Paylaş
Doğrusu biz de önce raporun gazetecileri ilgilendiren “ifade özgürlüğü” bölümüne değineceğiz. Sonra da yeri geldikçe diğer bölümlerine gireceğiz.
İfade özgürlüğü bağlamında şu temel noktalara değinilmiş:
İfade özgürlüğünü kısıtlayan yasalardan kaynaklanan sorunlar.
Devlet gücünün maksatlı olarak kullanılmasından kaynaklanan (Doğan Medya Grubu’na verilen yüksek parası cezası gibi) sorunlar.
Uygulamaya ilişkin diğer sorunlar.
İfade özgürlüğünü kısıtlayan yasalar konusunda Avrupa Birliği’nin (AB) nihayet gerçekleri görmesi sevindirici bir gelişme. Çünkü 2005 yılında yürürlüğe giren yeni Ceza Yasası başta olmak üzere birçok yasanın “ifade özgürlüğünü kısıtladığını” o zaman biz (hem kişisel olarak hem de Basın Konseyi adına) defalarca dile getirdiğimiz halde AB yetkililerinin kulağı o feryatları duymuyordu. Duymadıkları bir yana üstüne üstlük Tayyip Erdoğan hükümetini, “AB’ye uyumlu bir Ceza Yasası çıkardı” diye avuçları patlarcasına alkışlıyorlardı.
Şimdi baktık bir kısmı bizim o tarihte saydığımız yasa hükümleri olmak üzere Ceza yasasını ve Terörle Mücadele yasasını nihayet görmüşler. Devlet gücünün “kötüye kullanılması” anlamında Doğan Medya Grubu’na uygulanan cezaya değinilmiş. O bağlamda “Önde gelen ulusal çaplı Doğan Medya Holding’e karşı vergi bağlantılı iki işlem başlatıldığı” belirtildikten sonra “Vergi yetkililerinin ödenmesini istediği yüksek miktarlı cezanın grubun ekonomik varlığını tehdit etme potansiyeli taşımakla kalmayıp pratikte basın özgürlüğünü de etkileyeceği” ifade edilmiş.
Raporda o konuyla ilgili olarak ayrıca, “Vergiyle bağlantılı işlemlerde adil ve ölçülü davranmak gibi ilkeleri göz önünde tutmaya ihtiyaç olduğu” da bir nebze haysiyeti olanlar duysun diye kaydedilmiş.
Uygulamaya ilişkin diğer eleştiriler arasında da -adını vermemişler ama- Başbakan Tayyip Erdoğan’ın partisinin kongrelerinde ve halka hitaben yaptığı konuşmalardaki “Doğan Medya Grubu’nun yayınladığı gazeteleri almayın” çağrılarına da “İleri gelen siyasi liderler Doğan Medya Grubu’nun sahip olduğu televizyonların ve gazetelerin boykot edilmesini istediler” diyerek değinilmiş.
Görüyorsunuz değil mi “ayıp” ne kadar saklasanız da gizli kalmıyor.
Anlayana böyle bir raporda daha ne denebilirdi? Basının görevini özgürce yapmasını engelleyen öteki uygulamalar arasında yine adını anmadan Başbakan Tayyip Erdoğan’ın medya organları aleyhine açtığı davaların çokluğundan; keza adını anmadan Genelkurmay’ın ayrımcı bir anlayışla uyguladığı “akreditasyon”dan; YouTube ve Face Book gibi internet sitelerinin yasaklanmasından ve “soruşturmanın gizliliğini ihlal” iddiasıyla açılan soruşturmaların çokluğundan söz ediliyor.
Ve nihai değerlendirme olarak daha önce “hassas” sayılan bazı konularda artık tartışma yapılıyor olsa da “siyasilerin baskısı ve hukuki belirsizlikler nedeniyle Türk medyasının hâlâ Avrupa Birliği standartlarında bir özgürlükten uzak olduğu” vurgulanıyor.
Anlayanlara...
Paylaş