Sayım Çınar

Gündemin nabzı

11 Mart 2020
Geçen hafta Küresel Gazeteciler Konseyi ile birlikte gittiğim Berlin seyahatim daha çok iş odaklıydı.

Öncelikle Berlin Büyükelçisi Ali Kemal Aydın’ın konuğu olarak ağırlandık.
Bu buluşmada Almanya’nın geleceği ve güvenliği için daha fazla dayanışma içinde olmanın önemine vurgu yapan Büyükelçi, kendilerine kapsamlı bir proje sunumu yapılması halinde Berlin’de bir Türk filmleri festivaline de sıcak baktığını dile getirdi.

Sonrasında, Türk-Alman medya buluşması kapsamında, Küresel Gazeteciler Konseyi (KGK) Genel Başkanı Mehmet Ali Dim ve birçok yaygın ve yerel medya temsilcisinden oluşan bir heyet ile birlikte TV kanalı ZDF’yi ziyaret ettik.
Bu vesileyle hem eskilere dayanan bir dostluğu pekiştirdik hem de Alman gazeteci Theo Koll rehberliğinde ZDF’nin geçmişi ve bugününe dair bilgiler edindik.
Türkiye, Orta Asya, Kafkaslar, Balkanlar ve Orta Doğu öncelikli olmak kaydıyla, tüm ülkelerde gazetecilerin mesleki, sosyal ve kültürel değerlerini artırıcı, kaynaşma ve dayanışmayı geliştirici önlemler alınmasını sağlamak üzere önemli işlere imza atan Konsey, bu çalışmalar kapsamında faydalı geziler düzenliyor ve sıcak temaslarla gündemin nabzını tutuyor.

Yazının Devamını Oku

Güzel bir karşılaşma

4 Mart 2020
Gülten Dayıoğlu ilk gençlik ve çocuk romanlarıyla kim bilir kaç nesil yetiştirmiş, çok kıymetli bir yazar.

Kendisiyle Nişantaşı Tatbak’ta karşılaştık, eşi Cevdet Dayıoğlu ile yemeklerini yiyorlardı.

Gülten Dayıoğlu, şu sıralar yapay zekâ konusunun bir türevini kaleme alıyormuş.
Bu, yazarın 91’inci kitabı olacak. Yine bir gençlik romanı yazan 84 yaşındaki Dayıoğlu’nun kitabını heyecanla beklemeye başladım.
Daha nice hikayelerini dinlemeyi, okumayı diliyor ve eserlerini dört gözle bekliyorum.
Bizimkiler’in Serpil’inden
otobiyografik bir kitapİnkılap Yayınları’ndan güzel bir haber aldım. Bir dönemin en çok seyredilen dizilerinden “Bizimkiler”in Serpil’i Güzin Özyağcılar hayat hikayesini yazmış.

Yazının Devamını Oku

Pera Palas’ta Geceyarısı

26 Şubat 2020
C. S. Lewis “İyi yemek ve iyi kitap kadar birbirine yakışan az zevk vardır” der.

Şehrin lezzet duraklarını keşif yolculuğumda dostların bana eşlik etmesini seviyorum.
Ömer Özgüner ve Kamil Çevikalp ile uyumlu bir takım olmuşuzdur hep.
Ömer Özgüner ile neredeyse 25 yıldır dostuz. Gerek edebiyat gerekse de televizyon dünyasında çok iyi bilinen bir isimdir. Karga Seven’da müthiş işler çıkarıyor.
Ertem Eğilmez’in damadı Kamil Çevikalp ise, Arzu Film’in arkasındaki en önemli isimlerden, gerçek bir sinema aşığı.
Şehrin özel restoranlarını birlikte keşfederiz, kitapçılarına uğrarız, edebiyatın nabzını yoklarız, sinema dünyasını konuşuruz.
Ömer enteresan bir kitap okuyor bu aralar: Pera Palas’ta Geceyarısı.
Modern İstanbul’un doğuşunu konu alan Charles King imzalı bir çalışma bu.

Yazının Devamını Oku

Nişantaşı’nda Almanya esintisi

19 Şubat 2020
Bilenler bilir, Almanya ziyaretlerime renk katan en güzel şeyler arasında şehrin kitabevlerini gezmenin yanı sıra Almanya usulü tatlılar, ekmekler, çörekler ve kahveleri tatmak geliyor.

Bunu yazarken bile günün çok erken saatlerinde çalışmaya başlayan fırınlarından, kafelerinden Almanya’nın sokaklarına yayılan o lezzetli kokuları alır gibi oluyorum.
Bu lezzetler anlatılmaz, mutlaka tatmak gerekir.
Şu sıralar böylesi bir ziyaret için imkânı ve vakti olmayanlar varsa onlara da Nişantaşı’na Alman esintisi getiren Alman Cafe’yi tavsiye ederim.
Beethoven, Bach, arada blues nağmeleri eksik olmaz bu mekânda.
Bölge insanlarının, Alman ekolünün temsilcilerinin ve Almanya’dan Türkiye’ye gelenlerin uğrak noktasıdır Alman Cafe.
Alman pastalarından dana schnitzel’e Alman usulü ne ararsanız bulmanız mümkün burada. Tabii olmazsa olmaz Frankfurter sosisleriyle de göz dolduran mekâna sadece bu zevkli yemekler için bile gelenler var.
Ama tabii bu lezzetlerin yanı sıra Almancaya çevrilen Türkçe edebiyatı da burada bulabilirsiniz...

Yazının Devamını Oku

Şehri keşfetmenin en güzel yolu

12 Şubat 2020
Geçen hafta sonu Amsterdam’daydım. Bir şehri keşfetmenin en güzel yolu kitapçılarını gezmek diye düşünüyorum.

The American Book Shop ve Boekhandel en önemli duraklarım oldu her zamanki gibi.
Klasikler bölümü arasında kayboldum. Shakespeare baskıları göz alıcı.
Dahası bağımsız kitapçılar modern klasiklere raflarında geniş yer veriyor.
Malcolm X’in biyografisi özellikle dikkat çekiciydi.
Bağımsız kitapçılar kitap kültürünü yaymada büyük öneme sahip.
Avrupa kentlerindeki tematik kitapçıların Türkiye versiyonlarının çoğalmasını ve daha çok Türk yazarın dünya kitapçılarında yerini bulmasını diliyorum.

Yayıncılık dünyası bu transferi konuşuyor

Tarık Tufan edebi kültürel temalı dergilerin vazgeçilmez yazarıdır.

Yazının Devamını Oku

Edebiyatımızın hanımefendisinin dönüşü

5 Şubat 2020
Uzun süredir raflarda göremediğimiz edebiyatımızın hanımefendisi Peride Celal’in kitapları yeniden yayımlanıyor, üstelik bu kez tüm eserleri.

İlk öyküsü 1935’te henüz 20 yaşındayken yayınlanan Peride Celal 2012’de aramızdan ayrıldığında geriye, uzun yazarlık dönemini oldukça üretken geçirmesi sonucunda çok şey kalmış:
Çoğu gazete sayfalarında sayısını kendisinin de tam olarak bilmediği yüzlerce öykü, onlarca tefrika roman ve çoğu roman 20’nin üzerinde kitap...
“Dar Yol”, Aralık 2019’da Peride Celal’in tüm eserlerinin yeniden yayımı sürecinde okurla buluştu.
Peride Celal’in “Bir Hanımefendinin Ölümü” ile “Mektup” adlı öykü kitaplarını da basan h2o Kitap, yayın programlarında “Üç Yirmidört Saat” romanı ile “Melahat Hanım’ın Düzenli Yaşamı” kitaplarının da olduğunu belirtiyor, ilk dönem kitaplarının ve tefrika romanlarının da yayına hazırlandığı müjdesini veriyor.


Yeni bir yaklaşım: Think House

Yazının Devamını Oku

Atilla Dorsay’la geleneğimiz

30 Ocak 2020
Atilla Dorsay’la dostluğumuz yıllar öncesine dayanıyor.

Birlikte gazetecilik yaptığımız 2000’li yılların başından bugüne sinema, edebiyat, gastronomi hep hayatımızda.

Dorsay sinema öncesi yemek yazıları yazan biriydi, bunu az kişi bilir.

Geçen hafta Beyoğlu Sineması’nda “Elveda” (The Farewell) isimli filmi birlikte seyrettik.

Filmin odağı, kanser teşhisi ve devamında gelişen olaylar, değişen hayatlar... Yönetmen Lulu Wang’in kendi hayat hikayesinden yola çıkarak yazdığı film, pek çok adaylığın yanında başrol oyuncusu Awkwafina’ya “en iyi kadın oyuncu” dalında Altın Küre kazandırdı.

Türkiye vizyonuna bu hafta giren “Elveda”, iyi bir film.

Yoldaşlık ve hayatı sorgulama öykülerini seviyorum.

Filmden sonra günün devamında da Dorsay’la bir geleneğimizi tekrarladık; film üzerine konuşarak yaptığımız yürüyüşten yemeğimizi yiyerek uzun uzun sohbet ettik.

Abdi İpekçi’nin dramatik 

Yazının Devamını Oku

Cem Yılmaz ve kahkahanın boyutu

23 Ocak 2020
Cem Yılmaz’ın yine iki orta metrajlı filmden oluşan “Karakomik Filmler” serisinin ikinci bölümü bu hafta vizyona girdi. Ben de biletimi aldım ve tüm tartışmalardan, önyargılardan uzak, filmi sinemada seyrettim.

Her şeyden önce Cem Yılmaz’ın kalıplarının dışına çıkarak bizi şaşırtması, böyle yeni şeyler denemesi ilgimi çekiyor. Üstelik onun bu deneysel girişimi sayesinde gerçekten güzel de iki film izledim.
Özellikle televizyondaki yetenek yarışmaları ve çöpçatan programlarını eleştiren “Emanet” isimli bölümü daha çok aklımda kaldı. Bir tür deliliğin tarihi diyebileceğim “Deli” isimli birinci bölüm de en az ikincisi kadar heyecanlı ve sürükleyiciydi.
Cem Yılmaz’ın birlikte çalıştığı ekip de çok kuvvetli. Ayrıca komedinin her zaman kahkaha boyutunda güldürmesi de gerekmiyor.
“Karakomik Filmler 2”de yayın dünyasından
bir isim!Cem Yılmaz’ın bu son filminde bir yayınevinde çalışan arkadaşımı görmek beni ayrıca çok şaşırttı ve sevindirdi. Haçik İngilizoğlu, İnkılap Yayınları’nda çalışan, kitap dünyasının önemli isimlerinden biri. Cem Yılmaz’ın filminde akıl hastanesinde hasta bakıcı rolünde karşımıza çıkıyor. Yayıncılık dünyasından bir ismi böyle bir projede görmek büyük mutluluk. Yıllar boyu yaptığı tiyatro oyunculuğunun ardından onu “Karakomik Filmler” serisinin “Deli” isimli bölümünde görmek ne güzel. Tebrikler Haçik İngilizoğlu.

Gerilim ustasına saygı duruşu

Yazının Devamını Oku