Paylaş
İLK 5
İKİNCİ 5
KESİP SAKLAYIN
KİMLERİN KARACİĞERİ DAHA KOLAY YAĞLANIR
BİR: HAREKETSİZ bir yaşamda ısrarlı olanlar.
İKİ: ŞEKER hastaları.
ÜÇ: ALKOL tüketenler.
DÖRT: TRİGLİSERİD rakamları yüksek olanlar.
BEŞ: İNSÜLİN ve ÜRİK ASİT seviyeleri tavan yapanlar.
ALTI: BEL ÇEVRESİ genişleyenler, göbek bağlayanlar.
YEDİ: İYİ KOLESTEROLÜ düşük olanlar.
SEKİZ: REAKTİF HİPOGLİSEMİSİ problemi yaşayanlar.
DOKUZ: SAFRA KESESİ TAŞI hikâyesi bulunanlar.
ON: PARASETAMOL HAPLARINI fazlaca yutanlar (ağrı kesici).
ON BİR: KONTROLSÜZ STATİN kullananlar (kolesterol ilacı).
ON İKİ: AŞIRI ŞEKER, un/nişasta tüketenler.
UNUTKANLIK SORUSU
HOMOSİSTEİNİNİZ NORMAL Mİ
Homosistein beyin ve damarlar için toksik etkileri olduğu bilinen bir ara ürün. Aynı zamanda da metilasyon döngüsü olarak bilinen mühim bir metabolik sürecin ne durumda olduğunu gösteren önemli bir parametre. Yüksek rakamlara ulaşmış, metilasyon sisteminin yetersiz çalıştığına, bedenin, özellikle beyin ve damar sisteminin toksin yükü altında bunaldığına işaret ediyor.
İdeal değeri 8’in altında olması. Tehlike 12’nin üzerinde başlıyor. Rakamların daha yüksek olması belleği tehdit ediyor, kalp krizi riskini yükseltiyor.
Özellikle B12, B6 ve B9 (folik asit) eksikliği veya “metilasyon döngüsü”nün yetersizliği en önemli sebepleri.
Sağlınızı izlerken yılda bir kez homosistein seviyelerinizi de kontrol ettirin.
BİR BİLGİ
BU ORAN ÇOK ÖNEMLİ
Daha çok sodyum, daha az potasyum kazanımı sağlığımızın önündeki mühim tehditlerden biridir. Bu dengesizliğin pek çok olumsuz sonucu var. Mesela “hipertansiyon” tehdidi bunların ilkidir. Bu tehdidin hemen ardından “asidoz” yani “asit yükünün artıp alkali gücün azalması” gelmektedir. Bitmedi!
Daha çok sodyum, daha az potasyum daha zayıf kalp kası, daha sorunlu damarlar, daha güçsüz böbrekler anlamına da gelmektedir.
Unutmayın uzun ve sağlıklı bir ömrün gözden kaçan ayrıntılarından biri de daha az sodyum yükü ve daha çok potasyum gücü demektir. Doğal beslenin, katkısız gıdalar tercih edin. Tuz kullanımınıza sınır getirin. Potasyum zengini besinler (muz, kayısı, şeftali, patates, yeşil yapraklı sebzeler) daha sık yiyin.
OKUR SORUSU
MİTOKONDRİ TAKVİYELERİ HANGİLERİ
Mitokondriler, bedenimizin enerji üretim merkezleridir. Soluduğumuz oksijenle, şekeri veya yağ asitlerini yakarak ATP üretip ihtiyacımız olan enerjiyi temin ederler.
Görevlerini yapabilmeleri için de serbest oksijen radikalleri (SOR) ve toksin saldırılarından korunmaları lazım. Yoksa yorgun, halsiz düşer, erken yaşlanır ve iş üretemezler.
Peki onlara destek olabilecek ek bazı tavsiyeler var mı? Var! Bilinçli kullanıldıklarında işe de yarıyorlar.
O takviyelerden bazıları şunlar:
BİR: Urolithin A
İKİ: Glutathion (en güçlüsü)
ÜÇ: Ubiquinol
DÖRT: Thioctic acid
BEŞ: N-Acetyl cystein
ALTI: Selenomethionin
YEDİ: Ascorbic acid
SEKİZ: Zinc picolinate
DOKUZ: Milk thistle
HATIRLATMA
DHEA YUTARKEN DİKKATLİ OLUN
DHEA bir prohormon. 25-30 yaşlarında zirve yapan, yaşlandıkça da azalan bir madde. DHEA azaldıkça bedenin fiziksel yetersizlik çektiği, depresyona daha eğilimli hale geldiği, yorgun ve bitkin düştüğü doğrudur.
Hem androjen hem de östrojen öncüsü olabilen bu prohormon, böbrek üstü bezleri ve beyinde üretiliyor. Ne var ki DHEA’sı düşük diye yaşlanan herkese DHEA takviyesi vermemek gerekiyor.
Verilince de oluşabilecek androjenik ve/veya östrojenik işaretleri büyük bir dikkatle takip etmek şart.
Erkekte 100’den, kadında 150’den düşük değerler izlenmeli, takviye kararını ise sadece ve sadece bu işin uzmanı bir hekim vermelidir.
Paylaş