Paylaş
Eleştiriler haklı bence.
Hande’nin zeytuni gözlerini ortaya çıkaran kuzguni bir çerçeve gibiydi siyah saçları.
Hiç yakışmamış, umarım peruk ya da akan boya gibi bir şeydir.
Çok beğendiğiniz birinde böyle ani değişiklikler sanki başka biri olmuş hissi geçiriyor insana. Sadece bana geçirmemiş ki millet Elçin Sangu, Kendall Jenner gibi ünlülere benzetmiş, kıyaslamaya başladı sosyal medyada.
Neyse ki gaza gelmedi Elçin Sangu. Bu benzetmelerin birinin altına Instagram’daki alev emojisini koyup “Üfff!” yazdı.
Tam bir kadın dayanışması içinde, Hande de “Senin kadar olamaz” diye cevap verdi.
Aferin kızlar!
Biz sizi birbirinizi çamurlarken değil, birbirinizi böyle taltif ederken görmek istiyoruz.
Öbür türlüsü çok 90’lar, çok demode, çok sıkıcı. Sadece çekirdek çitleyenlere keyif veriyor.
Tabii Hande’nin kızılşın olmasında en önemli söz hakkı Hakan Sabancı’nın. Çünkü bir kadın nasıl ki sevgilisinin dış görünüşünde “hak sahibi”dir, bir erkek de kadınının dış görüşünde en birincil hak sahibidir.
Acaba toplanıp Hakan’a mı baskı yapsak Hande eski haline dönsün diye?
İfratla tefrit
Avustralya merkezli yayın yapan gastronomi platformu Taste Atlas kafayı Türkiye’ye taktı. Hatırlarsınız, geçen hafta karalahana çorbasını ‘dünyanın en kötü yemekleri’ arasında 7’nci sıraya koymuşlardı. Başta biz Lazlar, kıyameti koparmıştık...
Bu kez de ‘dünyanın en ikonik yemek mekânları’nı güncellemişler, 100’lük listeye Türkiye’den 6 restoran girmiş. Anlayacağınız, ifratla tefrit arasında gidip geliyor bu Taste Atlas...
Birinci sırada Viyana’da 1905’ten beri hizmet veren Figlmüller var.
Bizden Gaziantep İmam Çağdaş listeye 26’ncı sıradan girmiş.
39’uncu sırada Bursa Uludağ Kebapçısı Cemal & Cemil Usta ve 43’üncü sırada Antalya 7 Mehmet...
İstanbul Fatih’teki Tarihi Sultanahmet Köftecisi Selim Usta 75’inci, İstanbul Kadıköy’deki Çiya Sofrası 119’uncu, Beyoğlu’ndaki Hacı Abdullah Lokantası 120’nci...
Şükür, bu restoranların hepsine gidebildim. Hatta daha geçen hafta sonu Antalya 7 Mehmet’te çıntar mantarı yedim. Çünkü tam mevsimi. Çam ağaçlarının dibinde tam da şu anda yetişen bir mantar bu. Kavurmasını yapıyorlar, limon sıkıp yiyorsunuz.
Üniversiteyi Bursa’da okuduğum için Uludağ Kebapçısı’ndan da çok nemalandım. Keşke iskenderin porsiyonu bu kadar pahalı olmasa kahvaltıda bile yesek... Hacı Abdullah’ın zeytinyağlıları... Çiya’nın kebapları... Aklıma düşürdü Taste Atlas, acaba önce hangisine gitsem?
Neden TT oldu acaba?
Gündemi takip etmek için Twitter’ın TT listesine sık sık göz atıyorum. Ama neyin, neden trend topic olduğunu anlamak o kadar zor ki.
Diyelim ki “Emekliye” diye bir başlık var. Acaba emeklilere zam oranıyla ilgili bir gelişme mi yaşandı diye tarıyorsunuz, ara da bul! Bambaşka konularda bir sürü paylaşım. “Neden TT oldu” ve “Bu tag neden var” adında iki hesabı takibe aldım.
Bütün TT’leri değil ama en azından bazılarının nedenini yazıyorlar. Vakitten kazandırabiliyor.
Cep telefonunu çağrı cihazı olarak kullanmak
Sizin de var mı böyle tanıdıklarınız: Cep telefonunu çağrı cihazı olarak kullanan insanlar.
Önce Z kuşağı için çağrı cihazının ne olduğunu açıklayalım: Efendim, cep telefonları çıkmadan evvel çağrı cihazları vardı. Siz ulaşmak istediğiniz kişiye çağrı atardınız, o da çağrıyı alınca en yakın sabit telefondan sizi arar, meselenin ne olduğunu sorardı.
90’lar gençliği için inanılmaz bir gelişmeydi...
Sonra cep telefonları çıktı, her istediğimize, her istediğimiz an ulaşabilir olduk.
Ama bunun dışında kalan insanlar var.
Benim hayatımda da, saydım, dört kişi. Asla ve asla cep telefonuna bakmıyorlar. Arıyorsunuz, hiçbir seferde doğrudan konuşamıyorsunuz. Çağrı cihazı gibi... O gördüğü zaman bakacak, sonra size uygun bulduğu zaman dönecek.
O döndüğü zaman ben aporttayım tabii. Hemen açıp konuşuyorum. Her normal insan gibi canım! Bunu bana yaşattığınız için teşekkürler Nevin, Özlem, Kemal ve Tunç! Adamı da böyle ifşa ederler...
Paylaş