Fazla fedakârlık fazla vefasızlık getir

Bir altyapı oyuncusunun yetişmesi için geçen süreyi ve onun üzerine hocasından, malzemecisine, yemekhanede çalışan aşçısından, kir içinde bıraktığı formalarını yıkayan personele kadar verilen emekleri düşününce, yukarıdaki sözün doğruluğu bir kez daha ortaya çıkıyor.
*
Ali Akman, onu yetiştiren hocalarına, takım arkadaşlarına, taraftarına kısaca Bursaspor camiasına en hafif tabirle büyük bir ayıp yapmıştır...
Keşke yıllarca gittiği Vakıfköy’de, duvarda asılı olan Enes Ünal’ın yazısını bir kez okusaymış.
Keşke aylardır evine ekmek götürmek için maaş bekleyen personelin durumunu hissedebilseymiş.
Keşke onu doğuran, emeklerken elinden tutan, yürümesini sağlayan kulübünün ne kadar büyük bir ekonomik dar boğazın içinde kaldığının farkına varabilseymiş.
Keşke çok yakın geçmişte, hani o camianın oyuncusu ve Ali Akman’ın akıl hocası Ayhan Akman’ın da çok iyi bildiği, Ozan Kabak’ın G.Saray’a yaptığını, Bursaspor için yapabilseymiş.
O kadar çok keşke var ki...
*
Ama küçük beyimiz incinmiş...
Daha önceki yönetimler veya teknik adamlar hata yapmış olabilir.
En ufacık bir hatada sana verilen onca emeği silip atmak yakışıyor mu?
Daha 16-17 yaşında sana milyon Euro mu verecekti cebinde beş kuruşu olmayan kulüp?
Tüm camianın canını acıttın Ali Akman.
Ve büyük bir kesimin ahını aldın.
Charles Bukowski’nin dediği gibi;
“Bu kadar iyi niyetli olmayın, Çünkü en yakın bildiğiniz vefasız çıkabilir ve sizi düşmanlarınız değil de dostlarınız yıkabilir.”
*
Seni bizden biri sanmıştık.
İşte bu yüzden içimiz yandı.
Bu yüzden yıkılmış hissediyor camia...
Sözü çok fazla uzatmanın anlamı yok.
Umarım diğer gençler Ali Akman’ın yaptığı ayıbı yapmayıp, onu yetiştirenlere, kulübüne karşı vefanın İstanbul’da bir semt adı olmadığını bilirler.
Umarım yönetimler de geçmişte yapılan hatalardan ders çıkarırlar.
Ve umarım Mustafa Er ortaya çıkan bu kaotik atmosferden takımı en iyi şekilde düzlüğe çıkaracak formülü bulur.
Yazımızı S. Eliot’un sözüyle açmıştık, Cemil Meriç’in bir sözüyle de noktalayalım;
“Karakter ne kadar kuvvetliyse, vefasızlığa o kadar az kabiliyetlidir...”