‘Kendimize zincir vurmak!’

YAĞDANLIKLAR zil takıp göbek atıyor ama sağlıklı bir mantığa sahip herkes Doğan Grubu’na kesilen 3 milyar 755 milyon liralık cezanın, iktidarın özgür basını susturmaya yönelik antidemokratik bir uygulama olduğunu görüyor, biliyor, ülke adına üzülüyor.

Haberin Devamı

Türkiye’nin önde gelen vergi uzmanları bunun “adalet duygusunu inciten orantısız bir ceza” olduğu düşüncesinde birleşiyor.

Yazarları susturmak, gerçeği anlatan manşetleri engellemek için yapılan siyasi baskı bu...

Türkiye’de, her geçen gün ağırlığını arttıran ciddi bir basın özgürlüğü sorunu var.

Başbakan hep “demokrasi nutukları” atıyor ama söylediklerine kendisi de inanmıyor mutlaka... Özgür basının olmadığı bir yerde demokrasiden söz edilebilir mi?

* * *

Basının asli görevi “halkı bilgilendirmek ve iktidarı eleştirmek”tir.

Sürekli açılım yaptığını iddia eden bir iktidar, “demokratik” adını verdiği ne kadar açılım yaparsa yapsın, o ülkede özgür basın olmadan demokrasiyi ve meşruiyetini koruyamaz!

Haberin Devamı

Her yıl Türkiye’nin en çok vergi veren işadamı olarak “rekortmen” ilan edilen ve defterdarlık tarafından kendisine teşekkür plaketleri verilen Aydın Doğan’ın uğradığı bu büyük haksızlık demokratik vicdanı yaralamış bulunuyor.Bir iktidarın görevi ülkeyi yasalara ve demokratik kurallara göre yönetmektir.

Yöneticilerin, basından gelen eleştirilere kızmak yerine, yükselen seslere kulak verip bundan kendilerine yararlı sonuçlar çıkarması en akılcı yoldur.

Fakat bunların kin ve öfkelerinin akıllarından bir karış yukarıda olduğu görülüyor!

* * *

2600 yıllık bir öyküdür “kurtla kuzu” hikâyesi...

Trakya’da doğan ve Ege’de yaşayan Ezop’un anlattığı bir masaldır.

Ezop’un öykülerinde hayvanlar konuşur. Anlatılan olaylardan, hayata ilişkin çıkarılacak dersler, öğütler vardır. Bir yaz günü, beyaz tüylü, sevimli, mini mini bir kuzu hararetini gidermek için dereden su içiyormuş...

Daha yukarıdan su içmekte olan kurt, kuzuya öfkeyle bağırmış:

“Neden suyumu bulandırıyorsun hınzır hayvan?”

Zavallı kuzu ince sesiyle, titreyerek cevap vermiş:

“Aman kurt amca, sen yukarıdan su içiyorsun, senin suyunu bulandıramam ki...”

Kurt, daha öfkeli bir sesle:

“Çok konuşma!” demiş “Sen geçen sene de böyle yapmıştın zaten!”

“Aman kurt amca... Ben geçen sene daha doğmamıştım bile...”

Haberin Devamı

 Kurt, gözlerini fıldır fıldır döndürerek homurdanmış:

“Olsun, sen değilsen bile annendi... Zaten suyu bulandırsan da bulandırmasan da yiyeceğim seni!”

...Ve sivri dişlerini gösterip ağzından salyalar saçarak kuzunun üzerine atlamış!

* * *

Ezop’un hikâyesinden çıkarılacak dersler vardır.

Kurtla kuzu öyküsü demokrasinin ölçütü değildir. Demokratik toplumlarda keyfilik ve kaba kuvvet yerine, yasalar ve kurallar geçerlidir.

Emekli AİHM Yargıcı Rıza Türmen, ABD Yüksek Mahkemesi’nin, basını hedef alan ağır bir vergiyi iptal kararında şu ifadelere yer verdiğini belirtiyor:

 “Bu vergi kötü bir vergidir. Çünkü vergi perdesi altında, kamunun anayasal güvence altında olan bilgi alma hakkını kasıtlı olarak sınırlamak için yapılmış bir tertiptir. Özgür bir basın, hükümet ile halk arasında önemli bir aracıdır. Ona zincir vurmak, kendimize zincir vurmaktır!”

Haberin Devamı

 

 

Yazarın Tüm Yazıları