"Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu" yüksek yargı tarafından kabul edildiği halde o partinin ülkeyi yönetmesine izin vermek nasıl bir iştir?
Bunun sonucu, devletin her kademesinde türbanın referans olması yaygınlaştı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 23 üniversitenin rektörlerinin büyük bir kısmını AKP ve türban yanlısı adaylar arasından seçmesi, geldiğimiz noktayı açıkça göstermiyor mu?
Devletin hemen her kademesinde kadrolaşma tamam gibi... Bu parti laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğuna göre, bunun devam etmesi normal değil mi?
* * *
Ele geçirilme sırası medyada... Gazetelerin ve televizyonların yarısı çoktan biat etmiş durumda! Yandaş bir medya yaratıldı. Fakat bu yandaş medya onlara yeterli gelmediği için, satın alamadıkları özgür medyayı susturmak istiyorlar.
O eylem de biterse, sıra orduya gelecek. Aşama aşama, kademe kademe ilerliyor bu iş! Başbakan’ın, Doğan Grubu’na saldırmasının temelinde bu var: Korkutmak ve susturmak!
Demokrasilerde böyle şey olabilir mi? Olamaz! Peki, bizde nasıl oluyor? Bizim demokrasimiz (!) bize göre...
Zamanı geldiği vakit orduya da hákim olunca "işlem tamam!"
"Böyle bir şey olmaz" demeyin. İran’da da "Olmaz" diyorlardı!
Bugünkü iktidar uygarlığa değil, ortaçağa koşuyor!
* * *
Başbakan, bizleri "Emirle yazı yazan silahşorlar" olarak niteliyor. Yani tetikçi!
Mübarek ramazan günlerinde bundan büyük iftira olabilir mi?
"İnsaf dinin yarısıdır" derler. Bu sözlerde hiç insaf var mı?
Başbakan’ın medyasındaki yazar-çizer takımı emir kulu olabilir ama kendi adımıza daha önce de söylediğimizi tekrarlayalım: "Emirle yazan alçaktan da alçaktır!"
Bizim yıllardan beri yaptığımız şey fazilet mücadelesidir, dürüstlük ve özgürlük kavgasıdır. Bir rejimin demokratik olmasını sağlayan özgür medyadır, basın hürriyetidir.
Haksızlığa, ahlaksızlığa, rüşvetçiliğe karşı çıkan, soyguncu ve hortumcularla birlikte, ülkedeki pislikleri ve din tüccarlarını ortaya çıkaran yandaş medya değil, özgür basındır.
* * *
Kontrolsüz öfke tehlikelidir.Başbakan, freni patlamış tehlikeli araç gibi gidiyor.
Türkiye’nin gerçek gündemi ne? Yoksulluk, işsizlik ve terör!
Ekonomi hız kesti, büyüme durdu, yoksulluk arttı, terör ise çok üzücü boyutlara tırmandı.
Mayınlı tuzaklar her gün can alıyor. Bir askerin cenazesi kaldırılmadan, bir başka yerden şehit haberleri geliyor.
Yüksekova’da tuzak: 1 şehit.
Şemdinli’de saldırı: 5 asker şehit.
Erzincan’da pusu: 9 asker şehit.
Bingöl’de saldırı: 4 asker şehit.
Elazığ’da saldırı: 1 asker şehit.
Şırnak’ta mayınlı tuzak: İki şehit.
Terörü önlemek kimin görevi? Herkesten önce Başbakan’ın...
Peki, bizim Başbakan ne yapıyor? Terörle değil, medyayla savaşıyor!
Terör için alınan önlemler ne? Üzüntü ve kınama mesajları dışında ortada bir önlem yok!
Siz, Başbakan’ın hiçbir şehit cenazesine gittiğini, gözü yaşlı anne ve babaları teselli ettiğini gördünüz mü? Askerlerimiz mayınlı tuzaklarla şehit olurken onun, Deniz Feneri Derneği’nin yolsuzluklarını yazan basına savaş açması hazin bir olay değil midir?