Paylaş
Yurt Bilgisi derslerine gelirdi.
Her dersin sonunda derdi ki:
- “Yarın büyüyeceksiniz, evleneceksiniz, çoluk çocuk sahibi olacaksınız. Bakın, şu lafımı unutmayın: Çocuklarınızı ‘yaşadığınız yöreye bir gün Belediye Başkanı olacakmış gibi’ yetiştirin.”
*
İstanbul’un acınacak haline baktıkça, hep o hocamı hatırlarım.
“Nesi var İstanbul’un?”
diye sorarsanız, şimdi burada sayıp dökemem. Yazarken midem bulanır.
Lakin gazetelerde Akdeniz ve Ege’deki o turizm cennetlerinin bile, İstanbul’dan beter olduğunu düşündükçe kahroluyorum.
*
Belediye Başkanı olmak için binlerce insan niçin heveslenip sıraya giriyor? Hizmet aşkıyla yanıp tutuştukları için mi?
Aman yarabbi.
Hepsi değil.
Bazı yöreleri, bazı belediyeleri elbet tenzih ederim, onlar çok iyi çalışıyorlar ama çoğu belediye, Türk Turizmi’ni rezil etmek için adeta yarış halinde...
*
Mümkün olsa da bari vitrindeki yıldız bazı turizm yörelerine, seçimle değil, tıpkı valiler gibi kaymakamlar gibi mahalli yöneticiler yani belediyeciler de atamayla belirlense.
Demokrasiye rağmen öneriyorum bunu.
*
Neden olmasın?
Yörenin asayişi için polis kadrosunu devlet tayin eder de oraya adam gibi bir belediye yönetimini neden devlet tayin etmez?
Bunu bir düşünsek diyorum.
*
Ama atama yaparken sadakat’e değil liyakat’e bakarak.
Liyakat de yetmez.
Görgü lazım.
Yurt Bilgisi hocam Hulusi Bey yaşıyor... Kulakları çınlasın.
Paylaş