Arkadaşlar, zayıf halkanız var

MasterChef’in jüri üyesi Somer Şef’in ardından, Mehmet Şef de Kıvanç Tatlıtuğ’un aşçılığa merak salmasını eleştirdi:“Bir şeyleri de bize bıraksın. En yakışıklısın zaten, filmlerde oynuyorsun, çok iyi ve çok güzel aktörsün, yemeği de bırak biz yapalım...”

Haberin Devamı

Her iki sevilen şef de Kıvanç Tatlıtuğ’a “Peki peki anladık” çekiyorlar eğlenceli bir dille:
“Her şeyden sen anlarsın / Her şeyi sen bilirsin / En iyi dalgıç sensin / En güzel filmi sen çektin ah / Peki peki anladık / En güzel sen bakarsın / En güzel sen ağlarsın / Peki peki anladık / Her şeyi sen bilirsin...”
Bunda bir sıkıntı yok. Bir Kıvanç’a bir de aynada kendine bakan her Türk erkeğinin ortak şikâyetini dile getiriyor aslında.
Kıvanç’ın bir kusurcuğunu bulsak rahatlayacağız da... Yok:
Yetenekli, yakışıklı, ünlü, zengin, sportif, efendi, ailesine bağlı...
Fakat her ikisini de çok sevdiğim bu iki şef arkadaşıma bir hatırlatma yapmak isterim.
Kıvanç’ın oyunculuk dışında yemeğe, şuna, buna el atmasından rahatsızlar ama asıl zayıf halka aralarında: Danilo Şef.
Madem oyuncular şefliğe el atmıyor, peki sizin jüri eküriniz Danilo’nun Eda Ece’yle “Görümce” filminde oynamasına ne diyeceksiniz?
Mademki hemcinsleri adına böyle bir manifesto ortaya koyuyorlar, o zaman kendi mıntıkalarında “kaçak” var mı, önce ona baksınlar...
Yalnız... Şimdi içime kurt düştü bak: Kıvanç köşe yazmaya falan da kalkmaz değil mi?

Haberin Devamı

Başımız öne düştü

Başın Öne Eğilmesin ve başka birçok şarkısıyla gönüllerde taht kuran müzik insanı Edip Akbayram’ı kaybettik. Başımız öne eğilmedi ama başımız öne düştü bu acı haberle. Sanatçı, bugün 11.00’de Cemal Reşit Rey’de yapılacak törenin ardından Karacaahmet Mezarlığı’nda defnedilecek. Sevenlerine, yakınlarına başsağlığı dilerim.

Beni Türk hekimlerine emanet ediniz

Geçen hafta Kibariye&Buika konserine gidemediğim için üzüldüğümü yazmıştım, konseri izleyen bir okurumdan üzüntümü ikiye çıkaracak bir ayrıntı öğrendim.
Aslında konser bir hafta ertelenmişti biliyorsunuz. Gerekçe olarak da İstanbul’a gelen iki Grammy ödüllü sanatçının hastalanması gösterilmişti.
Meğer akciğerlerine ağır bir enfeksiyon inmiş, sesini kaybetme tehlikesi varmış.
Türkiye’de gördüğü tedaviden de o kadar memnun olmuş ki, konseri Atatürk’ün ünlü sözüyle açmış: “Beni Türk hekimlerine emanet edin...”
Hastanede tedavi gördüğü sırada odasına bir doktor girmiş ve ona gitar çalmış. Doktorun bu davranışı ona o kadar moral vermiş ki, konserde onu da sahneye davet etmiş.
Herkes sadece doktoruna sahneden teşekkür edecek sanırken, gitar çalan doktorla birlikte iki şarkı söylemişler.
Doktor kim acaba diye merak ettim, ürolog Yusuf Oğuz Acar’mış.

Haberin Devamı

Kutluay’ın kulağına kar suyu

İbrahim Kutluay karlı havada Bebek sahilinden denize girmişti biliyorsunuz.
Eski eşi Demet Şener’e görüntüleri görüp görmediği, benzer bir şeyi kendisinin yapıp yapmayacağı sorulmuş.
Şener’in cevabı şöyle: “Görmemek ne mümkün? Her yerde gördük. Kendisini tanıdığım için şaşırmadım. Şov olsun diye hiçbir şey yapmam...”
Kısaca “şovmen” demiş eski eşine.
E şimdi düşününce hakikaten de bir şov boyutu var Kutluay’ın yaptığının. Spontane bir şey yok.
Her şey önceden planlı: İçine uzun tayt giymiş, kendisini çekmesi için yanına bir arkadaşını almış falan...
O gün yüzerken kaçmamışsa bile, Demet Şener’in bu tespitiyle Kutluay’ın kulağına kar suyu kaçmış oldu böylece...

Haberin Devamı

Şimdi anladın mı insanlar senden niye korkuyor?

Dilan Polat’ın paylaştığı hikâye sonrasında Polatgiller uyuşturucu kullandıkları şüphesiyle cümbür cemaat gözaltına alındı. Sonuç “El classico”: Ağlamalar, yırtınmalar, “artık yaşamak istemiyorum”lar. Daha haftası dolmadı, Dilan Polat, Hande Yener’e çakmıştı kendisini engellediği için: “Hande beni engellemişsin, korktun mu?”
Şimdi anladın mı insanlar neden senden köşe bucak kaçıyor? Durduk yere kendinin de, ailenin de, etrafındakilerin de başını yakıyorsun “Story de story” diye.

Yazarın Tüm Yazıları