Orkun Ün

Bazı ayrılıklar kadınlara çok yarıyor. İlişki sırasındaki ‘kendini bırakmışlık’, belki de gördüğü ‘psikolojik şiddet’ öyle yıpratıyor ki kadınları. Bambaşka biri oluyorlar ilişki yaşarken.

Siz hiç hayatındaki kadının güzel görünmesini istemeyen bir erkek tanıdınız mı? Çok var aslında. Bunu bazıları açık açık söylerken, bazıları da hiç dillendirmeden uyguluyor planını. Çok can sıkıcı bir durum bu.
Ayrıldıktan sonra ‘nefes almak’ diye bir gerçek var.
Aslında erkeği kadını yok bu nefes almanın.
Kendini bir ‘kafesin içinde’ gören herkes, o kafesten kurtulduktan sonra ‘iyileşmeye’ başlıyor.
Neyse...
Bunlar aklıma Deniz Seki’nin yeni imajını görünce geldi.
Nasıl değişmiş güzel şarkıcı.

Rumeli Hisarı’nda ‘Nezih Kebap ve Kahvaltı’da güne kahvaltı ile başlayalım. Yöresel kahvaltı hasreti çekenler için çok ideal bir mekan.

Ankara’da halen denemeyen varsa ‘Deniz Kozanlı Kahvaltı Evi’ne bugün gidilebilir.

İzmir’de de kahvaltı seçenekleri çok ama hava güzelse kordon civarında bir kafede kahvaltı yapmanın tadı çok başkadır.

İster tek ister arkadaşlarınızla online konser keyfinde bugün sahnede ‘Fikri Karayel’ var. Adres ‘biletix.com’.

Yorgos Lantimos’un ‘Köpek Dişi’nden sonra çok konuşulan bir diğer filmi ‘Kutsal Geyiğin Ölümü’ bir başyapıt olmuş.

Zoom üzerinden gerçekleştirilecek ‘Tarihe Yön Veren Kadınlar’ konferansı saat 13.00’te. ‘Aktiffelsefe.org’ sayfasından izleyebilirsiniz.

Aleyna Tilki’ye sormuşlar,  “Amerika’da doğmuş olsaydın nasıl olurdu” diye.

O da, “Kötü olurdu. Oradaki starlardan farkım kalmazdı. Anadolu’nun enerjisini taşımak bana çok şey kattı. Beni dünya starlarından ayıran tek şey Konya’da doğmuş olmamdır” diye cevap vermiş.

Herhalde böylesine ‘popülerliğini yitirmiş’ bir soruya böyle akıllıca cevap veren uzun zamandır olmamıştı.

Haklı Aleyna.

Konya’nın havasından mı suyundan mı bilinmez ama farklı bir enerjisi var. Mesnevi gibi büyük bir eser, Mevlana gibi büyük bir değer tarafından Konya’da yazıldı. Birçok dilde çevirisi yapılan Mesnevi tüm insanlığa armağan niteliğinde.

Kendimce “Aleyna haklı, Konya varsa işin içinde, ülke sınırlarını aşmak çok normal” diye mırıldanırken aklıma Güngör Bayrak geldi.

Şerife Bayrak yani.

Yani aslında

Spora gitmeye üşenenler için uygulama üzerinden eve gelen spor hocası dönemi başlamış. Fena fikir değil aslında, bir araştırabilirsiniz.

14 Şubat’taki ‘Pinhani’ konserini kaçıranlar için tekrar gösterimi bugün ‘Jojo Live’da. Biletix’ten bilet alabilirsiniz.
***
İstanbul’un, hikayesi eskilere dayanan apartmanları var. Bugün birkaçını ziyaret edip hikayelerini dinleyin.
***
Starbucks ‘carhop’ hizmetine başladı. Artık mağazada arabanızdan inmeden, yanınıza gelen ‘barista’ yardımıyla sipariş verebileceksiniz.
***
Şiir severseniz eğer Yılmaz Erdoğan’ın ‘Keşke Gelsen’ şiirine çektiği klibi izleyin bugün.

Bazı restoran ve kafeler salı günü, kalanları ise dün açtı kapılarını. Öyle özlemişiz ki bir yerde oturup arkadaşlarla sohbet etmeyi. Özellikle kafeler ilk günden doldu taştı.

Hafta sonu rezervasyonları bile bugünden kapandı birçok mekanın.

Salı sabahı evden çıkıp mekan mekan gezdim.

Nişantaşı’nda başladığım tur, saat 19.00’da Ataşehir’de sonlandı.

Gördüklerimden sonra açık ve net söylüyorum, ‘bu dönem farklı olacak.’

İşletmelerin tamamı mesafe, hijyen gibi kurallara uyuyor.

Kapıdan adım attığınız an bir görevli size ‘HES’ kodunuzu soruyor. Eğer riskli durumda değilseniz masanıza oturabiliyorsunuz.

Saatler 19.00’a yaklaşınca masalarda homurdanmalar başlıyor.

5-10 dakikalık gecikmeyle müşteriler hesaplarını ödeyip mekandan çıkıyor.

Sabah yürüyüşü sonrası bir kafede oturun bugün. Geleni geçeni seyredin.

Büfelerde oturmayı özleyenlerdenseniz haydi favori büfemize doğru yola çıkalım.

Hafta sonu için ‘izci kampına’ ne dersiniz? Evde ama dışarıda değil. İnternetten araştırıp evde keyifli vakit geçirebilirsiniz.

Must Nişantaşı dün açıldı. Yemekleri, tatlıları hepsi çok lezzetli. Bugün birkaç saatimizi ‘Must’a ayırsak fena yapmayız aslında.

Sabah kahvemizi Nişantaşı’nda ‘Gizia Brasserie’de içelim. Çok iyi kahvaltılıkları da var.

‘Boel Nişantaşı’nda yoldan geleni geçeni izleyelim. Çok özledik çok.

Ocakbaşı muhabbetlerini özlediysek ‘Nişantaşı Cabbar’ açtı kapılarını. “Bana bir cabbar kebap” demeyi unutmayın.

Bülent Ersoy maalesef kürk satın alma alışkanlığına devam ediyor. Yıllardır vazgeçmiyor bu huyundan.

Çok eleştirildi, umursamadı.

Tepki gördü, “Bana ne yahu” deyip devam etti.

Bazı dernekler ayaklandı, görmezden geldi.

Anlaşılan o ki, bu iş böyle devam edecek.

O kürklere uçuk kaçık fiyatlar ödeyerek bir katliama destek olduğunu fark edemeyecek Ersoy.

“Sadece benim almamamla kürk sektörü bitecek mi” diye düşündüğüne de eminim.

Evet, belki giyim kuşam uğruna katliamlar devam edecek Bülent Hanım, fakat