Paylaş
Geçtiğimiz kasım ayından bu yana bu köşede yazdığımız yazılarda ‘‘içeride’’ işlerin fena gitmediğini ama ‘‘dışarıda’’ risklerin her geçen gün arttığını vurguladık.
Bu bir yerde ekonomi yönetimi için şanssızlıktı.
Şanssızlık, ama gerçek.
Yatırımcının uyarılması gerekiyordu.
ÖZET
Son aylarda yapılan dış piyasalarla ilgili bazı yorumları özetleyelim.
Asya'da başlayan krizin uzun vadeli kalıcı etkileri olacaktır. Yaklaşan bir ‘‘badire’’den söz ettik.
Bununla birlikte, kasım-aralık ayında yapılan analizlere göre Asya krizinin rakamlara girmesi en az 6 ay alacaktı.
Daha sonra Çin devalüasyonuna dikkati çekildi. Çin devalüasyon riskinin yakından izlenmesi gerekiyordu. Çünkü Çin'in arkasından Rusya'nın (ve daha sonra da Brezilya'nın) devalüasyon yapması kaçınılmazdı.
Çin'in devalüasyondan kaçması artık çok küçük bir olasılık olarak görülüyor. Biz 6 ay içinde Çin parası Renminbi'nin kademeli bir şekilde yüzde 10 değer kaybetmesini bekliyoruz.
Bundan bir buçuk ay önce de karşımıza Rusya finansal krizi çıktı. Bazı oyuncular Çin'in devalüasyon yapmasını beklemeden kâğıttan çıkınca Rusya'da ortalık karıştı.
Neredeyse 8 aydır belli aralıklarla bu köşede değindiğimiz bu konulara farklı tepkiler aldık.
NE ALAKASI VAR?
Profesyoneller günlük yaşar. Oturup olayları detayları ile inceleyecek, rakamlara bakacak, araştırmaları okuyacak vakitleri yok. Çünkü Türkiye'de finansal kurumların pek azında gerçek araştırma bölümleri var...
Profesyonel deyince Türkiye'de akla trader gelir. Trader'lar ise yapmaları gereken işleri bir kenara bırakıp orta ve uzun vadeli analizlere girişemezler. Trader'in görevi o günün piyasalarını izlemektir.
Ayrıca Türkiye'de piyasalar daha yeni. Kurumlar Batı'ya kıyasla tecrübesiz.
Bütün bunların üzerine bir de gelişmekte olan toplumlarda karşılaşılan, ‘‘Teorik analizler bir işe yaramaz’’ benzeri düşünceleri ekleyin.
Yukarıdaki analizlere gelen bir tepki çeşidini tahmin etmek kolaylaşır:
‘‘Çin'in, Rusya'nın bizimle ne alakası var?’’
‘‘Dünyada bu olanlar, bizi etkilemez.’’
Vs...
KRİZ BİTTİ
Yukarıdaki analizlere gelen ikinci çeşit tepkinin en güzel örneklerinden birisi daha bundan iki hafta önce Türkiye'de yaşandı.
Ankara'da önemli bir görevi olan bir yönetici:
‘‘Asya krizinin sona erdiği ve kendi kurumunun bu konuda başarılı olduğu vs...’’ gibi sözler edebiliyordu.
Benzer sözleri başkalarından da duyduk.
Asya krizinin birkaç haftalık bir kargaşa olduğu düşünülüyor, arkasından gelecek karmaşık sosyal ve iktisadi tepkiler herhangi bir şekilde hesaba katılmıyordu.
Devalüasyonların ihracat üzerindeki ilk etkilerinin bile en az 6-7 ay aldığı düşünülmüyordu.
SONUÇ
Asya krizinin uzun vadeli, kalıcı etkileri olacaktır.
Ekim-kasım aylarında yaşananlar işin psikolojik yönü ile ilgiliydi.
Asya krizi bitmedi. Kasım-aralık aylarından bu yana 6 ay geçti. Ve zor dönem daha yeni başlıyor.
Paylaş