Paylaş
Bolu-Kartalkaya’daki yangının ardından ölenlerin yakınlarını arayarak dalga geçen üç kişi yakalandı.
Biri Aksaray’dan, 21 yaşında. Diğeri Nevşehir’den, 20 yaşında. Üçüncü Bitlis’ten, 19 yaşında.
Üçü de neredeyse yeni reşit olmuşlar, biri de kız. Aralarından biri yakalanmadan önce “Hızlı olan yakalasın bizi” diye paylaşım yapmıştı. Ölenlerin yakınlarına “Panel” denilen bir veri bankası üzerinden ulaşmışlar. Bu bilgiler, veri hırsızlığı sırasında ele geçirilip, internette paylaşılan bilgilerimiz. TC numaramıza kadar her şeyimize ulaşabiliyorlar.
İşledikleri suçun cezası nedir, bilmiyorum. Ama acılı anne-baba olduğunuzu düşünün, yavrunuza mı yanacaksınız yoksa bu manyaklarla mı uğraşacaksınız?
Peki bu üçünün kabahati var da bizim hiç yok mu?
Bu gencecik beyinlere nasıl olup da empati becerisi kazandıramamışız?
Niçin vicdanlı birer insan olarak yetiştirememişiz?
Ailenin suçu mu? İzledikleri filmlerden, dizilerden mi etkileniyorlar?
Sosyal medya manyaklığı mı?
Espri, eğlence anlayışları bu kadar mı sığ?
Mesela en çok arkadaşlarının ne düşündüğünü merak ediyorum. Bu yapılanı onlar da bizim gibi lanetliyor mu, yoksa komiklik olarak mı görüyorlar? Depremde de benzer şeyler olmuştu.
Biz böyle kaç genç yetiştirdik?
Bir yanda dalga geçen, bir yanda hayatını veren...
Yine de enseyi karartmamak lazım. Bu gençlerin yanında, kahraman örnekler de var. Yangından sağ kurtuldukları halde çığlıklara dayanamayıp, insan kurtarmak için tekrar binaya giren o iki arkadaş: Tıp fakültesi öğrencisi Yiğit Gençbay ile makine mühendisi Alp Mercan başkalarını kurtarmaya çalışırken hayatlarından oldu.
Kendimi tarttım, ben olsam yapabilir miydim diye... Yani o cehennemin içinden sağ çıkıp, başkaları için tekrar girebilir miydim? Çok tarttım, cevabı bilmiyorum.
Aileleri için ne büyük kahır ve aynı zamanda nasıl da büyük bir gurur; böyle evlatlar yetiştirebilmiş olmak.
Peki biz onlar gibi kaç çocuk yetiştirebildik?
Bu sadece ailelerin gururu mu? Toplum olarak hep birlikte sahiplenmemiz gerekmez mi bu büyük fedakârlığı?
Bolu Belediyesi midir, oturdukları şehirlerin belediyeleri midir, bir şeyler yapsa. Okudukları üniversiteler bir salona isimlerini verse. Bir yapımcı filmlerini yapsa...
Yapılsın, yapılsın ki iyiliği yüceltelim, genç dimağlara bu güzel örnekleri verelim.
Sonra acılı insanlarla dalga geçenlerden şikâyet hakkımız kalmıyor.
Nazlı Sabancı’nın kar tatili
Şarkıcı-şovmen Fatih Ürek, İtalya seyahatinden yaptığı bir paylaşımla gündemde. Milano’daki bir mekândan yanan şömine fotoğrafı paylaştığı için linç ediliyor. Fatih Ürek tepkiler karşısında neye uğradığını şaşırıp apar topar sildi paylaşımını.
Fatih Ürek’in paylaşımının art niyet barındırmadığına eminim. Bir an boş bulunursunuz, şöminenin ateşi hoşunuza gider, tam olarak neye gönderme yaptığınızın bile farkında olmadan çekip paylaşırsınız.
Ben buna “sosyal medya kazası” diyorum. Ama başka bir şey var ki kazadan ziyade taammüden yapılmış gibi: Evlilik dışı çocuğu olduğu ortaya çıkan Hacı Sabancı’nın eşi Nazlı Sabancı’nın paylaşımı.
Biliyorsunuz kendisi şu sıra Hacı Sabancı’yla ne kadar mutlu bir evliliği olduğunu kabul ettirmeye çalışmakla meşgul.
Bu yüzden de gittiği tatilden paylaşımlar yapıyor ki...
Hepimiz iyice belleyelim, ne kadar sarsılmaz bir çift olduklarını.
Yalnız şu var ki Nazlı Hanım’ın “Sakinlik” yazısıyla paylaştığı fotoğraflar bir kar tatilinden. Yani aslında “sakinlik” derken, sağı solu hiç fark etmeden nasıl bir panik içinde olduğuna işaret.
Sükûneti/paniği beni ilgilendirmiyor.
Bir süre yahu, bir süre kayak tatili paylaşmasanız olmaz mı?
Ajdar geri dön!
Rap’çimiz Lvbel C5, “Hav Hav Hav” adında bir şarkı yaptı. Şarkı benim kulaklarımı yeni tırmaladı. “Hav hav hav/Rar rar rar” diye gidiyor parça. Ne bir anlam, ne bir kafiye... Korkunç bir şey!
O Ajdar’ın kıymetini bilemedik, meğer devlet opera-balesinin başına geçecek adammış. Neyse ki yalnız değilim. İrem Derici mesela, şarkıyı paylaşıp müziğe tövbe etti: “Bir daha şarkı yaparsam ağzıma s.çsınlar!”
İrem’inki yıkıcı eleştiri. Hem karşı tarafı eleştiriyor hem de müzikten vazgeçiyor. Olumlu eleştiriyse fenomen-şarkıcı Cioman’den geldi. O da “Miyav Miyav Miyav” diye şarkı yapıp gelirini barınaklara bağışladı. Zerre yeteneğim olsa “Cik Cik Cik” diye bir tane de ben patlatacağım.
Özgüvenim mi nereden? Şarkıyı dinleseniz anlayacaksınız. Hiçbir şey bundan kötü olamaz.
Icardi’nin aşkı Van’da
Türlü komiklikler, şakalar ve hatta cıvıklıklarla bizi sık sık eğlendiren türkücü Berdan Mardini, tuttuğu takımın golcüsü Icardi ile ayrıldığı eşi Wanda Nara’yı kelime oyunu yaparak ti’ye aldı:
“Icardi’nin aşkı şu an nerede? Icardi’nin aşkı Van’da...”
Yaptığı şakanın 0-6 yaş olduğunu da gayet iyi bilen Mardini, “Ya iğrenç bir espri oldu ama n’apayım” diye kahkaha attı.
Komik olmasa da Mardini’yi görünce insan gülümsüyor ister istemez.
Kendisinden başka kimseye zararı olmayan böyle insanları seviyoruz, kabulümüz.
Paylaş