Paylaş
O zaman ben de nasıl yakalandığımdan başlayayım: Evde, bir görüntülü konuşma sırasında. Önce karşılıklı bir teyitleşme zorunluluğu hissediyorsunuz: “Deprem oluyor!” “Evet, deprem oluyor...”
Sonra karşınızdakinden utandığınız için sakin ve bilinçli görünmeye çalışıyorsunuz. Sonra da kendimi Fransız balkonun tutamacında buldum. Bir bacağım içeride. Bir bacağım dışarıda. Bizim bina yıkılırsa yan binaya atlayacağım, o yıkılırsa bizim katta kalacağım...
O anda aklıma geldi bu balkon çözümü. Daha önce hiç düşünmemiştim. Çünkü bir kez daha kanıtlandı ki deprem sırasında telefon kap, anahtar kap, kendini merdivenlere at, o panikte, kalabalıkta çarpa çarpa katları in, binadan uzaklaş... Ohoo o enkaz altındasın.
O sırada sokakta...
Deprem gündüz gözüyle olduğu için genel olarak ikiye ayrılıyoruz: Bina içinde yakalananlar ve sokakta yakalananlar. Sokaktakiler daha az hissetmiş, daha az travmalı. Asıl sarsılanlar benim gibi bina içinde olanlar. Vapurdakiler hiç duymamış.
Tek iyi yanı: Küsler barıştı.
İnsanlar o korkuyla ufak tefek şeyleri geri bırakıp birbirini aradı. Herkes hayatta asıl önemli şeyleri hatırladı bir parça. Günlük hallerinden sıyrıldı. Ben arayan bir arkadaşımla “Depremi de barışmaya bahane etmek” diye mavra yaptım tabii. Telefonlar çalışsa, belki daha çok insan barışacaktı hatta.
Komşuluk ilişkilerini de canlandırdı galiba biraz.
Semt sakinleri, esnaf bir hasbihal oldu. Yaşlılara tabure-sandalye ayarlandı, gençlerden sessiz olmaları istendi.
O sırada yayında...
Depreme nasıl yakalandınız sorusuyla ilgili en güzel, en net kayıtlar o sırada yayında olan insanlardan oluyor haliyle. Beyaz TV’nin sunucusu Nur Viral, “Allah zorumuzu kolaylaştırsın” diyerek ağlamaya başladı. O anda herkesin canı başka yerinde. Nur Hanım kızı için kaygılanmış.
Cüneyt Özdemir sosyal medya yayınındaydı, söyleşi yaptığı kişi panikleyip kaçana kadar usturubunu korudu, o kişi kaçınca, kendi de fırladı. Fırlıyorsun abi! Bir noktaya kadar sakinsin. En ufak bir şeyde kalkıp koşan kişi olmak istemiyorsun. Ama o nokta var ki... Yani bunun büyük bir deprem olabileceğine inandığın o an...
Rap’çi Sefo don-atlet fırlamış mesela.
O sırada üzerimde...
İşte “Depreme ne yaparken yakalandınız?” mevzuuyla ilgili bir ince durum daha:
Üzerinizde ne var? Duşta mısınız, gecelikle misiniz... Herkesin hali başka:
Yusuf’um Güney’im yeryüzünde midir, astral seyahatte midir...
O sırada sosyal medyada...
Sosyal medyaya bakayım desen: “Deprem” başlığı altında şarkı, türkü, mani, birkaç da eskort reklamı... Ben mi yanlış bir şeye bastım da bunlar önüme düşüyor böyle?
Tuğba Özay çıkmış, “Depremi Amerikan gemisi yaptı” diyor.
Yahu bu coğrafya deprem coğrafyası. Milyonlarca yıldır deprem oluyor işte. O zaman gemi mi vardı? Bir kez daha soğudum sosyal medyadan.
Taksiciler indi-bindi parasını iki misline çıkarmış, videolar dolaşıyor. Kapadım, yine fena soğudum sosyal medyadan.
Paylaş