasında, Genel Sekreter sayın Doç. Dr. Asım Balcı ile yaptığımız sohbette gündeme gelen konular nedeniyle düşündüm.
Sayın Balcı, ajansın destekleriyle Girişimci İş Kadınları ve Destekleme Derneği (ANGİKAD) ve Skal International Ankara ortak girişimi ile oluşturulan “Ankara’yı Yaşamak” isimli projeden bahsederken, Projenin Ankara’daki turizm potansiyelinin harekete geçirilmesine katkıda bulunmak amacıyla hazırlanmış olduğunu. Temel olarak da, şehre gelen ziyaretçiler için gezilecek yerler, yemek yenecek mekânlar ve konaklanacak tesisler gibi güncel turistik bilgileri içeren bir envanterin hazırlanması ve yurt çapında faaliyet gösteren seyahat acentelerinin şehri bir turist gözüyle görmesini, daha sonra da buraya tur göndermelerini sağlamak amacına yönelik tanıtım programlarının düzenlenmesini kapsadığını söyledi.
Projenin tanıtım gezisi 13–15 KASIM 2012 tarihleri arasında Anıtkabir Ziyareti, Hamam Önü, Ankara Kalesi, Cer Modern, Otobüsle Ankara Turu, Ayaş, Güdül, Beypazarı ve Nallıhan’ı kapsayacak şekilde düşünülmüş.
FRİG VADİSİ
Polatlı’da da kültürel mirasın ve tarihi değerlerin turizme kazandırılması için mevcut değerlerin kullanılabilir tasarım ürünlerine dönüştürülmesi, bu doğrultuda takı-tasarım, seramik ve ahşap alanında eğitim ve uygulama atölyelerinin kurulması, turizm alanında girişimcilik kapasitesinin geliştirilmesi, Polatlı’da turizm ve tanıtım alanında insan kaynakları kapasitesinin artırılmasına katkı yapılması amaçlanıyor. Bu amaçla açılan sergiden sonra kültür ve tarihimiz açısından önem taşıyan Gordion antik kenti, Tümülüsler, Milli mücadelenin yaşandığı mekânlar ve Frigya vadisi Polatlı açısından değerlendirilebilecek değerlerimiz arasında.
2010 yılında Turizm sektörüne destek amacıyla hazırlatılan “Turizm Raporlarının” gerçekleşmesinde de önemli katkıları olan Sayın Tözge’nin açıklamalarından, dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında olmanın hedeflendiği 2023 yılına yaklaşırken, Türkiye’nin Akbank aracılığı ile dünyanın en prestijli ödüllerinin adayları arasına da taşınmış olduğunu öğreniyoruz. Bunu turizm konusundaki destekleri tamamlayan, ülkemizin tanıtımına toplumsal değerler ve sanat adına katkıda bulunacak bir gelişme olarak değerlendiriyorum.
Bu vesile ile gençlerimize verilen motivasyonlar için tüm kurum ve kuruluşlarımıza teşekkürlerim yineleme fırsatını da tekrar bulmuş oldum.
CUMHURİYET
Cumhuriyetin ilan edildiği günlerin tüm izlerini görebildiğimiz Başkentimizde ve tüm ülkede İlk 10 yılın heyecan ve atılımlarının hiç kaybolmadığını izlemenin mutluluğu ile ülkemizde gelecek on yılda da Cumhuriyetin tüm değerlerini daha çok paylaşarak yaşayacağımız inancındayım.
Cumhuriyetimizin 90’ncı yılını kutlayacağımız 2013, turizm tarihimiz açısından biz turizmciler için de önem taşıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kuruluşunun 10’ncu yılı; 2634 sayılı Yasa ile başlatılan turizm hamlemizin 30’ncu yılı; Turizm ve Tanıtma Bakanlığı’nın kuruluşunun 50’nci ve Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu’nun kuruluşunun 90’ncı yılını birlikte yaşayacağız; ATİD olarak üzerinde önemle durduğumuz 2013 yılında, turizm tarihimizle ilgili hatıralarımızı tazelemek fırsatı bulacağız.
Asırlık yaşamını tamamlama aşamasında olan Cumhuriyetimizi bizlere armağan edenleri rahmetle anıyor; yaşatanlarla beraber şükranlarımı sunuyorum.
Bu arada Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın duvarında yer alan ancak ışıklandırma hataları nedeniyle rahatlıkla izleyemediğimiz “Türkiye Cumhuriyetinin Temeli Kültürdür” ibaresinin yer aldığı rölyefle birlikte, Ankara’da TBMM duvarında, Yargıtay’ın giriş kapısında ve Güven Park’ta yer alan güzel panoların varlığını sizlerle tekrar paylaşmak istiyorum. Türk tarihinin izlerini taşıyan rölyeflerin en güzellerinin Anıtkabir’de olduğunu ve bunların bir dönemde ses-ışık gösterileri ile geceleri Başkenti ziyaret edenlerle paylaşıldığı biliniyor. İstanbul’daki Sultanahmet’le birlikte uzun süredir tekrarlanmayan bu gösterilerin bankalarımız ve diğer kurumlarımızın kültüre katkı programları dahilinde yeniden ele alınmasının mümkün olacağını düşünüyorum.
2013 YILI PROGRAMI
En eskisi 1895’ten beri düzenlenen Venedik Bienali’dir. Dünyada sayıları az olan özel kentlerin başarabildikleri bu Bienaller arasında, 1987 yılından beri İKSV’nin önderliğinde yapılan İstanbul Bienali dünyadaki yerini almıştır.
Bu yazımda Sinop’ta yerinde destek gören ve 4’üncüsü yapılan Sinop Bienali (Sinopale)’nin Anadolu Bienallerine önderlik yapması konusunu paylaşmak istiyorum. Sinop’lu Prof. Dr. Melih Görgün öngörüşleri ile Avrupa Kültür Derneği Başkanı Prof. Dr. Mahir Namur Anadolu’da bir kıvılcım ateşlediler. Bu kapsamda Anadolu Bienallerini sağlam bir yapıda devam ettirmek; aynı yıl birkaç Bienal yapılması yerine tek ve çift yıllara dağılımlı olarak düzenlenmeleri ve ülkedeki kültürel bağları entegre etmelerine katkı sağlamaları gibi önlemlerin alınması gerekir.
SİNOP ALAN YÖNETİMİ
Sinop’u bundan sonraki yıllarda Bienal yanında Alan Yönetimi alanında da örnek bir yapılanma içerisinde göreceğiz. Alan Yönetimleri yasalarda yapılan değişikliklerle Türkiye’ye kazandırılan yeni bir yönetişim modeli. Sinop’ta benim de bulunduğum bir toplantıda duyurulan Sinop Alan Yönetimi ise Türkiye için öncü ve örnek bir nitelik taşıyor. Liyakatli ve deneyimli Başkanları, o günden itibaren Sinop ve çevresi için turizm medyasında izlediğimiz, yeni ve özgün projeler üretiyorlar.
ANKARA BİENALİ, ANKYRALE
Başarıyı yakalayan Sinopale’den yola çıkarak bir önerim de Ankara için olacak. ANKYRALE’nin 2013’de yapılabileceğini ve Ankara’nın Bienal düzenleyen bir Başkent olarak dünya literatüründeki yerini alacağını düşünüyorum. Anadolu Kültür ve Turizm İşletmecileri Derneği (ATİD) olarak Ankara Bienali’nin düzenlenmesi için gerekli işbirliği ortamını oluşturmaya hazırız.
90. VE 100. YIL
Cumhuriyet’in kuruluşu ile beraber kültürün ilk adımlarının atıldığı Başkentimiz değerli yöneticilerimizin desteği ile dünyadaki yerini almalıdır. 2013 Cumhuriyetimizin ve Ankara’nın Başkent oluşunun 90’ıncı yılı. Bienallerin bir özelliği de uzun zamana ve kente yayılmaları nedeniyle kentlilere ve ziyaretçilere de katılabilme imkanı sağlamalardır. Ankara Bienali de 13 Ekim ve 29 Ekim tarihlerine tesadüf edecek projelerle Başkentlilerin ve dışardan geleceklerin içinde olacağı, birlikte yaşayacağı bir etkinlik haline gelebilir. 2023’e kadar 5 kez tekrar edilmesi Ankyrale’nin uluslararası karakterinin oturmasını sağlayacak; yüzüncü yılda ise zirveye ulaşacaktır.
Turizm, artık sadece turizmcilerin kendilerini anlattıkları bir sektör olmaktan çıkıyor ve tüm ekonominin desteklediği bir karaktere kavuşuyor. Ekonomik gerçekler de bunu destekliyor. 50’den fazla sektörden 60 milyon kişi için ürün satın alan bir sektörün, üretime ve istihdama katkısının yadsınamayacağını bir kez daha görmüş olduk. Turizm, insan ihtiyaçlarına yönelik yatırımlar için hem bir sebep; hem de yapılan sanayi, sağlık, ulaşım, lojistik, iletim ve iletşim gibi büyük yatırımlardan sonuçlar çıkarabilen bir büyük sektör. Turizm işletmelerinin Anadolu’ya yayılması ile kentlerin çehresinin, çevresinin ve yaşamının olumlu şekilde değiştiğini görüyoruz. Birçok kentimizde bulunan turizm okullarını bitirenler kendi yörelerinde iş sahibi olabiliyor, üretime katkıda bulunuyor.
ANKARA’DA PRESTİJ YATIRIMLAR
Sayın Bakanın ümit veren verilerle ifade ettiği, Türkiye’nin kalkınma hamlesinde yapılan her yatırımın, turizm işletmelerine de ihtiyacı olacağını, bu toplantıda bir kez daha başta Sayın Bakanımız ve Valimiz Sayın Alaaddin YÜKSEL’in konuşmalarından mesaj olarak aldım. Ankara’da yapılacak Film Stüdyoları, Fuar alanları gibi prestij Yatırımlara uygulanacak destekler konusunda, bilgi sahibi olduk. Artık arkamızda Bakanlarımızın, Valilerimizin, Belediye Başkanlarımızın Ticaret ve Sanayi Odaları ile kuruluşlarının varlığını hissedeceğimiz, özlediğimiz bir dönem yaşayacağız.
ATİD ve tüm turizmciler olarak, adımıza ifade edilen bu destek için Sayın Bakanımıza, Sayın Valimize teşekkürlerimizi iletiyoruz.
Turizmin sadece konuk ağırlama ile sınırlı olmadığını, bir yörenin ve kentin yakın çevresi ile birlikte katıldığı bir sonuç olduğunu, pek çok etkinlikte görüyoruz.
KUTLAMALAR TURİZME KATKI SAĞLIYOR
Söz gelimi; değerli dostlarım Yüksel Tavşan ve Ahmet Gözüm’ün evlatları sevgili Emine ile Doğan’ın dünya evine girişleri 40 gün 40 gece süren düğünleri hatırlatacak bir şekilde ATO Congresium Angora balo salonunda bin 500 yakın davetlinin katılımıyla gerçekleşti. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in nikah merasimini başlatması ve nikah şahitliklerini TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan, MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof.Dr. Mustafa Erdem, Kırşehir Valisi Özdemir Çakacak, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar’ın yaptığı tören, İş dünyasından, siyaset dünyasından ve Ankara dışından gelen bir çok dostun katılımıyla gerçekleşmiş oldu. Ben de ailelerimizi ve evlatlarımızı kutluyor; kendilerine ömür boyu mutluluklar diliyorum.
İkisi bir arada insanlara huzur ve mutluluk veriyorlar. Biri diğerini korumaya mecbur iki yaşam arkadaşı.
Dünyada su kaynakları azalmaya ve su petrol kadar değerli olmaya başladıkça ülkeler de bu değerli kaynağı daha iyi yönetmeye çalışıyorlar.
SU VE TURİZM
Bu hafta Nevşehir’de Orman ve Su İşleri Bakanlığımızın düzenlediği bir Çalıştay’da bu konu ele alındı. Turizm sektörü olarak katkı verme imkanı sağlanmamasına rağmen, katılabilseydik şunları iletmek isterdik.
Su her hali ile bizim vazgeçilmemizdir. Dolayısıyla değerini en iyi anlayan ve korumaya çalışan sektörlerden biriyiz. Kirlenmiş hiçbir su kaynağı, Maliyetlerimiz arasında önemli bir yet tutuğu için de israfa yönelik su kullanımları bizim çalışmalarımızla bağdaşmaz. Dünyaya hizmet üreten bir Sektör olarak kurallara uygun çalışmak zorundayız, ancak bu kuralların çağdaş olması çalışmalarımızı kolaylaştırır. Söz gelimi Yüzme Havuzlarını temizlik ve bakımlarının teknolojinin sağladığı imkanlarla havuzlar boşaltılmadan yapılması bu anlamda bir katkıdır.
ATİD olarak Orman ve Su İşleri Bakanlığımızla sektörümüzü ilgilendiren konularda bir görüşme yapmaya ve konuklarımıza sunacağımız hizmetlerde suyu en iyi şekilde kullanmanın ilkelerini birlikte oluşturmayı teklif edeceğim.
KAPLICA SULARIMIZIN FİYATLANDIRILMASI
Su kaynaklarının korunması ve iyi yönetilmesi ile denizlerimiz, göllerimiz, nehirlerimiz de turizm arz imkanları olarak daha çok kullanılabilir hale dönüşeceklerdir. Şifalı sularımız, kaplıcalarımız, maden sularımız bizlere daha iyi bir yaşam kalitesi sunabilmek için değerlendirilmeyi bekliyorlar. Bu da iyi ve verimli kullanabilen, iyi korunan, devamlılığı sağlanabilen kaynakları gerektiriyor. Kaplıca sularından alınan ücretlerin ciro üzerinden değil, kullanılan su üzerinden alınması maliyetlerimizi büyük ölçüde etkileyecektir.
Haymana Dünya üzerindeki sayılı kaynaklarla eş değerde bir su kalitesi yanında, Türkiye’de belgeli ilk kaplıca otellerinden (Cimcime) birine sahip kaplıca yerleşimlerimiz arasında önemli bir yere tutmaktadır. Son yıllardaki gelişmelerle özel mülkiyet ve devremülklerle beraber geleneksel pansiyonculuğun da sürdüğü Haymana kaplıcalarından tüm yıl yararlanabilir bir nitelik kazanmıştır. ATİD üyesi “Doktorun Sağlık Oteli” ve Ağustos ayında temeli atılan 450 yataklı 5 yıldız kaplıca oteli ile birlikte 3 tesisin daha hizmete açılacağı İlçemiz, Kaplıca Turizmine hizmet verecek Meslek Yüksek Okulu ile de gelecekte tercih edilecek merkezlerden biri olacak.
AYAŞ İlçemizin ise Kaplıca ve İçmece olarak ayrı ve eskiden beri bilinen bir özelliği var. Son yıllarda Başkent Üniversitesi’nin açtığı modern tedavi ve Fizik Tedavi üniteleri ile Ankara ve Türkiye için önemli bir hizmet yeri haline geldi. AYAŞ aynı zamanda meyve ve doğal tarım ürünleri değerine katkı sağlayan bir ilçemiz.
BEYPAZARI tarihi yapısını gözler önüne sererken, madensuyu ve Dutlu-Tahtalı Kaplıca ve İçmeleri yanında sağlıklı yaşam modelinin doğal ortamda yeni modern bir merkezi olmaya da hazırlanıyor. Beypazarı’nın özgün mimarisine sağdık kalınarak İlçeye katkı sağlamaya hazırlanan, 1350 dönüm üzerine 5 yıldızlı Otel, kongre merkezi ve sağlık üniteleriyle planlanmış olan Akropol termal tatil köyünün devre mülkleri 2013 sonunda hizmete açılmış olacak.
ÇUBUK ilçemizdeki Melikşah Tesisleri ise Ankara’ya en yakın Kaplıca Merkezi. Günübirlik yararlanma imkanı ile bir tercih nedeni olabilecek özellikler taşıyor. Başkentimizi sağlıkla ön plana çıkaracak pınarlarımızı ana hatları ile sizlerle paylaşmaya çalıştım.
BİRLİKTE PAYLAŞMAK
Özellikle Kaplıca yerleşimlerinin, tercih edenlerin özel durumları nedeniyle yeniden planlanmaları düzenlenmeleri gerekiyor. İhtiyaç olduğu için sürekli artan otel kapasiteleri altyapıya da aşırı ilave yük getiriyor. Bu nedenle yeni bir planlamaya ve kentsel düzenlemelere ihtiyaç var. Bunu bir kentsel iyileştirme, alt ve üst yapı ile birlikte yaşayanlarla beraber yeniden düzenlenmesi; yeni bir yaşam tarzının başlangıcı olarak nitelendiriyorum. Mutluluk arayanlar kentlerden mutlu ve tekrar gelmek için ayrılmalı, bunun yolu da birlikte paylaşmaktan geçiyor.
Ankara’nın turizmdeki yeni yerini belirlerken, kentle birlikte çevresini tanımak isteyenler için Ankara’da bir gece konaklamalı kültür programlarını da içeren yeni bir tur anlayışına ihtiyacımız var. Katılımcı bir anlayışla yapılacak çalışmalar Ankara’yı hem kent, hem de Başkent olarak her alanda önemli bir yere getirecektir.
Gerçekten sağlık açısından sadece suyla değil, hava (klima) ve doğal yaşam olarak da kaynaklarımız ve pınarlarımız sonsuz; insanlara mutluluk vermek için de değerlendirilmeyi bekliyor. Bu yeni tanımın Tercüme edildiğinde de Türkiye’ye yaratıcı anlamda farklı bir değer kazandıracağını düşünüyorum.
SAĞLIK VE ESENLİK İÇİN ANKARA
Ankara’yı, Sağlık Pınarlarının 24 saat aktığı nadir illerimizden biri; bir SPA ili olarak tanımlamak da mümkün. Sağlık imkanlarının sahip olduğu üniversiteler ve kalite belgeli Hastaneleri nedeniyle dünya çapında değer kazandığı il merkezi yanında ilçeleri de birer kaplıca ve esenlik sunan sağlıklı yaşam merkezleri olarak önem taşıyor.
Kaplıcalar yüzyıllardır insan sağlığının temeli seçeneklerinden, şifa aranan yerlerinden olagelmiştir. Anadolu geleneğinde yaz aylarında kaplıcalara, içmelere giden ve çoğu kez de şifa bularak dönen insanların hikayeleri yer almaktadır.
Sonbaharın ve kışın kültürel etkinlikler kadar, koruyucu sağlık için de önemli olduğunu biliyoruz. Anadolu’nun kaplıcalar ve kaplıca suları açısından özelliklerinin seçilmiş bir örneği olan Ankara ilindeki kaynaklarımız artık tüm yıl kullanılabiliyor. Kızılcahamam, Haymana, Ayaş, Beypazarı, Çubuk, Güdül ve Polatlı ilçeleri öncülük yapan ve bilinen yörelerimiz. Bu yazımı da İl Müdürlüğümüzün hazırlamış olduğu verilerin sizlere bir kez daha ulaşması ve tüm yıl hizmete açık SPA’larımızdan daha çok yararlanılması için düşündüm.
BAŞKENT OLARAK ŞANSLIYIZ
Ankara İl Kültür ve Turizm Müdürümüz Sayın Doğan Acar’ın insanların esenliğinin ve sağlığının Ankara ekonomisine ve özellikle turizme olan katkılarını artırıcı çalışmalarını takdirle izliyor, katkıda bulunmaktan da mutlu oluyorum.