Osman Müftüoğlu

Sağlıklı bir tabak nasıl hazırlanacak?

26 Temmuz 2016
Bence tabak hazırlama sorununu öğle ve akşam yemeklerinde doldurduğumuz tabakları hazırlarken yaşıyoruz. Peki, nasıl hazırlanacak sağlıklı bir tabak? İşte yanıtı...

Sağlıklı tabak hazırlamak mühim bir konu. Çoğumuz ciddiye almayız ama sağlığımızın bugün ya da yarın nasıl olacağına biraz da o tabağın içindekiler karar verecek.

Kişisel fikrim, kahvaltı kültürümüzün hem zengin hem de zaten sağlıklı olduğu yönündedir.
Biz kahvaltıda peyniri, yumurtayı seven, hemen her kahvaltıyı zeytinle zenginleştirip yeşilbiber, domates, salatalıkla destekleyen mükemmel bir kahvaltı kültürüne sahibiz.
Sadece bu güzel alışkanlıklar bile bizim neredeyse dünyanın en sağlıklı kahvaltılarını yaptığımızı söylememize yeter.
Bence tabak hazırlama sorununu öğle ve akşam yemeklerinde doldurduğumuz tabakları hazırlarken yaşıyoruz.
Peki, nasıl hazırlanacak sağlıklı bir tabak? Yanıtı yandaki kutuda bulacaksınız.


Yazının Devamını Oku

Her antibiyotik bir bombadır

25 Temmuz 2016
Antibiyotiklerin doğru zamanda, doğru doz ve sürede kullanıldıklarında hayat kurtarıcı oldukları bir gerçek. Ama bilinçsiz ve dikkatsiz kullanılmaları durumunda sağlığımızın canına okuyabilen zararlı maddelere dönüşebiliyorlar.

Antibiyotikler sayısız hayat kurtardı. Birçok sağlık sorunu da onların sayesinde çözümlendi. 

Ne var ki diğer ilaçlar gibi onlar da yanlış ve bilgisiz kullanıldıklarında sağlığımıza zarar verebilen riskli ve tehlikeli maddeler.
Her ilaçta olan tehlike onlarda da var. Her ilaç nasıl ki iki ucu keskin birer bıçaksa (ki öyle), antibiyotikler de bu tarife en çok uyan kimyasallar.
Doğru zamanda, doğru doz ve sürede kullanıldıklarında hayat kurtarıcı oldukları kesin ama bilinçsiz ve dikkatsiz kullanılmaları durumunda sağlığımızın canına okuyabilen zararlı maddelere dönüşebilecekleri de şüphe götürmez.
Mühim bir ayrıntı da şu: Doğada pek çok nedenle “doğal antibiyotik”ler zaten üretiliyor.
Doğal yaşamda birbirlerinin can düşmanı olan mantar ve bakterilerin birbirlerine karşı kullandıkları en etkin silahlar antibiyotikler (Zaten bu nedenle de ilk antibiyotik –penisilin- dikkatli bir araştırmacının gözlemleri sayesinde mantarlardan elde edilip üretildi).
Ne var ki çoğu antibiyotik böbrekler, karaciğerimiz ya da başka bir organımız (mesela kulaklarımız, gözlerimiz) için zararlı olma potansiyeline de sahip.

Yazının Devamını Oku

Akıl kurcalayan 10 hipertansiyon sorusu

22 Temmuz 2016
Hipertansiyon yaygın ve karmaşık bir sağlık sorunu. Hal böyle olunca da kafa karıştıran sorular da yaşanan sorunlar da bitmek bilmiyor. Kimi ilaç kullanmaktan, kimi de bir gece ansızın gelebilecek bir kalp krizinden, felçten korkuyor. İsterseniz daha fazla uzatmadan sizden gelen soruların ilk 10’unu yanıtlamaya çalışalım. Buyurun...

SORU 1: Tansiyon yaşlandıkça yükselir mi?

İleri yaşlarda yüksek tansiyon problemine daha sık rastlanır. Özellikle 50 yaşından sonra büyük tansiyon yavaş yavaş yükselmeye başlar.
Büyük tansiyon değerindeki artış özellikle 70’li yaşlardan sonra daha da belirgin bir hal alır. Bazı kişilerde, yaşa bağlı izole sistolik hipertansiyon denen ve sadece büyük tansiyonun 140 mmHg üstüne tırmandığı özel bir durumla karşılaşma olasılığı da artar.

SORU 2: Şeker hastalığı hipertansiyona neden olur mu?

Hipertansiyon problemi olanlarda şeker hastalığı, şeker hastalarında da hipertansiyon problemi görülme olasılığı normalden daha yüksektir. Bununla birlikte şeker hastalığı ciddi bir hipertansiyon nedeni değildir.
Ancak şeker hastalığı böbrek yetmezliği ya da ciddi damar sertleşmesi gibi sağlık sorunlarına yol açtığında tansiyonun da yükselmesine neden olabiliyor.
Diğer yandan hipertansiyon ve şekerin beraberliği durumunda her ikisinin de neden olabileceği komplikasyonlara daha sık rastlanıyor.

Yazının Devamını Oku

Yulaf bir süper besin mi

21 Temmuz 2016
İlaçlar genelde sadece belirli bir sorunu tedavi edebilirken süper besinler birden fazla alanda işe yararlar. Bir yiyecek veya içeceğin süper besin sayılması için bilimsel olarak kanıtlanmış güçlü bir doğal kimyasal yapılanmasının olması, sağlık faydalarının da bilimsel verilere dayanması lazımdır. Peki aynı listede tahıllara da yer verelim mi? İşte sorunun cevabı...

Süper besinler sadece lezzetli değil, sağlığımıza son derece önemli destekler de verebilen “çok özel” gıdalar.
Bazıları ilaçlardan bile değerli. İlaçlar genelde sadece belirli bir sorunu tedavi edebilirken süper besinler birden fazla alanda işe yararlar. Bir yiyecek veya içeceğin süper besin sayılması için bilimsel olarak kanıtlanmış güçlü bir doğal kimyasal yapılanmasının olması, sağlık faydalarının da bilimsel verilere dayanması lazımdır.
Bu bakışla değerlendirdiğinizde örneğin yoğurt ve kefir birer süper besindir. Süper besinler listesine zeytini, narı, kayısıyı, üzümü, domatesi, ıspanağı, pancarı, şalgamı ve havucu da eklemeniz gerekir.
Aynı listede baklagillere, portakal, limon, greyfurt ve mandalinanın dahil olduğu turunçgillere, fındık, ceviz, badem ve antepfıstığının dahil olduğu yağlı tohumlar ailesine ve tabii ki başta yaban mersini olmak üzere böğürtlengillere de yer vermemeniz insafsızlık olur.
Peki aynı listede tahıllara da yer verelim mi? Bence işin bu bölümü biraz kuşkulu.
Kuşkulu çünkü tahılların “zengin gluten içerikli olmak” gibi mühim bir kusurları var.
Öyle anlaşılıyor ki gluten meselesi daha iyi çözümlenip glutenin yol açabileceği sağlık sorunları anlaşıldıkça tahıllarla ilgili kuşkular da artabilecek.

Yazının Devamını Oku

Adrenal yorgunluğa dikkat

20 Temmuz 2016
Öfke, endişe ve stresler uzadığında beklenenden çok daha can sıkıcı sonuçlara yol açabiliyor. Endişeli ve kuşkulu bir beynin gönderdiği olumsuz mesajlardan her hücre, doku, organımız etkileniyor ama en yoğun mağduriyeti böbreküstü bezlerimiz (Adrenal bezler) yaşıyor.

Zor ve stresli günlerden geçiyoruz. Yaşadıklarımız bizi yalnızca üzmekle kalmadı. Ciddi bir gerginlik ve endişe de yükledi, stres sorunu ise yönetilemez bir durum haline geldi.
Tavan yaptığını bile söylemek mümkün. Haksız da sayılmayız. Hepimiz birbirimize “bu da yapılır mı? Bu kadarı da olur mu?” gibi sorular soruyoruz. Olup bitenlerden en çok da beynimiz etkileniyor. Öfke, endişe ve stresler uzadığında beklenenden çok daha can sıkıcı sonuçlara yol açabiliyor. Nedeni şu: Endişeli ve kuşkulu bir beynin gönderdiği olumsuz mesajlardan her hücre, doku, organımız etkileniyor ama en yoğun mağduriyeti böbreküstü bezlerimiz (Adrenal bezler) yaşıyor.
Bu negatif mesajların ürettiği hipofizer bazı hormonlar onları yorgun, bitkin, halsiz, mecalsiz düşürüyor.
Neticede de enerji rezervlerimiz bitip tükenme noktasına gelebiliyor. Sağlıklı yaşam uzmanları bedenin bu durumuna “tükenmişlik sendromu” ya da “adrenal yorgunluk” adını veriyor.
İsterseniz biraz daha detaya girelim. Buyurun...

‘Adrenal yorgunluk’ nasıl oluşuyor

Tıp dilinde hipotalamo pitüiter adrenal AKS (HPA) olarak bilinen yapılanmanın beyin ile böbreküstü bezlerimiz arasındaki ilişkilerinin düzenlenmesinde çok önemli rolü var.

Yazının Devamını Oku

Tatilde de form tutabilirsiniz

19 Temmuz 2016
Her yerde, her zaman form tutulabiliyor, formda kalınabiliyor. Eğer siz de bu yaz tatilinde form tutmaya ve bu yazı da “form yazı” yapmaya kararlıysanız bence bu işe daha tatil yolculuğuna çıkarken başlamanızda fayda var. Nasıl mı? Buyurun...

Sağlık ile ilgili konularda eskiye oranla daha duyarlıyız. Daha dikkatli ve özenliyiz, daha doğru bir yoldayız.
Yanlışlarımızın çoğunu bırakıp iyi ve güzel alışkanlıklar edindik. Pek çok şeyi de değiştirdik. “Tatil algımız”da da iyi yönde bir değişim olduğu kesin.
Eskiden “yan gelip yatma” ya da “tembellik yapma” zamanı yaptığımız tatillerimizi aynı zamanda bir “form tutma” ve “aktivite bayramları” haline getirdik. İyi de yaptık.
Çünkü form tutmanın yaşı olmadığı gibi yeri ve zamanı da olmuyor. Yeter ki siz isteyin. Her yerde, her zaman form tutulabiliyor, formda kalınabiliyor.
Eğer siz de bu yaz tatilinde form tutmaya ve bu yazı da “form yazı” yapmaya kararlıysanız bence bu işe daha tatil yolculuğuna çıkarken başlamanızda fayda var. Nasıl mı? Buyurun...

ÖNERİ 1

Karadan mı gidiyorsunuz

Eğer tatil yapacağınız yere otomobilinizle gidiyorsanız lütfen dikkatli olun. Tatil yolculukları uzun sürüyor.

Yazının Devamını Oku

Antioksidan besinlerde ilk 10 hangisi?

18 Temmuz 2016
Besinlerdeki antioksidan güç belirli bir sistemle ölçülüp tanımlanabilir. En çok kullanılan yöntemse o besinin oksijen radikali emme kapasitesini (ORAC) ölçmektir. ORAC değeri dikkate alındığında antioksidan gücü yüksek olan ilk 10 besin şöyle sıralanıyor...

Besinlerin antioksidan kapasiteleri en az lezzetleri kadar önemlidir. 

Zira bir besinin antioksidan gücü arttıkça sağlık faydaları da artar. Antioksidan güç belirli bir sistemle ölçülüp tanımlanabilir.
En çok kullanılan yöntemse o besinin oksijen radikali emme kapasitesini (ORAC) ölçmektir. Antioksidan uzmanları yetişkin bir bedenin sağlıklı kalabilmesi için günde en az 3000 ORAC değerine sahip bir beslenme listesi oluşturmamızı tavsiye ediyor.
Günde 20 binden fazlasını ise “mükemmel” kabul ediyor.
Bildiğiniz gibi antioksidan kapasitenin en yüksek olduğu yiyecekler sebze ve meyveler. ORAC değeri dikkate alındığında antioksidan gücü yüksek olan ilk 10 besin de şöyle sıralanıyor.

1- Kuru erik 5500 (Her akşam 2 adet kuru erik!)

Yazının Devamını Oku

Üç mühim egzersiz bahanesi

14 Temmuz 2016
Egzersiz yapmak zinde ve sağlıklı yaşam için çok önemlidir. Ne var ki egzersiz söz konusu olunca bahaneler de bitmez. İşte sık gündeme getirdiğimiz üç egzersiz bahanesi ve o bahanelere verdiğimiz yanıtlar...

Sağlıklı, formda ve zinde bir yaşamın sadece doğru beslenmeyle başarılabileceğini zannedenler yanılır.
Sadece beslenmeye odaklanıp aktiviteyi ihmal edenler sağlıklarını “tek kanatlı bir kuş” haline getirip yolda kalır.
Kısacası yeteri kadar hareket edip egzersiz yapmadan sağlığı korumak ve kollamak mümkün olmaz. Ne var ki egzersiz söz konusu olunca bahaneler de bitmez.
Oysa bahaneleri bir tarafa bırakıp bu işi mutlaka güncellemek, vazgeçilmez hale getirmek lazımdır. Önemli bir nokta da şudur: Her gün ille de 30-45 dakikanızı bu işe ayırmanız da şart değil.
Yürüyüş takviminizi ikiye, hatta üçe bölmeniz, 10-15 dakikalık dilimlere ayırarak uygulamanız da benzer faydaları sağlar.
Herkesin mutlaka yüksek tempolu bir postacı yürüyüşü yapması da gerekmez. Yavaş tempoda düzenli yürümek de her zaman, herkese, her yaşta faydalıdır.
İsterseniz sırası gelmişken o eski Ceneviz atasözünü yeniden hatırlayalım: “Ayakkabıları eskitmek, çarşafları eskitmekten daha iyidir!”

Yazının Devamını Oku