Düşenin dostu olmaz

Zira özellikle 60’lı 70’li yaşlardan sonra öncelikle de kadınlarda kemikleriniz ne kadar sağlam olursa olsun “düşme travması” yüzde 90’ın üzerinde bir oranla “KEMİK KIRILMALARI” ile sonuçlanıyor. Üstelik düşmeye bağlı bu kırılmalar çoğu zaman da kalça kemikleri gibi büyük kemiklerde meydana geliyor. Sonrası mı? Sonrası biraz tatsız. Zira bu gibi travmalara uğrayanları bazen can sıkıcı bazı problemler bekleyebiliyor... Peki o gelişmeler neler?

BİR UYARI

SAKIN DÜŞMEYİN

Şu veya bu nedenle düşmeye bağlı kırıklar nedeniyle hastaneye yatırılan yaşlıları daha sonra pek çok tatsız olay bekleyebiliyor. Bu tatsızlıkların en başında da “PIHTI ATMALARI/EMBOLİLER” geliyor. Bitmedi! Bu insanların önemli bir bölümü ise ameliyat sonrasında uzunca bir süre -hatta bazen ömür boyu- tekerlekli sandalyelere de mahkûm olabiliyor. Kısacası “DÜŞMEMEK!” mühim bir iyi yaşam ve yaşlanma ayrıntısıdır. Meselenin çözümü ya da önlemleri ise sadece kemikleri güçlendirmekten de ibaret değildir. Nedenine gelince...

ÖNEMLİ

KASLARINIZ DEPREM İZOLATÖRLERİNİZDİR

Eğer güçlü ve yeterli “bacak kasları”na sahip değilseniz yani düşme travmasının yaratacağı depremde sizi/bedeninizi yıkılmaktan/düşmekten koruyacak güçlü “deprem izolatörleri”niz yoksa, bir başka deyişle “kâfi düzeyde ve güçte kaslarınız” mevcut değilse kemikleriniz ne kadar güçlü olursa olsun büyük bir ihtimalle “düşmeye bağlı kırıklar”la baş başa kalacaksınız.

Tavsiyem şudur: Yaşlılığa bağlı kas erimesi meselesi en az “kemik kaybı/osteopeni” veya “kemik kırılganlığı artışı/osteoporoz” problemleri kadar önemli bir tehdittir. Düşme travmalarında dostunuz sadece güçlü kemikler değil güçlü ve dirençli kaslarınızdır.

NE YAPMALISINIZ

KASLARINIZI İHMAL ETMEYİN

Özeti şudur: “Düşenin dostu olmaz” atasözü sadece sosyal hayatta değil yaşlılık dönemindeki travmatik düşmeler için de geçerlidir. Düşme travmalarının olumsuz neticelerinden korunmanın şifreleri ise sadece kemik gücü ve sağlamlığında değil, yeterli kas miktarı ve gücünde yani “deprem izolatörleri”nizde gizlidir.

NOT: Bu konuyu daha sonraki yazılarımda yeniden ele alacağım.

İYİ BİLGİ

PROBİYOTİK DESTEKLERİ HERKESE LAZIM MI

Tıpkı magnezyum takviyelerinde olduğu gibi probiyotik takviyelerinde de muazzam bir bilgisizlik, savurganlık ve gereksiz kullanım söz konusu. Her şeyden önce çoğu probiyotik takviyesi zaten ya yetersiz miktarda probiyotik bakteri içeriyor ya da o bakterilerin işe yaraması için gerekli teknobiyolojik detaylara sahip değil. Bu nedenle herhangi bir probiyotik takviyeyi kullanmadan önce iyi düşünmeniz, bilgilenmeniz yani bilmeniz gereken bazı ayrıntılar var. O ayrıntıları 5 maddede özetlemeye çalıştım.

VARAN 1

O PROBİYOTİĞİN İÇİNDE NE VAR

Kullandığınız probiyotik desteğinin içinde hangi bakteri veya bakteri karışımı olduğunu bilmeniz lazım.

Nedeni şu: Bazı probiyotikler ishalseniz kabız, bazıları ise kabızsanız ishal yapabiliyor. Bazı probiyotikler bağışıklığa iyi gelirken bazıları da gaz sorununa çözüm üretiyor. Yani farklı probiyotik bakterilerin farklı marifetleri olabiliyor.

VARAN 2

ÜRÜNÜN PROBİYOTİK GÜCÜ YETERLİ Mİ

Bu da mühim bir ayrıntı. Probiyotik bir desteğin gücü koloni oluşturan birimlerin (CFU) sayısı ile ölçülüyor.

CFU değeri arttıkça (yani doz yükseldikçe) daha iyi sonuçlar alınıyor. Ama bazı probiyotiklerde 1-2 milyon CFU ile de netice alınabilirken bazılarında aynı netice için 20-30 milyon CFU gerekebiliyor.

Şu da önemli: CFU değeri arttıkça probiyotiğin fiyatı da artıyor.

VARAN 3

ŞİŞKİNLİĞE GAZA İYİ GELİR Mİ

Gaz, şişkinlik ve karın ağrısı ile karakterli spastik kolon sendromu (IBS) problemi olanların L. Plantarum, U299 bifidobakteri, S. Celevisiae ile bazı laktobasil karışımlarından istifade etmeleri öneriliyor. Öncelik arkasında sıkı bilimsel destek olan L. Plantarum’da olmalı.

VARAN 4

BAĞIŞIKLIĞI DESTEKLER Mİ

Bağışıklık gücünü artırmak amacıyla probiyotiklerden faydalananların LGG, L. Gasseri, L. Crispatus ve B. Bifidon, B. Longum içerikli probiyotikleri tercih etmeleri öneriliyor. Laktobasillerden tercih edebilirsiniz. L. Caseli ve plantarum karışımlarını içeren çiğneme tabletlerinin de etkili olduğu belirtiliyor.

VARAN 5

KABIZLIK VEYA İSHALİ ÖNLER Mİ

Kabızlık sorunu olanların ve kabızlığın ön planda olduğu spastik kolon sendromundan yakınanların B.Lactis, B. Longum, L. Asidoflus, L. Reuteri, L. Plantarum ve kombinasyonlarından oluşan probiyotikleri tercih etmeleri tavsiye ediliyor. İshal sorununa çözüm arayanların ise S. Boulardii, Saccharomyces ve bifidobakterileri tercih etmeleri öneriliyor.

SAÇINIZ DÖKÜLÜYORSA...

SEBEP FOLİK ASİT EKSİKLİĞİ DE OLABİLİR

Folik asit saçın en mühim desteklerinden biridir. B9 vitamini olarak da bilinen bu önemli doğal molekül yeşil sebzelerde, bakliyatta, kuruyemişlerde, beyaz ve kırmızı ette bol miktarda bulunabiliyor. Ayrıca folik asit seviyesi 8-10’dan düşük olanların saç desteği olarak folik asit takviyelerinden yararlanmaları da mümkün. Tavsiyem şudur: Sadece bellek zayıflığı, sisli beyin, odaklanma sorununuz olduğunda değil saç dökülmeniz söz konusu olduğunda da folik asit rezervlerinizi araştırmanızda fayda var.