HAYALLERİN SINIRI OLMAZ

Ne olacak bu proje içeriğinde?
*
Cumhuriyetin 100’üncü yılı simge bir eserle taçlandırılacak. Bu eserin içinde hem cumhuriyet hem Antalya olacak.
*
Simge deyince çoğumuzun aklına heykel geldi. Ama bu çalışma öyle dar kapsamlı değil. Zaten başvuru sürecindeki esneklik de herkesin bu projeye fikir sunması için hazırlanmış.
*
Kısacası ATSO şunu diyor: “Cumhuriyet hepimizin. Yaş sınırı yok, meslek sınırı yok. Statü ayrımı yok. Hayal edin, fikrinizi gönderin Antalya dinamikleri de hayata geçirsin.
*
Tıpkı kurtuluş mücadelesinde yeşerip bizi 100’üncü yıla ulaştıran birlik ruhu gibi.
*
Bu projeye katılmak için sahip olmanız gereken tek şey hayal gücü.
*
ATSO Başkanı Davut Çetin projeyi bana anlattığında, “Davut Bey hayal gücünün sınırı olmaz. İşiniz hayli zor olacak” demiştim. O da bana aynen şunu söyledi: “Zaten sınır olsun istemiyoruz. 7’den 70’e herkes fikirlerini paylaşsın. Bu fikirler çok uçuk da olabilir. Bunun hiçbir mahsuru yok.”
*
Peki, seçim hangi kriterlere göre yapılacak?
*
Cumhuriyetimizin ilke ve değerlerini en iyi şekilde temsil eden, Antalya kenti doğal, kültürel ve tarihi yapısına uygun, geçmişten günümüze kentin tarihi, kültürel birikimi ve belleğinin izlerini taşıyan en iyi 10 fikir özel bir çalışma komitesi tarafından belirlenecek.
*
Başvuru da çok kolay. http://www.atso.org.tr/detay/2/2/1/8911/antalya-sembolunu-ariyor.html Adresine girdiğinizde karşınıza son derece sade bir form çıkıyor. O formu doldurup tek tuşla göndermeniz yeterli.
*
Teşvik ödülü ise 5 bin TL.
*
Açıkçası kazanacak proje kadar kentin hayal gücünün hangi noktalara ulaşacağını da çok merak ediyorum. Ve eminim ki cumhuriyetin gözünden Antalya’yı, Antalya’nın gözünden cumhuriyeti gösterecek özel bir eser bu kente kazandırılacak.
*
Bu süreçte yapılması gereken en kritik şey de özel sektör ve kamu kurumların bir araya gelerek bu projeye sahip çıkması. Eğer bu birliktelik sağlanabilirse ortaya çıkacak eserin niteliği çok farklı bir noktaya ulaşır. Aksi halde sınırlı bütçeyle ancak sınırlı hayalleri gerçekleştirebiliriz…

YENİ SİLAH ALMIŞ MIDIR ACABA?

Geçen hafta Hürriyet Akdeniz’in manşetinde, “Otomatik maganda” başlığını taşıyan bir haber vardı. Haberde bir şahıs eşiyle kavga ediyor sonra tam otomatik uzun namlulu tüfeği ile çevreye rastgele ateş ediyor. Sonra polis geliyor ve şahsı gözaltına alıyor. O otomatik tüfek de evinde bulunuyor. Buraya kadar zaten vahim bir durum var. Ama asıl vahim olan şey o şahsın DHA muhabiri Adem Akalan’ın, “Silahı internetten mi aldın” sorusuna verdiği yanıt.
*
Gözaltına alınan şahıs polislerin yanı başında şöyle diyor: “Canımı sıkanları vuracağım. Bir daha alırım silahı, sıkıntı değil.” Yani bu kadar basit! Daha da vahimi bunları söyleyen bu şahıs şu an sokaklarda. Yeniden kendine tam otomatik bir silah almış mıdır bilmem ama bireysel silahlanmanın engellenmesi noktasında hayli yolumuz var.

YİNE Mİ HÜSRAN!

Antalyaspor’un şu halini görünce Nilüfer’in ‘Esmer günler’ şarkısını mırıldanmadan edemiyorum. Çünkü işler hiç iyi gitmiyor. Bunu görmek için öyle futbol uzmanı olmaya da gerek yok hani. Bizim gördüğümüzü elbette kulübün yönetimi de görüyordur diye düşünüyorum. Ama gelin görün ki her hafta başında, ‘Her şey bu sefer çok güzel olacak’ demeyle bu iş yürümüyor. Antalyaspor bu kentin en önemli değerleri arasında. O yüzden kan kaybını bir an önce durdurmak gerekiyor. Bunu yapmanın en kritik yolu da sorunun temel kaynağını bulmaktan geçiyor. Umarım geç kalmadan o sorunu bulup Antalyaspor’u ligin dibinden çıkarırlar.