Tüm maçların canlı yayınlandığı dönemden günümüze ilk defa Bursaspor’un maçını seyredemedik, seyrettirilmedi.
Ve buna sözde Bursa dinamikleri engel olamadı.
*
25 Eylül 2022 tarihi, Bursa şehrinin, Bursa siyasetinin, Bursaspor camiasının ne kadar zayıf ve etkisiz olduğunun net bir şekilde ortaya konulduğu gün olarak tarihe kazındı.
Zaten kulübün şu anda bulunduğu yer olarak bizler bunu biliyorduk, lakin pazar günü yaşananlardan sonra bu durum sabitlenmiş oldu.
Aslında kimsenin bu maçtan sportif olarak bir beklentisi yoktu. Zaten yanlışlıkla Bursaspor oradan puan ya da puanlar alsaydı, tribünlerde neler yaşanabilirdi kimse tahmin dahi edemezdi.
Şahsen ben karar merceğinde oturan bir kişi olsaydım, sahaya ısınmak için çıkan o gencecik çocuklara yapılanlardan sonra, “Saha içinde benim güvenlik endişem var” diyerek o maça takımı çıkarmazdım. Zaten bir şekilde kaybedeceğin belli olan bir karşılaşmayı oynayıp, birilerini tribünde kendince şov yapmasına da engel olurdum.
Özellikle gençlerin adaptasyon sürecinde alacakları her türlü galibiyet onların özgüven kazanması anlamında değer katacaktır.
Üstelik bu ligde nasıl bir oyun anlayışının benimsenmesi konusunda da büyük bir gösterge olacaktır.
Sezonun ilk maçından itibaren oyun tarzının ikili mücadeleden kaçınarak, bol pas yapan ve top rakipte iken de gençlik ateşiyle yapılacak olan presin bizim için en doğru yol olduğunu yazmıştık. Özellikle orta alandaki baskının rakibin oyun planını nasıl alt üst ettiğini çok iyi görmüş olduk.
*
Sivas Belediye maç boyunca neredeyse organize olmakta zorlanırken, yalnızca ilk yarının o da çok az bir kesiminde yeşil beyazlılar üzerinde etkili olmaya çalıştı. O bölümlerde de kalecimiz Canberk gösterdiği istikrarlı performans ile sıkıntının büyümesine engel oldu.
Takımın tecrübelilerinden Enver Cenk Şahin tam anlamıyla takımın abisi konumunda ve gençlere saha içinde liderlik yaparken, gösterdiği mücadele ile de örnek olmaya devam ediyor. Umarız tüm sezon boyunca bu rolü layıkıyla yerine getirmeye devam eder.
Takımın bir diğer tecrübelisi Kubilay da geçtiğimiz haftalara göre bir adım ilerlemiş durumda. Onun da en kısa zamanda Enver Cenk Şahin’e eşlik etmesi tüm camianın en büyük beklentisi.
Hele kadrosunda Mehmet Akyüz, Erkan Kaş, Murat Yıldırım, Ferhat Yazgan gibi birçok tecrübeli oyuncu varken. Zira böyle oyuncular karşılaşmanın ilerleyen dakikalarında futbolu yalnızca ayakları ile değil, tüm unsurlarıyla oynamaya başlayarak Bursaspor gibi oldukça genç kramponlara sahip takımları adeta saha içinde döve döve sindirerek maç kazanmasını çok iyi bilirler.
Hele ki bu seviyede görev yapan hakemler de oldukça tecrübesiz ve korkak olduğunda genç oyunculardan kurulu bir takımın puan ya da puanlar alması oldukça zor olacaktır.
*
Maalesef gençlerimiz bu tecrübeleri yaşayarak öğrenecekler.
Hele ki daha “Nasıl doğru futbol oynanır” derslerini işlediği yaşlarda.
Hep söyledik, yine söyleyeceğiz;
Bu gençlerin sırtına kaldırması çok ağır bir yük koyduk. Lakin mevcut şartlarda yapacak hiçbir şey yok.
Özellikle gençlerin özgüven kazanması bakımından bu galibiyet, 3 puandan çok daha değerli.
Zira ardı ardına olası mağlubiyetler ve beraberlikler özellikle gençlerimiz adına psikolojik bir baskı yaratabilirdi.
Kolay değil, çok genç yaşta ve gelişimlerinin başındaki bu çocukların sırtlarına büyük bir yük bindirdik. Hem bu yük ile uğraşıp, hem gelişimleri sürdürmenin yanında sonuca gidebilmeyi başarmak ciddi bir baskı yaratıyor. Umut edelim ki bu baskı altında ezilmeden, formasını giydikleri bu büyük camiaya layık birer futbolcu olsun her biri.
*
Yeri gelmişken gençler için şunu en baştan belirtelim;
Zaman zaman medyada sizleri eleştiren yazılar olacaktır. Bu eleştiriler hakaret seviyesine ulaşmadığı sürece sizlerin gelişimine birer katkı vesilesi olması yönünden dikkate alın. Tabiri caizse bu eleştirileri, kendinizi geliştirmek adına birer fırsat olarak kabul edin. Çünkü sizler futbolculuk kariyerinin daha çok başındasınız ve bu yolculukta önünüzde ciddi bir mesafe var. O yüzden ayaklarınızı yere sağlam basmak adına yılmadan, yorulmadan çalışmaya devam edin.
Unutmayın, “Ben futbolcu oldum” dediğiniz anda sistem sizi öğütecektir.
Düştüğümüz karanlığın nasıl bir yer olduğunu Afyon’da bir kez daha gördük.
Koskoca Bursa şehrinin tek takımının durumu içler acısı.
Şampiyonlar Ligi‘nden, Zafer Stadyumu‘na giden yolda sevenimizin ne kadar az, düşmanımızın ne kadar çok olduğunu gördük, hissettik.
*
Pazartesi günü yaşadığım hisleri tarif etmek zor gerçekten.
Maçın canlı verilip-verilmeyeceği konusunda dahi bilgimizin olmadığı, akabinde amatör bir Youtube kanalında, amatör kişilerin sunduğu trajikomik bir manzara dâhilinde takip edebildik Bursaspor’u.
Arada yayının donduğu, görüntülerin kaybolduğu, pozisyonun kadraj dışında kaldığı bir yayın...
Tabii burada “yaşlı kişi” ibaresinden neyi anladığımızı da açıklamak gerekiyor.
Her ne kadar Victor Hugo, “Kırk yaş, gençliğin yaşlılığı, elli yaş, yaşlılığın gençliğidir” dese de, yaşlılık, genetik, kimyasal, fizyoloji ve davranışın karmaşık etkileşimleri sonucu oluşan bir süreçtir. Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılan tanıma göre de 65 yaş ve üzeri kişiler yaşlı olarak kabul edilir.
*
Yaşlılık da kendi içerisinde çeşitli alt gruplara ayrılmaktadır;
- 65-75 yaş arası erken yaşlılık evresi
- 75-85 yaş arası; orta yaşlılık evresi
Peki, biz ne yaptık?
En küçük bir ders çıkarmadık.
Camia olarak dibine kadar hak ettik bugünkü yaşananları.
Bakın 2019’de yazdığım köşe yazısından aşağıda bir alıntı var;
*
“Şehrin ve kulübün tüm unsurları takımı küme düşürmek için yapılması gereken ne varsa, harfiyen, tek tek yerine getirip kendi amaçları doğrultusunda hedeflerine ulaştılar.
Siyasetçileri takımın içine, en derinlere kadar soktular.
Zira sahada ortaya konan futbol ve rakiplerimiz ile olan puan farkına baktığımızda lige tutunabilme umutlarının Kaf Dağları’nın ardındaydı.
O maçın akabinde oynanan 3 maç, 9 puan ve rakiplerin kayıplarıyla birlikte Bursaspor Kaf Dağları’na ulaştı; lakin halen dağın ardındaki mucizeyi yakalayabilmek için önümüzde 2 karşılama var.
*
Artık bu saatten sonra ortaya konan futbolu, taktik anlayışı değerlendirmenin bir mantığının olmadığını düşünüyorum. Çünkü kimin nasıl, hangi motivasyonla oynadığını kestirmek güç. Bunun en güzel örneğini pazar akşamı Ümraniyespor karşısında yaşadık. Rakip şampiyonluk moraliyle “Acaba bir zafer sarhoşluğu içinde olabilir mi?” demiştik, lakin öyle olmadığını, 90+4’te gelen son dakika, hatta son saniye golüyle gördük.
Tribünlerin tamamen dolu olduğu bir ortamda, üstelik ikinci yarıda geriye düşmemize rağmen yeşil beyazlı oyuncuların, oyundan kopmadan mücadeleye devam etmeleri günün en çarpıcı ve takdir edilmesi gereken sonucuydu.
*
Tabii genç kardeşimiz Uğur Kaan Yıldız için de kariyerinin belki de en değerli gollerinden biri olarak tarihe geçmiş oldu.