Prof.Dr. Mikdat Kadıoğlu
Prof.Dr. Mikdat Kadıoğlu
Prof.Dr. Mikdat KadıoğluYazarın Tüm Yazıları

Bir gramlık koruyucu önlem mi daha değerli yoksa bir kilogramlık müdahale mi ?

Yakın bir gelecekte İstanbul ve çevresinin, ciddi bir depremden zarar göreceği bilimsel bir gerçek. İstanbul büyük bir depremden etkilenirse ne olur?

Farklı risk analizlerine göre İstanbul’da tahmini can kaybı 73 bin ila 87 bin kişi! Tahmini ekonomik kayıp ise Türkiye’nin ürettiği yıllık toplam mal ve hizmetlerin yaklaşık olarak üçte biri. Yani beklenen deprem Türkiye’nin sosyo-ekonomik istikrarı için büyük bir tehdit.

Yapılar, fiziksel çevre ve sosyal kayıplar dışında deprem gibi afetlerde en büyük zararlar endüstri ve iş dünyasında meydana geliyor. Bu tip ekonomik kayıplar, uzun vadede afetten kaynaklanan fiziksel hasarların seviyesine de çıkabiliyor. Afetlerin bankacılık, sigorta, finans, turizm ve çeşitli endüstriyel sektörlerde beklenen iş, pazar, kapasite ve taleplerde yaratacağı kayıpların seviye ve karakterinin belirlenmesini takiben bunların önlenmesi veya azaltılmasına yönelik çalışmalar güncel ve önemli.

Herkes gibi iş dünyası da İstanbul’daki deprem tehdidini uzun süre konuştu, ama gerçekte yapılanlar çok az ve sadece kendi tesisleri ile sınırlı kaldı. Şimdiye kadar yapılanlar zemin analizi, bina güçlendirmesi, arama-kurtarma ekipleri ile mobil haberleşme sistemleri oluşturma, veri yedekleme, yedek ofisler kurma ve benzeri çalışmalar ile sınırlı kaldı. Daha çok testi kırıldıktan, yani kriz sonrasına yönelik olan bu tür çalışmalar da gerekli, ama "iş sürekliliği" için yeterli değiller. Halbuki ilk risk yönetimi uzmanlarından biri olarak kabul edilen Benjamin Franklin’e göre "Bir gramlık koruyucu önlem, bir kilogramlık müdahaleden daha değerlidir."

KÜRESELLEŞME, MÜCBİR NEDEN TANIMAZ

Öncelikle şehir, bölge ve ülke genelinde bir bütün olarak zarar azaltma ve hazırlık gibi risk yönetimine yönelik çalışmalar yapılmazsa, afet sonrası örneğin tesisler yetişmiş elemanlarını kaybedecek, enerji temin edemeyecek, ürün ve malzeme tedarik zincirleri kopabilecek, üretim ve ürün sevkıyatını gerçek-leştirmeyecek... "Felaket planlaması" gibi başlıklarla düzenlenen "iş sürekliliği" konferanslarına bakarsanız, maalesef ülkemizde hálá ne yer bilimciler ile mühendisler ve afet yönetim uzmanları arasındaki farkın; ne de Bütünleşik Afet Yönetimi kavramının anlaşılabilmiş olmadığını görürsünüz.

Hálbuki dünya genelinde iş yerlerinin üçte birinden fazlası 7 gün 24 saat esasına göre çalışmakta. Çünkü sanayi ve iş dünyası artık afetlerde de hizmet vermeyi ve üretim yapmayı, yani "iş sürekliliğini" garanti etmek zorunda. Yani küreselleşen dünyada "mücbir nedenler" gibi bir şey yok artık. Afetlerde de işin sürekliliğinin sağlanması, hem işletmenin itibarını hem de pazar payını koruyabilmesi açısından çok önemli. Bu nedenle tüm dünyanın yaptığı gibi, sanayi ve iş dünyası ile birlikte bilinçlenmeli, yerel yönetimler ile birlikte çalışmalarımıza ivme kazandırmalıyız.

KONFERANS AĞUSTOSTA İSTANBUL’DA

Örneğin, 18-21 Haziran 2006 tarihlerinde Toronto’da düzenlenen 16. Dünya Afet Yönetimi Konferansı’nın (www.wcdm.org) ana konusu "İş Sürekliği" idi. Benzer bir şekilde, 2000 yılından beri tüm dünyada düzenli olarak Bütünleşik Afet Risk Yönetimi konferansları düzenleniyor. Bu kapsamda 2001 ve 2002 yılında IIASA-Viyana’da Megakentlerde Sosyoekonomik Yıkılabilirliği Azaltma, 2003’te Kyoto-Japonya’da Bölgesel Yıkılabilirliği Azaltma, 2004’te Ravello-İtalya’da Uygulamadaki Zorluklar ve geçen sene Pekin-Çin’de Bilim ve Politika’daki Yenilikler temaları işlenmiş.

Bu yıl 13-17 Ağustos 2006 tarihleri arasında İstanbul- Lütfi Kırdar Konferans Merkezi’nde gerçekleşecek bu konferansın konusu, "İstanbul Depreminin Ekonomi, Endüstri ve İş Çevrelerinde Yaratacağı Etkilerin Belirlenmesi." Bilim insanları, dünya genelinde kazanılmış tecrübelerinin ışığında iş ve endüstri dünyasının karşı karşıya olduğu risklere ve zorluklara yönelik öneriler getirecekler ve özel sektöre risk yönetimi konusunda bilgilerini aktaracaklar. Konferansta ayrıca "İstanbul’da Endüstri ve İş Dünyasının Kırılganlığı", "Dolaylı Sosyo-Ekonomik Kayıplar", "Risk Azaltımı İçin Kamu ve Özel Sektör İşbirliği", "Risk Transfer Mekanizmaları" ve sigorta konularına da yer verilecek.

"Bütünleşik Afet Riski Yönetimi" konferansı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Afet Koordinasyon Merkezi (AKOM), Uygulamalı Sistemler Analizi Uluslararası Enstitüsü (International Institute for Applied Systems Analysis-IIASA) ve Kyoto Üniversitesi-Afet Önleme Araştırma Enstitüsü (Disaster Prevention Research Institute of the Kyoto University-DPRI) işbirliğiyle düzenleniyor. Konferansla ilgili ayrıntılı bilgi için: www.iiasa.ac.at/Research/RAV/conf/IDRiM06/

AFET, ONU UNUTTUĞUMUZ ZAMAN VURUR

Geçtiğimiz ay T.C. İçişleri Bakanlığı ve Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı (JICA) tarafından da İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin işbirliğiyle Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda bir konferans düzenlenmişti. Bu konferansta Japon Hükümeti Bakanlar Kurulu, Afete Hazırlık Dairesi Müdürü Satoru Nishikawa, Japonya Afet Yönetim Sistemi’ni anlatmış ve eklemişti: "Japon bilim insanı Dr. Torahiko Terada’nın sözünü unutmayın. Afetler bizi, biz onları unuttuğumuz zaman vuracaktır!"

"Bütünleşik Afet Riski Yönetimi Konferansı"nda sanayi ve iş dünyamızın en üst düzeyde ve önemli sayıda katılımla temsil edilmesi, 17 Ağustos 1999’daki Gölcük-İzmit Depremi’nde yaşadıklarımızı unutmadığımızı göstermek ve daha da önemlisi hep beraber afetlere karşı daha dayanıklı hale gelebilmek için önem arz ediyor...
Yazarın Tüm Yazıları