Sakin ol champ!

Önce Metin Akpınar’ın kızlarıyla başladık, ardından Uğur Dündar hakkında iddialar gündeme geldi. “Habersiz babalık” ateşinin düştüğü son hane ise Sabancıların evi.
Nazlı Sabancı’yla evli ve bir çocuk babası olan Hacı Sabancı’nın, başka bir kadından 4 yaşında, Uzay adında bir oğlu ortaya çıktı.
Aile öyle büyük bir şaşkınlık içinde ki, ne mesaj vereceklerini şaşırmış haldeler.
Aile büyükleri, soyadlarının böyle bir skandala karışmış olmasından rahatsız.
Hacı Sabancı’nın eşi Nazlı Sabancı, hiçbir şey yokmuş gibi mutluluk pozu paylaştı. Ardından anne Arzu Sabancı da bir paylaşım yaptı: “Bugün babaanne oluşumun yıldönümü...”

Herhalde şu mesajı vermek istedi: “Benim tek bir torunum var, o da Nazlı’dan olan.”
Sanki şu anda tek mesele, ilk torununun doğum günüymüş gibi bir şuursuzluk...
Panik içinde, alelacele yapılmış bir paylaşım olduğunu fark edip sonradan sildi.
Ama dile kolay, deprem gibi bir şey bu olan. Mirastan tutun, diğer her şeye kadar, ailede bütün hesaplar sil baştan...
“Yeni Sabancı” 4 yaşında olduğuna göre anne karnına, pandemiyi en şiddetli yaşadığımız 2020 başında düşmüş.
Hani sokağa çıkma yasağı sırasında, Hacı Sabancı’nın bisiklet sürerken paylaşım yapıp tepki çekince de “Sakin ol champ” (Sakin ol şampiyon) diyerek yalının bahçesinde olduğunu söylediği zamanlar.
5 sene sonra anlıyoruz ki asıl “sakin olması” gereken Hacı Sabancı’ymış.

Facebook’a iadeiitibar

Hacı Bey’le Fatma Hanım Facebook’ta tanışmışlar. Önce bir süre birlikte olmuşlar. Sonra kadın evlenmiş. Boşanmasına yakın tekrar görüşmeye başlamışlar. Uzay da o sırada meydana gelmiş. E hani Facebook demodeydi? Hani sadece yaşlı teyze ve amcalar takılıyordu bu mecrada?
Baksanıza, pek çok kişi için “ülkenin en gözde bekârlarından” sayılacak Hacı Sabancı, “Feys’te takılıyormuş”...

Hacı’nın vizyonsuzluğu

Facebook için öyle olabilir ama Hacı Sabancı için çok da iyi haber değil bu skandal.
Her türlü imkânı olan bir genç adamın özel yaşamında ne kadar vizyonsuz olduğunun işareti aslında.
Hacı Sabancı ismini
Esra-Ceyda kardeşler olayında da duymuştuk, hatırlarsınız.
Esra Ersoy, ifşa olan çıplak bir videosunda “Hacııı, canım Cartier istiyor” diyerek Sabancı’dan saat talebinde bulunuyordu.
Halbuki iyi bir ailenin boylu poslu oğlusun. Eğitim, görgü yerinde. Zaten DJ’lik yapıyorsun. Yerli-yabancı, manken, model, oyuncu... Kimi istersen olur.
Bu hallere mi düştün?
Bu mudur yani vizyonun?

Hayatı kurtuldu mu, mahf mı oldu?

4 yaşındaki Uzay’ın bir Sabancı olduğunun ortaya çıkması, yurtta, dış temsilciliklerde ve KKTC’de coşkuyla kutlandı.
Bu mahkemenin minik Uzay lehine sonuçlanması, geniş kitleler nezdinde gelir adaletsizliğinin tekerine sokulmuş bir çomar gibi karşılandı.
Ben de öyle düşünüyorum, Uzay’ın hayatı kurtuldu. En azından maddi anlamda.
Yoksa annenin bir gelir kapısı olarak gördüğü, buna karşı babanın ve ailenin istemediği çocuk olmak çok zor bir durum.

Olay Arzu Hanım’da bitiyor

Metin Akpınar örneğinden çok iyi biliyoruz ki böyle durumlarda realiteye karşı direnmek, kabullenmemek, reddetmek sorunu çözmüyor, büyütüyor.
Hem Hacı’ya sitem eden aile büyüklerine, hem eşi Nazlı Sabancı’ya, hem annesi Arzu Hanım’a tavsiyem, bu durumu bir an evvel içselleştirip artık ona göre yaşamaları.
Torun bu. Atsan atamazsın, satsan satamazsın. Senin kanın. Nokta.
Arzu Hanım dominant bir kadın. “Onun kararlılığı” diğer aile üyelerini de yönlendirecek ya da “onun yalpalaması” diğerlerine de patinaj yaptıracak.
Şu anı değil, durumu kurtarmayı değil; 10 sene sonrasını düşünmek zorundasınız.
10 sene sonra Uzay’la nasıl bir babaanne-torun ilişkin olacak? Nasıl olmasını tercih edersin?
Kafası karışık paylaşımında yaptığın gibi “Asıl torunum bu, öbürü üvey” muamelesi mi uygulayacaksın sonsuza kadar?