Şeref nasıl kazanılır?

ÜLKEMİZDEKİ seçmenlerin yarısı AKP’yi destekliyor olabilir.

İnsanlarımızın önemli bir bölümü Başbakan Erdoğan’ı sevebilir. Onun Kasımpaşalı tavrı, pervasız davranışları, frensiz konuşmaları bir hayranlar grubu yaratabilir.

"İçtiğimiz ayran, herkes ona hayran!" diyebilirler.

AKP de ülkeyi çok iyi yönetiyor, Türkiye’yi muasır medeniyet seviyesine yükseltiyor da olabilir. Fakaaat... Bütün bunlar, birtakım yandaşların rüşvet almasını, yolsuzluğu, hırsızlığı meşru hale getirebilir mi?

Ortaya, büyük dolandırıcılık olayı çıkınca, sorumlulardan hesap sorulması gerekmez mi?

"Yav, bunlar partimizin adını kullanarak neler yapmış? Bu işi bir inceleyelim. Gerçekten namussuzluk yapan varsa o sahtekárların yakasına yapışalım" denilmez mi?

Tüm bunlara göz yumulabilir mi? Ergenekon soruşturmasına gösterilen hassasiyetin onda biri bu dolandırıcılığa gösterilmez mi?

* * *

İktidar yandaşı medya hırsızları değil, hırsızlığı ortaya çıkaranları suçlar bir havada...

Peki, AKP’ye "Bunlar dindar" diye oy veren mütedeyyin vatandaşlar, "Ne oluyor? Biz dindarız, yolsuzlukları önleyeceğiz, soyguncuların hortumlarını keseceğiz, yolsuzluklara damardan gireceğiz, diye geldiniz, iyi de, bu kepazelik de ne oluyor" diye sormaz mı?

Millet, afyon yutmuş gibi bu kadar uyuştu mu? Olay üç-beş kişinin dindar vatandaşları soymasından ibaret olsaydı, bu kadar üzerinde durulmazdı...

Alman yargıç Müller’in, sahtekárların isimlerini de vererek, "Çetenin elebaşıları Türkiye’de... Talimatlar Türkiye’den geliyordu" diye yaptığı açıklama, iktidar partisinde hiçbir ilgi uyandırmadı mı? İnsan merak edip adı geçen kişilerden hesap sormaz mı?

Yoksulun parasını çaldılar. Gurbetçilerin alın teriyle kazandığı paraları, onların din duygularını istismar ederek ceplerine indirdiler.

Almanya’da başlayan soygunun, Türkiye cephesinde de devam ettiği bildirildi. Hayırseverlerin, dini duygularla kandırılıp yolunması, iktidar partisini neden fazla etkilemedi?

AKP’de birkaç cılız sesin dışında tık yok! Ne bir ses, ne bir nefes!

İnsanların yardım duygularını zedelediler...

İşlenen bu büyük günahın hesabını veren olmayacak mı?

* * *

Türk Kalp Vakfı Başkanı Çetin Yıldırımakın, "Deniz Feneri Derneği’nin yolsuzluğu bütün yardım kuruluşlarını etkiledi. Bu arada Türk Kalp Vakfı olarak biz de zarara uğradık. Yardımlar azaldı. Çünkü hayırsever insanlar kırılmış durumda... Bu durum yoksullara darbe oldu. Deniz Feneri soygunu bence günahların en büyüğüdür" diyor. Haksız mı?

Hayırseverler, artık her şeye kuşkuyla bakıyor. Olayın yarattığı tahribat çok büyük. Peki, yardımlar böyle azalmaya devam ederse ne olur? Türk Kalp Vakfı gibi halka hizmet eden sağlık kuruluşları daha az hizmet eder hale gelir. Daha az hasta tedavi edilir. Eğitim kurumlarında daha az çocuk öğrenim görür. Daha az aileye yardım yapılır. Sıkıntılar iyice artar. Toplanan yardım paraları yoksula gitmeyip birtakım ahlaksızlar tarafından cebe indirilirse sonuç böyle olur.

İktidarın yüzde 100 vergi muafiyeti tanıyarak kolladığı Deniz Feneri Derneği’nin ülkeye yaptığı kötülük, kelimelerle ifade edilemez.

Bu günahın altından nasıl kalkacaklar, bilemem!

AKP şerefini kurtarmak istiyorsa, tüm bu pisliklerin üzerine gidip temizlemek zorundadır.

Şeref ve haysiyetine düşkün olanlar bunu yaparlar!
Yazarın Tüm Yazıları