Avşar, “Fazla zenginlik insana zarar veriyor, yaşayabildiğin kadar paran olması yeterli” demiş.
Çok doğru...
Ama insanların mevcut ile yetinmeyeceği gerçeği de var... Maalesef her zaman daha fazlasını isteriz.
Mesela çok zenginsen ‘dur’ demezsin asla kendine. “Biraz daha gelsin” dersin.
Bir araban varsa, “İkinci neden olmasın” diye düşünürsün.
Daha da çirkinleştirelim mi? Bir sevgilin var ve keyfin de yerindeyse ikinci, üçüncü de cepte kalsın diye düşünürsün.
Hep fazlası yani...
O yüzden paranın fazlası zihnimizi kirletebilir.
Ne hale gelmişler.
Bir insan nasıl yapar kendine bunu? Rafet, “Botoks yaptırdım, yaptırmaz olaydım, bütün yakışıklılığım gitti” demiş. Ya kusura bakmasın Rafet El Roman ama bu işte botoks dışında başka şeyler de var gibi. Burun aşağıya inmiş, elmacık kemikleri şişmiş. Aman tanrım. Sonra Gökhan Özen’i gördüm. O da aynı.
Yahu siz ne yapıyorsunuz, kim akıl veriyor size?
Dozunda estetik yaptıran kadınları anlarım ama erkekleri bir türlü anlayamıyorum.
Hele ki sık sık dolgu yaptıran erkekleri hiç anlamıyorum. Bilim kurgu filmi karakterine benzemişsiniz farkında değilsiniz. Allah korusun benim başıma böyle bir şey gelse bırakın röportaj vermeyi evden dışarıya çıkamam, aynaya bakamam, hayata küserim...
Zor bulursun
Armağan Çağlayan’ın programındaki diyaloğu dinledim. İbrahim Büyükak, “Bana iyi gün dostu lazım” demiş.
İkili, kadınlar hakkında konuşuyor. Mesela silikon taktıran, estetik yaptıran kadınları yerden yere vuruyorlar.
Diyorlar ki, “Ben kız arkadaşıma silikon taktırırsam yani ücretini ben ödersem ayrılınca geri çıkarmasını isterim. Ne yani başkası mı görecek?”
İnanın ben yine de çok kibarca anlatıyorum.
Devamı daha skandal çünkü. Vallahi çok garip...
Bazı erkeklerin kadınları böyle görmesi, onların üzerinde her türlü hakka sahip olduklarını düşünmesi çok can sıkıcı.
Şu erkek zihniyeti silindiği zaman her şey çok güzel olacak.
Çok can sıkıcı
Karar açıklandıktan sonra da bazı taksiciler zam kararını veren Ulaşım Koordinasyon Merkezi’nin önüne gidip içeriye girmeye çalıştı. Sonra da binayı taşlamaya başladılar.
Yahu siz ne yapıyorsunuz?
Önce yolcuları rahatsız ettiniz.
Turistlere alay konusu oldunuz.
İstanbul’un çilesi haline geldiniz. Şimdi de binalara girmeye, camları taşlamaya mı başladınız?
Ama işte hep balık baştan kokuyor.
Sen haftalar boyunca “En az yüzde 65, yüzde 100 zam istiyoruz” açıklaması yaparsan, günün sonunda istediğini de alamazsan, sana bağlı olan taksiciler de gidip bina taşlar.
İki röportaj seyrettim. İlkinde bir kadın şunu söylüyor:
“Sabahtan bir başlıyoruz akşama kadar story’lerini izlemekle meşgulüz Dilan’ın... O yokken büyük boşluk var hayatımızda.”
Sonra bir abimiz söz alıyor ve o da, “Dilan ve Engin için her şey güzel olacak, onlar için buradayız” diyor.
Yahu siz şaka mısınız?
Kadının derdine bak...
“Onlar yokken hayatımızda boşluk var” diyor. İşiniz gücünüz yok mu sizin...
Hiç mi değer vermiyorsunuz kendinize de sabahtan akşama Dilan’ın story’lerini izliyorsunuz.
Türkiye’ye döndüler ‘Var Böyle Tipler’ adıyla tanınan Kıvanç Talu ve eşi Beril Talu.
Belli ki birileriyle konuşmuşlar ve “Gelin, size hiçbir şey olmaz” garantisi almışlar.
Birilerinden kastım avukatları, danışmanları, arkadaşları vesaire...
Ya da ufak bir ihtimal paraları bitti.
Bu adam iyiydi aslında, ‘Var Böyle Tipler’ sosyal medya hesabına arada göz atıp gülüp eğlenirdim.
İyi içerikler üretirlerdi.
Hiç gerek yoktu fazlasını istemeye.
Zaten başımıza ne geliyorsa, fazlasını istemekten geliyor.
Biri: Aşkın bir süresi var mı? Diğeri: İlişkide zıtlık makbul mü?
Zeynep Demirel, eşi Volkan Demirel’le ilişkisini anlatırken girmiş bu konulara.
“İlk andaki heyecanı, aşkı sürdürmek mümkün değil. Zamanla başka bir evreye geçiyorsun” demiş.
Doğru... Sevgi zaten daha büyük bir mertebe.
“Aşk bitti, hadi eyvallah” demektense “Aşkın yerine hangi duygumuzu koyuyoruz” demek lazım.
Bir de zıtlık konusu var.
Demiş ki, “Biz Volkan’la çok zıt karakterleriz. O mesela çok maddeseldir ben ise maneviyimdir.”
Erkeklere sevgilinizi test edelim mi diye soruyorlar sonra da kızların yanına başka bir erkek yollayıp kızları kandırmaya çalışıyorlar.
Kandırmaktan kastım flörte ikna etmek.
Benim izlediğim videoların hepsinde kızlar ikna olmaya dünden razı.
Ekran başında olanı biteni seyreden yani kız arkadaşlarının kendisini aldattığını gören erkekler de perişan.
Kimi ağlıyor, kimi sinirden ne yapacağını bilemiyor.
Eğer bir senaryo değil de gerçekse bu videolarda yaşananlarda suç kızlarda değil.
Eğer ki kim hiç tanımadığı birinin ‘kız arkadaşını test edelim mi’ sorusuna ‘evet’ diye cevap veriyorsa suç onda...
Bu aslında kız arkadaşından emin olmak değil, ‘var bir şüphe madem fırsat geldi test edelim bakalım’ demek.