Paylaş
TEMİZ eller operasyonuyla ilgili gelişmeleri aktarmaya devam...
‘‘Soyulmuş, batırılmış bankalar...’’
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) yetkililerine soruyoruz.
Acaba şimdi devletin üstüne kalan bu milyarlarca dolarlık zararın ne kadarı tahsil edilebilecek? Batağın, soygunun tahsilatı ne kadar süre alacak? (O bankaların sahip ve yöneticilerinin, kredilerini ödemeyenlerin oluşturduğu zararlar şimdi kamu alacağı oldu ya!)
Şöyle diyorlar:
- Bu bankaların geçmiş yıllardan gelen operasyonel zararları var. Bir de geri dönmeyen krediler. Fon'daki bankalar bakımından bundan oluşmuş kamunun alacak tutarı 7.5 katrilyon lira. Bunun ana parası 3.5 katrilyon lira. Alacakların bir kısmı tahsil edilecek ve zarar kısmı kesin olarak azalacak. Bu alacakları söküp aldığımız sürece azalacak, tabii ne kadarını tahsil edebileceğimize bağlı.
Peki diyoruz ne kadarını tahsil edebileceğinizi umuyorsunuz?
- Dünyada bu anlamda en başarılı örnek Endonezya. Onlar yüzde 45'ini kurtarabilmişler. Biz inşallah bunu ikiye katlayacağız. Alacaklarımızın yüzde 90'nını tahsil edebileceğimizi düşünüyoruz.
Devam ediyoruz. Keş almanız zor. Yıllar süren ödeme planları. Hangi yolla tahsil edeceksiniz?
- Bugünden itibaren amme alacaklarını tahsil usulleri hakkındaki kanun uygulanacak. Tabii vergi tahsiline ilişkin kanun da devreye girecek. Vergi tahsilatı konusunda hiç de fena gitmediğimizi bilirsiniz.
Şimdi bir avukat ordusu transfer ediyoruz. Maliye'den de belirli arkadaşları kuruma transfer ederek aktif yönetim birimi ve tahsilat dairesi oluşturuyoruz. Böyle olduğu zaman bankalarla ilgili o kişilerin geçmişte yaptığı işlemler de dahil olmak üzere her türlü mal varlığına gitme, devletin zor alımı olan vergiyi tahsil ederken kullandığımız yöntemlerlede tahsil etmeye çalışacağız. Bu tahsilatları da belli periodlarla kamuoyuna duyuracağız.
Kaç yıl sürer?
- 2 yılda bitiririz.
Ne diyelim; en geç 2 yılda alacakların yüzde 90'ının tahsil edileceği hedefinin tutmasını dileriz...
Her ile bir veya iki mahkeme
SADECE mali suçlara bakacak özel mahkemelerin olması gereği bankalar oparasyonuyla bir kez daha gündeme gelmişti. DGM'lerin bu işin altından ‘‘kalkamayacağını’’ soruşturmalarda görev alan hukukçular başından beri bizlere de anlatıyorlardı. Sadace Egebank için oluşturulan dosya sayısı 100'ü buldu.
Öyle ya mali suçların hepsi DGM'lik olmayabilir. Ayrıca bu tür mali suçlar bir daha Türkiye'de işlenmez de denilemeyeceğine göre...
Özel ihtisas mahkemeleri kurmak veya bazı mahkemeleri sadece bu işle görevlendirmek elzem.
Bankacılık Üst Kurulu da bu görüşü paylaşmaya başladı. Görüşünü Hükümet'e de iletti. Öğrendiğimize göre şu düşünülüyormuş:
Her ilde bir veya iki mahkeme görevlendirilecekmiş. Bu mahkemelere sadece mali suçlara bakacak. Süreç içinde o mahkemelerdeki hakimler de mali suçlar konularında uzmanlaşacak. İlk etapta bilirkişi desteği de olacak tabii.
Üst Kurul'dan bir yetkili, ‘‘Kısa sürede mahkemeler konusunda görevlendirmenin yapılacağını sanıyorum. Bu mahkemeler sadece mali suçlara bakacakları için davalar bir hafta gibi kısa süre içinde bitirilebilecek’’ diyor.
Malum bankalarla ilgili olayların aslı şu: Karşılıklı çıkar! Ülkeyi yönetenler tanıdıklarını banka sahibi yaptılar ve buralardaki suistimallere, denetim elemanlarının raporlarına rağmen yıllarca göz yumdurdular. Tasfiye edilmesi gereken bankaların el değiştirmesine bile izin verdiler. (En temizi tasfiye etmek ve artık mevduataki devlet güvencesini tamamen kaldırmak.) Kamu bankalarının zaten siyasilerin çiftliği gibi kullanıldığını biliyorsunuz. Yakınlara kredi dağıtma şirketleri yani...
İstiyoruz ki suç duyuruları sadece soyguncularla sınırlı kalmasın. Buna izin verenleri, göz yumanları da kapsasın. Siyasetçisini de bürokratını da.
Bazı siyasi parti liderleri de ‘‘Nereye kadar giderse oraya kadar gidilecek’’ diyorlar ya gitsinler bakalım! İnşallah Sadettin Tantan'ın, Zekeriya Temizel'in, Nuh Mete Yüksel'in, Fon bankalarındaki yeni yöneticilerin yoluna ikili oynayanlar taş koyamayacaklar...
Kabahati allamışlar
kimse almamış!
HİÇ bir taraf suçu üzerine almıyor! Ne siyasetçiler, ne bürokratlar, ne kötü yönetenler ne de soyanlar.
Bankalarla ilgili soruşturmaları, araştırmaları yürüten yetkililerden biriyle tam da bu konuyu konuşuyoruz. Meramımıza tam oturan bir atasözünü anımsattı:
‘‘Kabahati allamışlar, pullamışlar gelin etmişler de kimse almamış!’’
Neyse tabii yargı sonucunda bazıları kabahati kabul edecek!
Bu arada Egebank'la ilgili genel icmal tamamlandı. Bir yetkililiye soruyorum. Egebank'la ilgili Demirel döneminde ‘‘soygun çetesi’’ deniliyor ya. Şu isimleri söyler misiniz? ‘çekirdek çete’ kimlerden oluşuyormuş?
Cevabı şöyle:
‘‘Murat Demirel, Aydoğan Semizer, Nail Keçili, Esat Erkuş, Şaban Ayhan Tatlıgil, Özgen Tamuman, Ümit Öndeş. 8 kişi yani. Öndeş göz göre göre kaçtı biliyorsunuz. Ayrıca Keçili'nin Etibank'ta kimlerle beraberce neler yaptığınu da göreceksiniz. ’’
Peki Egebank'ta Nail Keçili üzerinden giden ve ‘‘kırışıldığı’’ söylenen para tutarı ne kadar acaba?
El cevap: Tespitlere göre 120 milyon dolar!
Tepelerden başka bir yetkiliye soruyoruz:
‘‘Daha önceki görüşmelerimizde sıra ona da geliyor mu diye sorduğumuzda ‘O avukat. Bekleyin, bekleyin' diyordunuz. Şimdi sıranın Semizer'e geldiği söyleniyor doğru mu?’’
Yanıtı manidar: İnşallah
Bu cevap çok şey ifade ediyor, bekleyelim...
Paylaş