29 Ocak 2007
SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı hukuken sona erince, emekli aylığı yeni kurulan Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan bağlanacak. Bu nedenle hangi kurumda olursanız olun, eski kanunların geçiş hükümleri uygulanacaktır. İnsanlar iş hayatı içerisinde birbirinden farklı statülere tabi olarak çalışabilirler. Örneğin; ilk defa devlet memuru olarak çalışmaya başlayan birisi ayrılıp işyeri açarak ticari faaliyet yürütebilir, bir bankada sonra da bir fabrikada işçi olarak çalışabilir. Şüphesiz bunlar birer tercih olabileceği gibi zorunluluktan da kaynaklanabilir. Ancak, bu durumda kimin nereden, hangi kanun hükümlerine göre emekli olacağı sorunu ortaya çıkmaktadır.
Tek çatı ile bu sorun çözülmedi mi?
SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı hukuken sona erdiklerine, emekli aylığını her halükarda yeni kurulan Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) bağlayacağına göre niye sorun olsun ki. Başlangıçta haklılık payı olabilecek bu tespit yanıltıcı da olabilir. Evet, eski sosyal güvenlik kurumlarımız hukuken tek çatı olarak yeni kurumda birleştirilmekle birlikte uygulama kanunları farklı hükümleri ile daha yürürlüktedir. Dahası, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 1 Temmuz 2007’de yürürlüğe girse bile, eski sosyal sigorta kanunlarının emekliliğe ilişkin geçiş hükümleri uygulanmaya devam edecek.
Şimdi ve sonradan emekli aylığı hangi kanun hükmüne göre hesaplanacak?
Yukarıda belirttiğimiz gibi bütün çalışma hayatı içerisinde ve farklı zamanlarda devlet memuru, bankacı, işveren/şirket ortağı ve işçi olarak çalışmış birisinin eski SSK, Bağ-Kur veya Emekli Sandığı Kanunlarından hangisine göre emekli aylığı bağlanacağının tespiti "Hizmet Birleştirme Kanununa" göre yapılmaktadır. Buna göre; "Son 7 yıllık fiili hizmet süresi (2520 gün) içerisinde fiilen en fazla hangi kanun hükümlerine göre çalışılmış ise" o kanun gereğince emekli aylığı bağlanacaktır. Örneğin; kişi yıllarca işçi olarak çalışmıştır ancak, son 7 yıllık fiili hizmet süresi içerisinde daha çok (1261 gün) işveren statüsünde çalışmış ise, emekli aylığı 1479 sayılı Bağ-Kur Kanununa göre hesaplanacaktır. O da nihayetinde 25 tam yılı yani 9000 günü gerektirmektedir.
Ödenen primler boşa gitmez, birleşir
Farklı kanun hükümlerine tabi günler birleştirilecek mi?
KİŞİNİN farklı çalışma statüleri nedeniyle farklı kanun hükümlerine tabi olarak ödediği primler boşa gitmez emekliliğinde birleştirilerek değerlendirilir. Ancak, bir hususun da açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Farklı kanun hükümlerine göre ödenmiş prim süreleri yalnızca "emekli aylığı (yaşlılık aylığı)" bağlanırken birleştirilir, yoksa "malüllük aylığı" ya da "ölüm aylığı" hesabında bunlar birleştirilmez.
Farklı kanun hükümlerine tabi günlerin birleştirilmeyeceği durumlar
’Hİzmet Birleştirme Kanununa" göre hangi sürelerin birleştirilmeyeceği de belirtilmiştir. Buna göre; görevden dolayı meydana gelen malüllük, ölüm ile iş kazaları ve meslek hastalıkları hallerinde hizmet birleştirmesi yapılmayacaktır. Daha açık söylersek; "malülen emeklilik" ve "ölüm nedeniyle dul ve yetim aylığına hak kazanma" hallerinde, sigortalılara veya hak sahiplerine, son yedi yıllık fiili hizmet süresi dikkate alınmaksızın, hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre aylık bağlanır ve ödenir.
Hizmet birleştirme ne anlama geliyor?
Malüllük aylığı ile ölüm aylığı bağlanmasında farklı kanun hükümlerine göre geçen çalışma süreleri birleştirilmemekte, sigortalının son çalıştığı kanun hükümleri esas alınmaktadır. Buna göre, sigortalı diyelim 4 yıl Bağ-Kur Kanununa göre çalışmış daha sonra da diyelim 600 gün SSK'ya göre çalışmış ve ölmüş ise, geride kalan hak sahiplerine her iki kurumdan da ölüm aylığı bağlanamayacaktır. Farklı kanun hükümlerine tabi çalışma süreleri birleştirilmediği için bu mümkün olamamaktadır. Zira, bir SSK'lının ölümü halinde geride kalanlarına 900 günü olması şartı ile Bağ-Kur’da da 5 tam yılı bulunması halinde ölüm aylığı bağlanabilmektedir.
Aynı husus, malüllük aylığının hesabında da söz konusudur. Örneğin, bir SSK sigortalısının malülen emekli olmasında aranan şartlardan birisi de 1800 gününün bulunmasıdır. Ancak, bu gün sayısı sadece SSK kapsamında çalışmakla ulaşılan gün sayısı olacaktır. Diğer kanunlara göre bulunan gün sayısı buna ilave edilemeyecektir.
Sağlık yardımı almak için gelir vergisi mükellefi olmak şart
İsminin açıklanmasını istemeyen bir okurumuz, aracı kurumlar aracılığıyla İMKB de hisse senedi alım satım işleri ile uğraştığını, günlük faaliyetlerinin bu kapsamda olduğunu, hazine kağıdı gelirleri ile birlikte devlete vergi ödediğini, bu vesile ile sigortalı olarak sağlık yardımı alıp alamayacağını soruyor.
Okurumuz devlete vergi ödediğine göre sigortalı olması gerektiğini düşünüyor ve sağlık yardımı almayı umuyor. Söz konusu faaliyetin dışında herhangi bir çalışma ilişkisi olmayan okurumuzun mevcut sosyal güvenlik kanunlarımızın hiç birisine tabi olması mümkün görülmemektedir. Vergi ödemekle en yakın Bağ-Kur Kanununa tabi olacağı düşünülebilir. Ancak, o da mümkün değil. Zira, Bağ-Kur Kanununa göre sigortalı olmada aranan şartlardan birisi vergi mükellefi olmakla birlikte, bu şart yalnızca "ticari" ya da "serbest meslek kazancı" sebebiyle gelir vergisi mükellefi olanları kapsamaktadır. "Menkul sermaye geliri" elde ederek vergi ödeyen okurumuzun bu kapsamda olamayacağı ise açıktır.
Yazının Devamını Oku 24 Kasım 2006
Bugünkü yazımızı sizden gelen sorulara ve cevaplarına ayırdık.
Vergi indiriminden yararlananların emeklilikleri, bağımsız çalışanların sigortalılıkları, deneme süresi uygulaması ile geçmişte sigortalı niteliğinde olduğu halde Bağ-Kur'a kayıt yaptırmayanlara 1 Ocak 2007'den itibaren sağlanan imkanlar değinilen konular arasında.
Adi ortaklıklarda ortakların sigortalılık durumları
SORU:
’’Ben SSK'dan emekliyim. Şimdi 2 kişi bir adi ortaklık kurduk, ticaret yapıyoruz. Su alıp satıyoruz. Bu durumda emekli aylığımdan herhangi bir kesinti olacak mı veya ben SSK'ya pirim yatıracak mıyım? Ortağım vefat eden eşinden bağlanan emekli aylığı alıyor. Onun durumu nasıl olacak.’’ALİ SÜREL CEVAP:
ALİ SÜREL
Bilindiği üzere adi ortaklıklar Türk Ticaret Kanununda düzenlenen sermaye şirketleri arasında sayılmamıştır. Bunlara Borçlar Kanununda yer verilmiştir. Bu yanı ile ticari kazançları sebebiyle vergi mükellefi olan adi ortaklıklardaki ortaklardan her birinin mevcut durumda Bağ-Kur sigortalısı olmaları gerekmektedir. Sizin durumunuzda olduğu üzere SSK ya da ES'dan emekli aylığı alan ortak ise Bağ-Kur'a 12. gelir basamağı üzerinden yüzde 10 oranında destek primi ödemek durumundadır. Bağ-Kur'dan emekli olsaydınız aldığınız emekli aylığından Bağ-Kur yüzde 10 destek primini kendisi kesecekti. Şüphesiz diğer ortak da aynı hükümlere tabi olacak. Ortağınızın eşinden aldığı ölüm aylığından dolayı herhangi bir kesintisi de olmayacaktır. Belirtelim ki, 1 Ocak 2007'den itibaren bağımsız çalışan emekli sigortalıların emekli aylıklarından destek primi alınması yerine, işçilerde olduğu gibi beyan edecekleri kazançları üzerinden en az yüzde 33,5 oranında destek primi ödenmesi uygulaması başlayacak
Yazının Devamını Oku