Paylaş
Fotoğraflarına yaptığı aşırı filtrelerle tanınan Sevim Emre, bu konuda Ece Erken ile girdiği polemiğin ardından yine aşırı filtre eşliğinde bir açıklama yaptı:
“Bütün boş konuşanlara cevabım: Meyve veren ağaç taşlanır. Çünkü biz kötülükle beslenenlerin, olmak isteyip de başaramadıkları, sevgi dolu gönüllerdeyiz...”
Sevim Hanım ne zaman meyve vermiş, onu kaçırmışım.
Bana sorsanız “Değil meyve vermek, yıllardır manavın önünden bile geçmemiş” derdim.
Şimdi bir albüm hazırlığında olduğundan bahsediyor, herhalde onu kastediyor.
Çünkü güzellik kraliçesi seçilmesinin ardından en son filmini 1972’de yapmış.
Benden eski!
Filtre meselesine gelince...
Dudağında uçuk olur, silersin. Gözünde arpacık çıkar, temizlersin. Ama filtreyle, photoshop’la insanın kendini olmadığı bir tipte, olmadığı bir yaşta göstermesini en hafif tabiriyle “hazımsızlık” olarak görüyorum.
Kendini hazmedememek, yaşını hazmedememek yani.
Ne demiş Mevlana: Ya göründüğün gibi ol, ya olduğun gibi görün.
Bak Jennifer Lopez’e:Sevim Emre’den çeyrek yüzyıl genç olmasına rağmen, kırışıklığıyla, buruşukluğuyla barışık.
En son Paris Moda Haftası’ndan çekilmiş fotoğrafları düşüyor, kaz ayakları falan fora!
Filtreyi mi bilmiyor, parası mı yok yaptırmaya? Yoo, tenezzül etmiyor. Ne bileyim, meyve vermediğinden olsa gerek...
Miras, markadan daha mı tatlı geldi?
Tuğçe Tayfur, soyadını kullandığı için babasıyla davalık hale geldiği mağazalarını tek tek kapatıyor. Sebebi, parçalı bulutlu.
Bir iddia, mağazaları birlikte açtığı eşi Muhammet Aydın ile boşanacak olması.
Bir diğeri, istenilen ticari başarıyı yakalayamaması.
Bana en makul açıklama bu geliyor.
Ama bir ihtimal daha var:
Öyle büyük bir mirasın varisi ki artık bu işlerle uğraşmak istemiyor.
Ferdi Tayfur’la mahkemelik olduğunda ne demişti Tuğçe Hanım?
“4 aylık bebeğimizle her gün işe gelip, açılışlara gidip, tırnaklarımızla kazıdığımız bu markayı vallahi vermeyeceğiz...”
Keşke yemin etmeseymiş, değil mi?
Ayrıca değdi mi Ferdi Baba’yı üzmeye?
Hiç tanışmadığı yedi kat yabancılar bile “Baba” diye belleyip, baba gibi sevdi de Ferdi Tayfur’u...
Bir tek öz kızı geçinemedi rahmetliyle.
Kibar levyeler memleketi
Discovercars adlı bir araç kiralama firması dünya genelinde en kibar sürücülerin bulunduğu ülkeleri seçti, Türkiye üçüncü çıktı. Türk şoförler kibarsa başka memleketlerde herhalde tankla falan çıkıyorlar trafiğe.
Trafikte yol vermedi diye kurşun atılan bir memleketten bahsediyoruz.
Bıçaklanmadan, kafamıza levye yemeden eve döndüğümüz günü şanslı saydığımız bir ülke burası.
“Herhalde sondan üçüncüyüzdür. Şaka mı bu” diyecek oldum...
Yoo, ciddi ciddi 5 bin turistle araştırma yapmışlar. Kıbrıs Rum Kesimi 8.83 puanla birinci, Yeni Zelanda 8.77’yle ikinci, Türkiye 8.73 ile üçüncü.
Taksiciler Odası’nda, hatta Eyüp Aksu’nun evinde anket yapsanız böyle sonuç çıkmaz.
Sanki taksiciler salon beyefendisi, kuryeler kont, kamyon şoförleri dük...
Bir tuhaflık var bu işte, anlayamadım.
Saadet Işıl Paşa
2014’te Pamir Kıraner’le evlenip ABD’ye yerleşen Saadet Işıl Aksoy, Türkiye’ye temelli dönüş yaptı.
Diyor ki: “Orada iş yapsam da burası evimiz, dönüp dolaşıp geleceğimiz yer burası. Gelmemin nedeni, kendi ülkem olduğu gerçeği ve buradan kopamamam. Çocuğum var ve burada büyümesini istiyorum...”
Hoş gelişler ola da...
Bütün bu saydığı sebepler, geçen sene de geçerliydi, evvelki sene de. Şimdi n’oldu?
Meğer boşanıyormuş.
Eveleyip geveleyeceğine desene “Tek başıma çocuk büyütmek zor geldi gurbet ellerde...”
Paylaş