Prof.Dr. Mikdat Kadıoğlu
Prof.Dr. Mikdat Kadıoğlu
Prof.Dr. Mikdat KadıoğluYazarın Tüm Yazıları

Orman yangınlarıyla mücadele için Mikdat’ça sorular ve tavsiyeler

26 Ağustos 2004 tarihinde ülkemizin en önemli turizm bölgesi Antalya’nın Gündoğmuş ilçesinde meydana gelen orman yangınındaki şehitlerimiz için çok üzüldüm.

Bu konuda ‘orman işletmelerinin yeterli donanımı olmadığı, rüzgarın tersten esip yangını körüklediği, helikopterin havalanırken türbülans yaptığı’ gibi çok şeyler yazılıp söylendi. Bir meteoroloji mühendisi ve afet yönetimi uzmanı olarak bu konuda üzerinde düşünülmesini istediğim bazı sorularım var.

Konu ile ilgili olarak 27 Ağustos’ta Hürriyet gazetesinde ‘Tabelalı önlem’ başlıklı bir haberi vardı. Habere göre Antalya Orman Bölge Müdürlüğü binası girişine dikilen tabelayla vatandaşların orman yangınlarına karşı dikkati çekiliyor. Sıcaklık ve nem oranlarının gösterildiği tabela, nemin düşük olduğu günlerde sabah akşam yanıp sönerek yangın tehlikesi olduğuna dikkat çekiyormuş.

İŞİN GÖSTERİŞ TARAFI

Son yıllarda başta benzin istasyonları olmak üzere bu tür hava sıcaklığı ve bağıl nemi gösteren tabelalar çok yaygın bir şekilde kullanılır oldu. Fakat, aynı yerde, yolun iki tarafında bulunan tabelaların farklı hava sıcaklıkları gösterdiğine kimsenin aldırdığı da yok! Bunların gösterdikleri hava sıcaklıkları çoğu kez doğru değil. Öyle ki bu tabelalar güneş havalarda hava sıcaklığını olduğundan daha yüksek; bulutlu havalarda ise daha düşük gösteriyor. Halbuki yasaya göre meteorolojik gözlemlerin halka sunulmadan önce DMİ’nin kontrolünden geçmesi gerekir. DMİ’nin hava tahminindeki tekelini doğru bulmuyorum ama bu konudaki başı bozukluğu da onaylayamayız. Şüphesiz meteorolojik gözlemlerin ve istasyon kurmanın da kuralları var. Bu aletlerin imalatında uyulması gereken TSE standartları yürürlüğe konulmalı ve monte edilip işletilmesi meteoroloji mühendislerini onayı ve gözetiminde yapılmalıdır.

Antalya Orman Bölge Müdürlüğü’ndeki tabelanın yüksekliği resimdeki adamın boyunu aşıyordu. Anakara Gazi Orduevi’nin bahçesinde gördüğüm başka bir tabelanın yüksekliği ise neredeyse belim hizasındaydı. Oradakilere ‘bu istasyon yere çok yakın, çalı yangınlarına mahsus meteoroloji istasyonu gibi olmuş’ diyerek yanlış monte edilmiş olduğunu anlatmaya çalıştım...

Bu tabelalar işin gösteriş tarafı! Aslında ormanlarımızda toprağın üzerindeki bitki kalıntılarından ağaçların tepesine kadar hava sıcaklığı, bağıl nem ve rüzgar hızı gibi orman yangınlarını tespit etmek ve orman yangınlarıyla mücadele etmek için hayati önem taşıyan gözlemlerin yapılması gerekir. Orman yangınlarının tespiti ve onlarla mücadele için gerekli olan meteoroloji istasyonlarının taşınabilir olanları, orman yangını olduğunda yangın bölgesine de götürülüp kurulmalı...

Meteorolojimiz yıllardır orman yangınlarına yönelik hava tahminleri yaptığını söyler durur. ‘Antalya civarında, yer yer, zaman zaman’ gibi muğlak tahminlerle aslında böyle bir şey gerçek anlamda yapılamaz. Geçtiğimiz haziran ayında da ‘orman yangınlarını tahmin edeceğiz’ demişlerdi. Şimdi altı şehit verdikten sonra ‘Meteoroloji, hava tahmini gibi ‘orman yangını tahmini’ yapmaya başlıyor’ diye tekrar haberler çıkıyor. Ülkemizin nokta nokta hava sıcaklığı, nem, yağış vb.’nin miktarı rakam olarak belirlenemedikçe böyle bir şeyin yapılması mümkün değil. Normalde meteorolojinin, 1. gözlem, 2. rakamlarla ifade edilebilen miktarları içeren noktasal hava tahminleri ve uyarıları, 3. veri bankası kurmak ve işletmek gibi üç asli görevi vardır. Diğer bir deyişle, yerel arazinin çok ayrıntılı temsil edildiği modellerle ‘rüzgarın ters dönmesi’ gibi kısa süreli rüzgar tahminleri ve meteorolojinin doppler radarlarından rüzgar değişimlerinin anlık takip ederek orman yangınıyla mücadeleyi desteklemek meteorolojinin asli görevidir.

Orman yangınları indekslerini hesaplayıp yangın risklerini belirlemek ise Orman Genel Müdürlüğü’nün görevi olmalıdır. Ayrıca meteorolojiden alınan ayrıntılı hava tahminlerinin ormanlar için yorumu ve orman yangınlarının hava tahmini bu kurumda çalışan ve bu konuda uzmanlaşmış olan meteoroloji mühendislerinin görevi olmalıdır. Sonuçta her şeyi yapmaya çalışıp hiçbir şeyi yapamamak var...

YANGIN SIĞINAĞI

ABD Federal Acil Durum Kurumu’nun Ulusal Acil Durum Eğitim Merkezi’nde her yıl Amerikan itfaiyecileriyle birlikte eğitimlere katılıyoruz. Orada tanıdığım itfaiyeciler sadece çok iyi bilardo oynayıp yemek yapmıyor, aynı zamanda teknolojik yeniliklere de açıklar. Bir keresinde bahçede ipek böceği kozasına benzer bir şeylerin içine neşeyle girip çıktıklarını gördüm. Bunlar orman yangınlara uçaklardan paraşütle atlayan uçan itfaiyecilerdi. Ateşe dayanıklı miğferleri, maskeleri ve özel giysileriyle birlikte bir de 2.5 kilogram ağırlığında paket taşıyorlardı. Bu, alüminyum gibi parlak renkli yanmaz malzemeden yapılmış bir ‘yangın sığınağı’ (fire shelter) dedikleri bir şeydi. 1949 Mann Gulch trajedisinde 13 genç itfaiyeci Montana yamaçlarında alevler arasında kalmıştı. İtfaiye şefi hemen kendisinin yaktığı küçük bir alana yatıp üstünü toprak serperek alevlerden kurtulmuştu. Diğerleri ona katılmayı reddedince diri diri yandı. Bundan sonra toprağa gömülmek, yanmaz çadıra girmek gibi birçok yöntem geliştirildi. Şimdi uyku tulumuna benzeyen bir şeye açık tarafından girip kapalı taraf yukarı gelecek şekilde yerde yuvarlanarak yeni yangın sığınağını deniyorlardı.

ABD’de itfaiyeciler afet yönetiminin de bel kemiğidir. Almanya’nın S.S. subaylarından alıp Kaliforniya Orman yangınlarına başarıyla uyguladıkları ‘Olay Komuta Sistemi’ (OKS), şu an afetlere müdahalede kullanılan bir yöntemdir. 11 Eylül’den sonra mahalle ve kasaba ölçeğinde terörle mücadele için de emekli itfaiye şefleri OKS kurslarına alınıp eğitmen olarak yetiştiriliyor... OKS’de Olay Komutanı, olaya hakim bir yere karargahını kurup birimleri sevk ve koordine eder.

Yangınlara müdahalede ormancılarımız nasıl organize olur, bu yangında olay komutanı yangını nereden sevk ve idare ediyordu, o anda meteorolojiden yerel rüzgar tahmini alınıyor muydu, ormanlarımızda sabit ve portatif meteoroloji istasyonları var mıdır, ormancılarımız yangın sığınağı gibi bir şey kullanılıyor mu, orman personeline hangi seviyede ve sıklıkta eğitimler veriliyor? Bu soruların cevaplarını birileri verir veya biraz olsun bunların da üzerlerinde düşünürlerse sevinirim.
Yazarın Tüm Yazıları