Çürümüşlük

Mahsun Kırmızıgül, Edip Akbayram’ın vefatından bir hayli etkilenmiş.

Haberin Devamı

Ve olan bitene geniş bir pencereden bakmaya karar vermiş. Demiş ki, “yaşarken değer vermediniz, onları görmediniz. Ne zamanki bu dünyadan göçtüler methiyeler düzdünüz. Çürümüşlük her yanı sarmış durumda.”
Çok haklı. Belki de bu yüzdendir hayatını kaybeden sanatçıların dinlenme rekorları kırması.
Bu yüzdendir şarkılarının her yerde çalması...
Bana hiç samimi gelmiyor.
Nedense bana hiç geçmiyor ölenlerin arkasından söylenen o güzel sözler.
Çünkü söyleyenlerin içini görüyorum, hissediyorum.
Ve Mahsun Kırmızıgül’e sonuna kadar katılıyorum. Evet çürüdük...
Ama nasıl iyileşiriz, nasıl düzeliriz ve nasıl kadir kıymet biliriz inanın bir çözüm bulamıyorum.

Yapay zekâ dolandırıcılara karşı

Son zamanlarda gelişen teknolojinin kötüye kullanılmasıyla zor zamanlar yaşayan finans sektörüne artık yapay zekâ dokundu.
Aslında karşılıklı bir kazanma yöntemi bu.
Bankalardan, finans alanındaki yatırım ve danışmanlık firmalarına kadar hepsi yapay zekâ sayesinde müşterilerin davranışlarındaki ani değişimleri anlık olarak yakalayabiliyor ve stratejilerini buna göre değiştiriyor.
Şimdi gelelim asıl habere...
Geliştirilen yapay zekâ modelinin arkasında Türkler var...
Bu fikrin geliştiricilerinden Merve Özkurt Baş...
“ABD için geliştirdiğimiz yapay zekâ modeli dünyanın her yerinde kullanılabiliyor ve bu sistem sayesinde kalpazanlık ve dolandırıcılık riskleri sona erdirilebiliyor” diyor Baş.
İşte bizleri ilgilendiren kısmı da bu zaten.
Artık sahtekârlık riski görülecek ve önlenecek.
Dolandırıcılık girişimleri daha başlamadan bitecek.
Mesela fiziksel paraların güvenliği bile bu sistem sayesinde sağlanacak.
E kalpazanlık da son bulmuş olacak.
Nereye adım atsak bir güvensizlik, nereye sorsak bir korku yaşanıyordu finans konusunda...
Böyle teknolojik önlemlerle 7’den 77’ye herkese dokunabilir artık şirketler...

Haberin Devamı

Ver altyapıyı oynat ağzını...

Spotify verilerine göre rap’çilerin dinlenmeleri uçmuş gidiyor.
Aylık 2 milyondan az dinlenen isim yok gibi.
Bazı isimler 6-7 milyon dinleniyor. Aralarında bunu hak edenler de var.
Ama adını bile duymadığımız, şarkı sözlerinin saçmalığı arşa çıkan, ses desen zerresi bulunmayan isimlerin bu kadar dinlenmesi garibime gidiyor.
Ve ben bir kez daha söylüyorum, suçlu asla onlar değil. Ben olsam belki ben de onlar gibi yaparım.
Nasıl olsa ‘alan’ var ‘sat’ gitsin kardeşim.
Mis gibi iş.
Çık konsere, ver altyapıyı, ağzını kıpırdat sadece, al milyonları.
Ne güzel hayat...

Haberin Devamı

Yine o dönem yine aynı soru

“Dövme günah mı değil mi”
Yıllardır ramazan aylarındaki sohbet programlarında hocalara sorulur bu soru.
Nihat Hatipoğlu bir kez daha açıklamış günah değil diye.
Ama görün bakın seneye yine sorulacak aynı soru.
Çünkü zor bu algıyı yıkmak.
Dövme sorusunu geçtim ona alışkınız ama öyle saçma sorular geliyor ki bu programlarda.
Bir ‘kurgu mu var’ diyor insan.
“Kedi beslersem cehenneme gider miyim”, “Ölen bir hayvanın arkasından ağlamak günah mıdır”, “Güvercinimi kedi yedi, ne yapayım”, “Amcam sarhoşken ismimini koymuş, başka bir isim koymama gerek var mı”, “Uzaylılar müslüman mıdır”, “Benim adım Yakup Bahçe, oğlumun Fener Bahçe bu uygun mudur”...
Yani akıl alır gibi değil.
İsim uygunluğu sormak nedir?
Adam nüfus memuru mu?
Uzaylılar müslüman mıdır sorusu nasıl aklına geldi mesela?
Güvercinini kedi yediyse ne yapayım diye neden hocaya sorarsın?
Aslında çok komik milletiz...

Yazarın Tüm Yazıları