Oya Berberoğlu: Reel sektöre kredi zorunluluğu

Oya BERBEROĞLU
Haberin Devamı

BÖYLE bir öneri geldi. Henüz resmi bir tarafı yok. Ancak tartışılmalı diye düşündüğüm için değerlendirmek istedim.

Mali krizle beraber krediler durdu, yanı sıra verilen krediler geri çağrılıyor.

Ancak reel sektörün (Sanayi, üretim, ticaret) desteklenmesi gereği de ortada. İşte bu bağlamda toplanan mevduatların reele kaydırılması, bankaların ellerindeki kağtların ekonomiye kazandırılması gereği üzerinde duruluyor. Hükümet de reel sektörün destekleneceğini söylüyor.

Bir banka genel müdürü tanıdığımız diyor ki, ‘‘Risksiz bankacılık olmaz. Dövizleri topla açık pozisyon yap, devletin sırtından geçin, bu bankacılık değil.’’

Doğru söylüyor, zaten son mali kriz göstermedi mi ‘‘Hazine bonosunu al üzerine yat’’ türü suni bankacılık devrinin bitmek zorunda kalacağını.

(Devlet káğıdı deyince aklıma geldi. Bazı bankacılar, bankaların ellerinde kalan káğıtlar ve bunların ekonomiye kazandırılması anlamında bu kağıtların Merkez Bankası tarafından teminat olarak alınıp karşılığında döviz kredisi verebileceğini söylüyorlar. Repo faizi uygulayarak.)

Neyse lafı uzatmadan reel sektöre yönelik öneriye geleyim.

Nasıl disponibilite, munzam karşılık varsa bankaların mevduatının bir bölümünü reele kullandırma gibi bir limit getirilmesi öneriliyor. Üstelik bu öneri bankacıdan geliyor. ‘‘Elini taşın altına koyan reel sektör böylece desteklenebilir’’ diyor. Devam ediyor:

‘‘Toplanan mevduatın, disponibilite, munzam karşılık ayrıldıktan sonra geri kalanın reel sektöre verilmesi anlamında bir oran konulması lazım. Ziraat Bankası için (köylüye, çiftçiye), Halk Bankası için (esnafa, kobilere) nasıl varsa diğer bankalar için de şu kadarı reel sektöre kullandırılacak diye açık açık yazılmalı, olmalı.’’

Tabii bankalar buna teşvik de edilebilir. Topladığı mevduatın şu kadarını reel sektöre yönlendiren bankaya, disponibilite, munzam karşılık oranı şu kadar puan az uygulanacak diye.

Bakalım hükümet edenler, BDDK ile bankalar bu öneriye nasıl yaklaşacak.

Fener Fenerliler'in olacak

FUTBOL kulüplerinde kurumsallaşmaya dolayısıyla ciddi yönetim için çalışmalar oluyor. Galatasaray, Beşiktaş, Fenerbahçe gibi üç büyük klube bakın. Yeniden yapılanma çalışmaları, ortaklıklar, halka açılma sürecindeler.

Fenerbahçe Kulübü bu yeniden yapılanma, şirketleşme, halka açılma bakımından ilk ayak olarak bu işleri yapacak bir üst kurul, danışyma kurulu kurma evresinde. Yanı sıra hisse satışları için aracı kurum arayışında.

Danışma Kurulu'nu 5 veyla 7 kişiden oluşturmayı planlıyorlar. Bu kurulda Fenerbahçe Kulübü yönetiminden işadamları Hamdi Akın ile Nihat Gökyiğit olacakmış. Sıkı Fenerbahçeli olan ve yeniden yapılanma çalışmalarında büyük destek veren Koçbank Yönetim Kurulu Başkanı Burhan Karaçam'ın olacağı da söyleniyor. Fanatik Fenerbahçeli Ali Koç'a da Kurul'da yer alması için teklif götürülecekmiş.

Fenerbahçe nasıl şirketleşecek? Hisseleri blok mu satılacak yoksa sadece halka arzla mı yetinilecek?

Fenerbahçe Kulubü yetkilileri kesinlikle stratejik ortak arayışında olmadıklarını, blok satış düşünmediklerini söylüyorlar. Yüzde kaç hissenin halka arz edileceğinin ise şirket değerleme çalışmalarından sonra belli olacağını anlatıyorlar. Beşiktaş klubünün modeline daha yakın olduklarını söylüyorlar.

Biliyorsunuz Beşiktaş 240 milyon dolar bedelle çıktı. Tamamen halka açılıyor. Bonservis bedellerini-futbolcuların tapularını, kulubün diğer mal varlıklarını da şirketin içine koydular.

Galatasaray'da ise bonservisler şirketin aktifinde değil. Gelirleri kurduğu şirkete almış, giderleri kulübe bırakmış durumda.

Fenerbahçe ise henüz kuracağı şirkete neleri alacağına karar vermiş değil.

Reklam gelirleri, forma satışları gelirleri, stat kira gelirleri, radyo TV gelirleri, isim hakkı glirleri, maç hasılatları, sponsorluk gelirleri girecektir herhalde. Ancak gayrimenkulleri olmadığı için bu kalem olmayacak.

Fenerbahçe Kulubü, satıştan önce, dediğim gibi yeniden organizasyon yaptırıyor, kulüp ve şirketin yapılanması için. Uluslararası ve yerli şirketlerden teklif topluyor. Arthur Andersen bunlardan biri.

Hisse senetlerinin değerinin yüksek olacağı iddia ediliyor. Şirket değeri bakalım kaç milyon dolar olarak ortaya konulacak. Beşiktaş 240 milyon dolarla çıktı. Bir iddiaya göre Fenerbahçe iki katı filan diyorlar. GS yanlış hatırlamıyorsam 120 milyon dolardı.

Satış, satılma lafı ilk etapta insanlara hoş gelmeyebilir. tepki yaratabilir. Hele hele fanatiklere.

Anladığım kadarıyla bu psikolojik etkiyi kırmak için şimdi Fenerbahçe Kulubü yöneticileri kongre üyelerine şirketleşmeyi anlatırken sloganlar da yaratmışlar:

‘‘Fenerbahçe satılmıyor. Fener Fenerliyler'in olacak.’’, ‘‘Fener Fenerliler'indir ve sonsuza kadar Fenerliler'in kalacaktır!’’

Şirketleşme herhalde önümüzdeki yıl tamamlanır. Fener Fenerlilerin olacak mı.... Acaba?

Bankalarla müthiş pazarlık

MALİ krizle ortalık yangın yerine dönünce bankalar kredileri durdurdu. Vadesi gelmeyen kredileri de geri çağrıyorlar.

Önceki gün bir işadamıyla konuşuyordum. Kredi konusunda durumlarının ne olduğunu sorunca, ‘‘Herkes gibi bizim de başımıza geldi’’dedi.

Biri kamu diğeri özel sökter olmak üzere iki büyük bankadan döviz kredisi kullanmış. Yüzde 11 faizle. O bankalardan (geçtiğimiz çarşamba günü) yazı gelmiş. Kredi faizini yüzde 25-28'e çıkardıklarını bildirmişler.

Bildirimin öze; ya bu kredi faizini kabul edersiniz ya da krediyi kapatın oluyor.

Siz ne yapacaksınız dedim. Ha deyince büyük miktarda kullandıkları krediyi kapatmalarının mümkün olmadığını, masaya oturacaklarını, pazarlmık yapacaklarını ama faizde anlaşamazlarsa o zaman krediyi kapatma yoluna gideceklerini anlattı.

Bu sanayicinin son günlerdeki bu gelişmeye ilişkin yorumu şöyle oluyor:

‘‘Herkes bulanık suda balık avlıyor. Buraz daha fazla faiz uyanıklığı yapılıyor, kriz var deyip bundan para kazanmaya çalışılıyor. Ayrıca birçoğu suni bankacılık yaptılar. Daha doğrusu bunlara banka demek doğru değil. Herkes biliyor, nasıl kurulduklarını. Ama bütün bu sıkıntılar geçici. Taşlar yerine oturacak.’’

Yazarın Tüm Yazıları