Paylaş
An itibarıyla, AB üyesi ülkelerden İspanya, Hollanda, Avusturya, Yunanistan, Bulgaristan, Slovenya ve Finlandiya aşı ayrımı yapmadan, Sağlık Bakanlığı’nın dijital aşı kartını kabul edeceğini açıkladı. Ama bu açıklamayla iş bitmiyor. Şimdi bu ülkelerle aşı sertifika anlaşması için girişim başlatıldı. Bu süreç tamamlandıktan sonra, kartlar yurtdışında geçerli olacak. Çünkü sistemin işlemesi zincirin her halkasındaki görevlilerin bilgilendirilmesi gerekiyor.
Basit bir örnekle anlatmak gerekirse, geçtiğimiz günlerde, PCR testi yapılarak gidilen bir Avrupa ülkesinden dönerken, THY’nin görevlileri, dijital aşı kartı olan ve iki doz aşısını yaptırmış Türk vatandaşlarının girişte PCR testi yaptırması gerektiğinde ısrar etti. Yani kendi ülkenize girişte, kendi aşı kartını tanımayan görevliler var. Çünkü ilgili personel, ülkede alınan kararlardan haberdar edilmediği için her bir kişi için 90 Euro’luk testin zorunlu olduğunda ısrar ediyor.
İşin turistik yanını bırakın, eğitim, sağlık ve iş nedeniyle yurtdışına zorunlu çıkmaları gerekenler, ciddi sıkıntılar yaşıyor.
Sonuçta yurda giriş-çıkışlarda, aşı kartlarının otomatik olarak işlem görmesi için tanınması zorunlu.
SANCISI, 9 YIL SÜRDÜ
BUNDAN 9 yıl önce hayvan hakları yasa çalışmasına startı verildiğinde, müjde haberleri yapanlardan biri olarak, teklifin Meclis görüşmelerinin bu kadar sancılı ve uzun geçeceğini hiç beklememiştim. Macera nihayet bitti, bazı eksiklikler olsa da hayvanları korumak için önemli olan düzenleme yasalaştı.
Yasanın yolunu bunca zaman kesenin, “iki keskin uç” olduğunu düşünüyorum. ‘Kurban kesmemiz mi engellenecek?’ ‘taşrada herkes birbirine iftira atar’, ‘yetiştirdiğimiz hayvanlar için ceza mı ödeyeceğiz?’ gibi anlamsız gerekçelerle karşı çıkanlarla, atılan her adımı eksik bulanlar nedeniyle teklif, yıllarca askıda kaldı. Neyse ki; makul çoğunluğun, hayvanların korunması, işkence ve kötü muamele edilmemesi, yaşam şartlarının iyileştirilmesi üzerinden yorumladığı yasa, Meclis’te kabul edildi.
Meclis bu çalışmayı yaparken, Ankara’da, bir Avrupa ülkesinin büyükelçisi, sabah köpeğini gezdirirken, çete halinde gezen sokak köpeklerin saldırısına uğradı. Büyükelçi, zorunlu olarak kuduz aşısı yaptırdı. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın, büyükelçilerle yaptığı her görüşmede, benzer şikâyetleri aldığını da duyduk.
Yani konunun iki yüzü var. Burada sorun, parkınız veya marketinizin önünde yaşayan sokak köpeği çomar değil. Sorun, çete halinde gezen köpek sürüleri ve ev hayvanlarını sokaklara bırakan vicdansızlar.
Konunun iki cephesini birden görmek, hem insanlar, hem hayvanlar için mutlu şehirler yaratmak gerekir.
Paylaş