Paylaş
CHP Genel Sekreterliği / Ankara
İzmir İçin Düşünceden Eyleme grubunu kurmamızdan bu yana on altı koca yıl geçmiş. Senin duruşunu bildiğim için ve o yılların bir hatırı vardır diye yazıyorum.
Mutlaka izliyorsundur. Ortalıkta Kültürpark’la ilgili bir takım projeler dolaşıyor. Büyükşehir’in zımni onayı olduğu söyleniyor. Ben de bu gelişmelerin
Facebook’taki “Kültürparka Dokunma” grubu vasıtasıyla farkına vardım, hala o kanalla bilgileniyorum.
Kısaca belirteyim. Rahatsızlık büyük. Projeyle ilgili moral bozucu detaylardan öte Büyükşehir’in kronik “iletişim sorunu” bu konuda da devam ediyor.
Böylesi önemli bir kamusal alanla ilgili böylesi bir ciddi tasarruf niyeti çok da önemli değilmiş havasında götürülüyor. Bu bile başlı başına şüphe uyandırıcı.
Genel Merkez olarak bu konuya nasıl baktığınızı merak ediyorum elbet. Ancak bu çetrefilli konuda asıl sana güveniyorum. Lütfen dikkat!
Saygılar
***
SELİM’E
Bu üç ay kadar gecikmiş bir yazı. Bizleri bırakıp gittiğinin haberini telefonda tesadüfen aldım biliyor musun? Tam bir şok oldu benim için. Uzaklarda kendi derdimdeydim. Cenazene de gelemedim.
Sonrasında elim klavyeye gitmedi. Hiç ama hiç hazır değilmişim senin ardından yazmaya. Kim hazır olabilir ki zaten böyle bir şeye?
O gün kendi kendime şöyle bir not almışım: “ölüme uzak sandıkların pat diye gidince dil kasılıp kalıyor”…
Geçenlerde 22 Haziran senin doğum gününmüş… Artık yazmak istedim.
Bazılarının dediklerinin gibi bizi “izliyorsan” ne ala. Öyle bir şey yoksa da bu üç aydır biriktirdiklerimi söylemiş olup rahatlayacağım.
Şöyle bir başa sardım Selim. Yirmi yılı geçmiş seninle tanışalı. Topluma fayda sağlayacağını umduğumuz güzel projelerde birlikteydik.
İçtendin, olumluydun, yapıcıydın. Ben yine de en çok yeniliklere açık olmanı sevdim. İlerici ve ilerlemeciydin.
Şimdi izninle bir gülümseyeceğim çünkü aklıma o 486 makineyle Konferans’ta attığımız teknolojik taklalar geldi… Eğlene eğlene ne güzel iş çıkarmıştık…
Seninle oturup muhabbet etmek hep keyifliydi. Muzipliğini öyle keşfettim. Kuşadası’nda, Antalya’da, Denizli’de, senin ofiste…
Yanarım yanarım senin dükkanın önünden el sallayıp geçtiğim günlere yanarım. Uğrayıp iki laf etmek varken.
Artık ben de oradan çok geçmiyorum. Geçersem de sana bir selam çakıyorum içimden.
Neyse Selimim Yeğenim, sözcükleri fazla zorlamamak lazım. Ne desem eksik kalacak. Anılarımızın tadı hep aklımda olacak.
Rahat uyu, gelecek yıl da şampiyon olacak gibisiniz. GS bitik, Fener dağınık zira…
***
Geçenlerde Alsancak’ta Yerdeniz Kitapçısı’nda şair/yazar Zeynep Uzunbay’ın Karşıyaka Mirza Nil İlkokulu dördüncü sınıf öğrencileriyle imza günü ve sohbet toplantısı varmış. Haberi Facebook ve İz Gazete’de gördüm.
Yerdeniz’i eşiyle beraber cazibe merkezi haline getiren sevgili Nuray Önoğlu’na merakla “nasıl geçti?” diye sordum. “Çok iyi” dedi ve sohbetin şu çarpıcı bölümünü aktardı.
Çocuklardan biri sevgili Zeynep’e “yazar olmak nasıl bir şey?” diye sormuş. Mealen Zeynep de şöyle cevaplamış: “Hani siz sınıfta bir şey söylemek istediğinizde parmağınızı kaldırıp söz istiyorsunuz ya. Ben biliyorum, benim de söylemek istediğim şeyler var anlamında. Yazar olmak da öyle bir şey. Hayatta parmak kaldırıp benim de söyleyeceklerim var demek gibi bir şey…”
Organizasyonu yapan öğretmen Hadiye Uzuner çocukların okuma alışkanlığı edinmesini, özellikle de yazarları tanımasını önemsediklerini söylemiş. “Hayatı okuyarak anlasınlar sonra da eleştirel baksınlar istiyoruz” diye de eklemiş. Ağzınıza, aklınıza sağlık hocam…
Bu etkinliklerin yaygınlaşması umuduyla diyelim…
Paylaş