Paylaş
Papa 2. Jean Paul’ün dört mucizesi olduğu biliniyor.1 Mayıs yani Ermişlik payesinin resmen verileceği tören öncesi pek çok yabancı meslektaşım beni arıyor. Soru şu: “Ermiş biriyle ilk röportajı yapmak nasıl bir duyguydu?” 1978 yılında 33 günlük bir Papalık sırasında esrarengiz bir şekilde ölen Papa 1. Jean Paul’ün yerine seçilen Demir perdeden gelen yeni Papa, Katolik Kilisesinin ruhani liderlerinin “Genelde İtalyan olur” ilkesini yıkması ayrıca Sovyet Rejiminin rahatsız etmesiyle bir anda dünya siyaseti için odak noktası olmuştu.
Papa 2. Jean Paul ilk resmi ziyaretini kendi ülkesi Polonya’ya yaptıktan sonra Türkiye’ye geldi. 1979 Kasımının son günleriydi. O zamanlar Milliyet Gazetesi Spor Servisinde çalışıyordum. Papa’nın geçmişinde din adamlığı dışında sporculukta yattığını biliyordum. Kayak, boks ve atletizm dallarında amatörce kendisini göstermişti. Papa ile röportaj yapmak imkansızdı. Zaten kimseyle konuşmamıştı. Hoş hala Papalar teke tek röportaj vermezler.
O dönemde Vatikan’ın İstanbul temsilcisi Monsenyör George Marovich idi. Aklıma bir fikir geldi. Bunu Marovich’e açtım “Çok zor ama bakarız” dedi. Papa, Fener Patriğini ziyarete gitmeden önce Harbiye da ki Vatikan Temsilciliğinde Polonezköylüleri kabul edecekti. Ben de aralarına girecektim.
Bir gece evvel onay geldi. Foto muhabiri sevgili Garbis Özatay ile gece yarısı Harbiye’ye gittik ve Temsilcilik yetkilileri bizi bahçeye aldı. O gece evden çıkarken eşime bile nereye gittiğimi söylemedim. Feci yağmur yağıyordu. Monsenyör George Marovich, “Aklıma bir fikir geldi. Papa hazretleri saat beşte kendi ayinini yapar. Oradan çıktıktan sonra seni bahçe kapısından içeriye sokarız. Seni karşısında bulur hem sorularını ayaküstü sorarsın hem de resim çektirirsin” dedi. Zaman geçmek bilmedi. Nihayet temsilciliğin bahçeye açılan kapısı aralandı ve Garbis’le birlikte sessizce içeriye girdik. Papa tam kaşımızdaydı.
Hemen İtalyanca “Papa Hazretleri, ben burada dünya spor basınını temsil ediyorum. Siz de bir eski sporcusunuz. Spor dünyasına bir mesaj verebilir misiniz? diye sordum. Papa ani bir hareketle “O zaman gardını al” dedi ve kendisi gard alarak bana bir yumruk attı. İşte o an Garbis flaşları patlatırken Papa’nın korumaları beni karga tulumba kenara fırlattılar. Papa araya girerek “Yapmayın yapmayın. O’na ben şaka ile vurdum. Boksörlük günlerimi hatırlattı.” dedi. Sonra tekrar karşısına geçtim soruları sordum hatta gazete için kendi el yazısıyla bir de mesaj yazdı.
O dönemde dijital fotoğraf makineleri yoktu. Garbis bana film makarasını verdi. Onu elimde sımsıkı tutarak Papa’nın İstanbul programını izledikten sonra gazeteye geldim. “Papa ile röportaj yaptım” dedim. Kimseyi inandıramadım. Film makarası 33 dakikada banyo edilene dek başında bekledim. Sonra cam gibi resimlerle rahmetli Spor Müdürümüz Namık Sevik’in yanına coşku ile gittim. Resimleri gösterdim. Milliyet Gazetesinin başında bulunan yine rahmetli Turhan Aytul “İşte manşet” diye bağırdı ve beni kucakladı.
Ertesi gün Papa’nın bana yumruk atma enstantanesi yayınlandı. Papa sayesinde o yıl Türkiye’de ve Avrupa’da yılın gazetesi seçildim. O akşam gazetecilik kariyerimin en güzel anısı ile eve gittim. Kapıda beni eşim ve 11 aylık oğlum Rehacan karşıladı. Onu kucağıma aldım. Sevdim. Yere bıraktım ve oğlum birden yürümeye başladı. Belki Papa ilk Ermişlik mucizesi sınavını o gün vermişti.
Paylaş