Paylaş
Uçak seferlerinin iptal olmasıyla bombardıman altında kalan şarkıcı yaptığı paylaşımla takipçilerinden dua istedi:
“Burada durum çok kritik. Çok zor girdim sosyal medyaya. Ne telefonumuz çalışıyor ne internete girebiliyoruz. Lütfen dualarınızı esirgemeyin. Allah’ım onurlu İran halkının yanında olsun...”
Benzer bir şey bundan beş yıl önce oyuncu İlayda Akdoğan’ın başına gelmişti.
O da İranlı basketbolcu aşkı Roham Kabir’i görmek için bu ülkeye gitmiş ama koronavirüs nedeniyle sınırlar kapanınca İran’da mahsur kalmıştı.
İki ünlü Türk kadın, iki İranlı sporcu ve tamamen farklı sebeplerden İran’da benzer şekilde mahsur kalma hikâyesi...
İlayda’nınki dört ay sürmüştü. Umalım da savaş bir an önce sona ersin; Lara başına bir şey gelmeden sağ salim memlekete dönebilsin.
‘Kemikleri sayılmak’ tam da bu olsa gerek
Kardeşi Bahar ile birlikte “Bu Tarz Benim” yarışmasında ünlenen fenomen Nihal Candan, dolandırıcılık suçuyla girdiği hapisten yeme bozukluğu sebebiyle tahliye edilmişti.
Ne yalan söyleyeyim, başta biraz kuşkuyla yaklaşmıştım bu “yeme bozukluğu” mazeretine.
Fakat tahliyeden sonra ortaya çıktı ki numara falan değil. Durum ciddi.
Hapisten çıkmasına rağmen anoreksiya nedeniyle hızla kilo kaybetmeye devam ediyor.
Önce 37 kiloya düştüğü haberi geldi. Şimdi 29 kiloda.
Yemek yemeyi reddettiği, takılan serumları söküp attığı için durum, vasi atanıp zorla müdahale edilecek hale gelmiş.
Edilsin, ne yapılacaksa yapılsın tabii.
Her ne suç işlemiş olursa olsun, sonuçta hastalık bu. İnsan çok üzülüyor, hastaneden gelen fotoğrafları görünce.
Yıllar önce katıldığı yarışmada bir yarışmacı arkadaşıyla sırf zayıf olduğu için milyonların önünde dalga geçmişti. Hayat ne tuhaf, değil mi?
Yetiştirme mi önce gelir, yaradılış mı?
Oyuncu Bülent Şakrak, Saba Tümer’in programında, oyuncu arkadaşı Engin Altan Düzyatan’a fena giydirdi.
Aynı programda daha önce “Başrol olmak için yetiştirildim” diye açıklama yapan Düzyatan için “Artizlik yapmış” diyor:
“Yakışıklıyım diyememiş, artizlik yapmış. Bıraksın bu işleri. Yalan söylüyor, yakışıklı tabii ki. Ne olacaktı yani? Osman Gazi’yi bana mı oynatacaklardı? Normali bu!”
Eğriye eğri, doğruya doğru. Ne kadar eğitim alsa, ne kadar o yönde yetiştirilse de Bülent Şakrak’ın bırakın Osman Gazi’yi, şöyle yağız bir yeniçeri olması bile mümkün değil.
İş dönüyor, dolaşıyor en sonunda fiziksel görünüme dayanıyor. Engin Altan da bunun ekmeğini fırın fırın yiyenlerden. Boyunu 20 santim kısaltalım bakalım; eğitimle, yetiştirmekle oluyor muymuş o iş...
Vize için ev alma zorunluluğu
Seda Sayan’ın eşi Çağlar Ökten, önceki evliliğinden olan oğlunun velayetini üzerine aldı. Çocuğun annesinin talebiyle gerçekleşen işlemde, mahkeme şak diye karar verdi. Gerekçe: Çağlar Ökten’in Yunanistan’dan ev alması. Anne Oksana Öztürk milli sporcu olan oğlunun bu sayede vize probleminin önüne geçebileceğini düşünüyor.
Herkes Yunanistan’a günübirlik ya da daha uzun giden Türk turistlerin derdinde. Milli servetimizin ülkemizde kalacağı yerde, rakip bir ülkeye gitmesinden rahatsızlar.
Haklı ya da haksızlar; bu ayrı bir tartışma konusu. Ama bundan daha önemlisi, vize alabilmek için bu ülkelerde gayrimenkul yatırımı yapmak zorunda kalanlar bence.
Milli servet dediğimiz öyle günübirlik Yunan adasına gitmekle değil, asıl oralardan temelli olarak ev satın almakla heba oluyor.
Ve sayıları hiç de az değil.
Paylaş