AKP neden garanti kazanır?

DÜNYA bir pencere gibi, her gelen bakıp geçiyor. Zaman o kadar hızlı ilerliyor ki... Belediye seçimleri dün gibiydi. Yıllar aktı, yeni belediye seçimlerine 8 buçuk ay kaldı.

Kamuoyu anketlerine ve Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı rakamlara göre genelde bütün insanlarımız sıkıntıda. Anketler, hayatlarından memnun olmayanların sayısının, memnun olanları ikiye, hatta üçe katladığını gösteriyor. Zamlar hoşnutsuzluğu artırdı.

1 Ocak’ta yüzde 20... 1 Temmuz’da yüzde 21 daha... AKP’nin 2008 için elektriğe yaptığı toplam zam daha yılın ilk yarısında yüzde 44’e ulaştı. Öyle anlaşılıyor ki, ampul partisi vatandaşın ampullerini söndürtecek!

* * *

8 buçuk ay sonra, 2009 yılının mart ayında belediye seçimleri var. Yurdu yine büyük bir seçim heyecanı saracak.

"Dar gelirlinin ve orta direğin feryatları yükselirken yerel seçimlerin sonucu ne olur?" diye konuşuluyordu. Arkadaşlardan biri:

"AKP’nin oyları daha da artar" dedi ve ekledi:

"Oran bu defa yüzde 50’yi geçer. Halkımız halı gibi dövüldükçe tozutuyor, ezilip çığlıklarını arttırdıkça, oyunu gidip AKP’ye veriyor!"

Ücret artışları enflasyonun çok altında kaldı. Yalnız elektrik değil, su, doğalgaz ve akaryakıt fiyatlarındaki yükselişler de bütün mallara yansımaya başladı.

TÜİK’in 4 kişilik bir ailenin günde ortalama 7 liraya beslenebileceğini varsayarak yaptığı hesaplamaya göre bile Türkiye’de 550 bin kişi aç. 13 milyon kişi de yoksulluk sınırının altında yaşıyor.

Türkiye dünyanın gelir dağılımı en bozuk ülkelerinden biri olmaya devam ediyor. Nüfusun en zengin yüzde 5’lik dilimi ile nüfusun en yoksul yüzde 5’lik dilimi arasında tam 23 kat gibi korkunç bir gelir uçurumu var.

* * *

Yılın bir bölümünü Şile’de geçiren gazeteci arkadaşımız Mehmet Türker bir anısını şöyle anlattı:

"22 Temmuz öncesiydi. Halinden şikáyet etmeyen yoktu. Malûm, ’elim kırılsaydı da’ diye başlayan laf, AKP’ye oy verenler için de geçerliydi. İşçi, memur, emekli, AKP iktidarında ezilmiş, çiftçi perişan olmuştu. Şile’de bir köy muhtarı, seçim öncesi ziyarete gelen bir CHP milletvekiline ’açız’ diye dert yanıyor ve ekliyordu:

’Ne yapalım, yol kesip adam mı soyalım?’

22 Temmuz’da seçim oldu. AKP oylarını olağanüstü artırarak yüzde 46,7 ile yine tek başına iktidara geldi. ’Açız’ diye bağıran muhtarın köyünde ise oylar silme AKP’ye çıkmıştı!"

Türker, anısını böyle anlatıyor. Yalnız Şile İlçesi mi? Türkiye’de her yer öyleydi...

* * *

Başbakan Erdoğan "Gölgelerden sonra çok güneşler gördük" gibisinden edebi laflar ediyor, kentleri bu tür afişlerle dolduruyor, belediye seçimlerinde "İstanbul, Ankara yetmez. İzmir’i de istiyorum. Yalnız İzmir de değil. 81 ili de istiyorum!" diye teşkilatına gaz veriyor!

Bu arada, bilindiği gibi, valilere, kaymakamlara da "Vatandaşın gelip istemesini beklemeyin. Siz gidip kapılarını çalın, onlara kömür dağıtın. O zaman Türkiye ne olur biliyor musunuz? Uçar, uçar!" diye talimat yağdırmaya devam ediyor.

Şimdi, geçmişteki deneyimlere bakan sağduyulu insanlarımız:

"Bu sadaka ekonomisi ile AKP yüzde 50’yi aşar. Sebebi... Aziz Nesin’in o ünlü hesabı" diye düşünmeden edemiyor!

Enflasyon hedefi tutturulamadıkça, memur, emekli, işçi, çiftçi feryat ettikçe "Tamam, AKP belediye seçimlerini de garanti kazanır. Hem de yüzde 50’nin üstünde bir oy oranıyla!" diyoruz. Bakalım yanılacak mıyız?

Malum, ünlü sözdür: "Her toplum layık olduğu idareye kavuşur!" Biz de öyle...
Yazarın Tüm Yazıları