Yaz artık çok geride kaldı ama izleri kış boyunca etkisini sürdürüyor. Peki, ne yapmalı? Son dönemde pek çok kadının tercih ettiği “anti-aging” etkili doping bir uygulama olan mezolift, aynı zamanda cilde ihtiyaç duyduğu nem ve vitamin de depoluyor.
Yaz boyunca denize ve güneşe teslim olan cildimiz, aslında tahminimizden çok daha fazla yıpranıyor, yoruluyor. Yüksek oranda nem kaybı cildi kuruturken, ince çizgilerin derinleşmesine ve çoğalmasına da yol açıyor. Güneşin zararlı ışınları, kılcal damarları genişlettiği için cildi gevşetiyor ve sarkmalara sebep oluyor. Ayrıca cilt lekelenmesi, çillenme, sivilceler ve akne oluşumu da yazın olumsuz etkileri arasında...
Estetik ve güzellik uzmanı Selda Tahincioğlu Özkök, mezoterapiye alternatif, iğnesiz, acısız, aynı zamanda “anti-aging” etkisi bulunan mezolift maskenin pek çok faydası bulunduğundan bahsediyor: “Mezolift maskede A, C, E, B12 ve Q10 vitaminleriyle birlikte aloe vera’dan jojoba özüne, biotinden folik asite kadar tam 73 doğal ve aktif madde var. Tüm bu maddeler cildi yoğun bir şekilde nemlendirirken, aynı yoğunlukta sıkılaştırıp gençleştiriyor.”
Uygulama botoksun
etkisini uzatıyor
Nem kaybı, ince kırışıklar, sarkma, güneş ve solaryum hasarlarında ciddi geri dönüş yaratan maske, dolgu ve botoks uygulamalarının etkisinin de süresini uzatıyor. Özkök, Mezolift maskeyi, peeling ve klasik cilt bakımı sonrasında, 3 ila 6 kür halinde uygulamayı öneriyor. Daha uzun süreli ve kalıcı bir etki isteyenler içinse önerisi radyofrekans ve oksiterapi uygulamalarıyla birleştirmek.
Bir kere, uzun ve yorucu haftanın tüm stresini o gün atıyoruz. Dolayısıyla da gece uzun sürüyor, geç yatılıyor. Peki, hafta sonu uykusunu güzelliğiniz için alternatif bakıma dönüştürebileceğinizi söylesek... Nasıl mı? İşte, böyle...
Bir gece içinde nasıl güzelleşebilirim diye düşünüyorsanız, etkili bir güzellik için ipuçlarımızı okumanın tam sırası. Ayrıca, güzelleşmek için zamanım yok diyenler, işte uyurken güzelleşmenin 10 kuralı...
1- İpek ya da saten bir yastık kılıfıyla uyuyun
İpek ya da saten kumaşın dokusu pamuklu dokuya göre daha pürüzsüzdür. Cildimiz ve saçlarımız da bundan yararlanacaktır.
Kırışıklıklar ve kabarmış saçlarla uyanmak yerine her iki kumaş dokusu sayesinde adeta yenilenmiş olarak uyanacağınızdan emin olabilirsiniz.
Luciano Bertinelli, Ferragamo 11 yıl önce parfüm dünyasına girmeye karar verdiğinde, Bvlgari’den ayrılarak burada çalışmaya başlamış. Ferragamo’daki işinin yanı sıra aynı zamanda koku üzerine tüm şirketlerle ortaklığı olan Italy of Academia Perform akademisinin başında. Dolasıyla trendler ve dünya pazarı hakkında oldukça bilgi sahibi.
“Emozione”nin yaratılış hikayesi nedir?
- Emozione’nin yaratımı yaklaşık dokuz aylık bir süreci kapsıyor. Bu süre zarfında kokuları test ettik, inceledik ve yorumlarımızı paylaştık. Reklam kampanyası içinse dünyanın en önemli iki fotoğrafçısı Mert ve Marcus’la çalıştık. Vermek istediğimiz mesajı en iyi şekilde yorumladılar. Belirli bir hedefimiz var ki, bu da diğer kokumuz “Signoria”nın romantik ve genç konseptinden çok farklı.
Bu parfüm nasıl bir kadını tarif ediyor?
- Salvatore Ferragamo olarak biz bu parfümü gerçek kadınlara adadık. Kendine güvenli, erkeğe ihtiyacı olmayan, gözleriyle konuşan kadınlara... Zaman içinde duygularımız da değişim gösteriyor. Pozitif, negatif her ruh haline bürünebiliyoruz. “Emozione” her şeyi anlatıyor, yani duygularımız olmadan yaşayamayız. Parfümün ismi, İtalyanca. Fakat uluslararası niteliğe sahip.
Markanın tüm ürünleri bu ay Tekin Acar Cosmetics bünyesinde satışa sunuluyor. Markanın CEO’su Caroline Greyl ile İstanbul’da buluştuk ve saç bakımını konuştuk.
Öncelikle bize Leonor Greyl’in hikayesinden bahseder misiniz? - Leonor Greyl’i ailem 1968’de Paris’te kurdu. Yakın zamanda bu markayı tedavi ürünleri olarak geliştirdik. Önce Fransa’da tanınıyordu. Şimdi ise markamız 45 ülkede biliniyor. Şu anda Paris’te bizimle çalışan 600 kuaför salonu, 450 saç tasarımcısı var. Ürünlerimizin doğal oluşu, popüler hale gelmelerini sağladı. Ürünlerin içeriklerinde kullandığımız doğal malzemeler, yüksek kalite bileşenler içeriyor. Ve insanlar artık saçlarına eskisinden çok daha fazla önem veriyor.
Ürünleriniz sadece saç bakımı üzerine mı?
- Evet... Cilt bakımı gibi farklı alanlara yönelmek istemiyoruz. Hâlâ saç üzerine çalışılacak, keşfedilecek çok şey var.
Siz sağlıklı saçı nasıl tanımlarsınız?
- Benim için sağlıklı saç aynı zamanda temiz saçtır. Saçı her iki ya da üç günde bir yıkamak gerekiyor. Bu, yaşadığınız bölgeye göre de değişebilir. Eğer kırsal bölgede yaşıyorsanız, dört gün de uygun, çünkü hava daha temiz. Saçın temiz olmasını sağlamak, bakım malzemeleri ile saça özen göstermek önemli... Bazıları saçlarını hızlı yıkamaya çalışırken zarar veriyor.
Sizin için öncelikli 7 kuralı seçtik...
Uzmanlara göre yeni tanıştığımız biriyle ilgili ilk izlenim için ihtiyacımız olan sure, sadece 30 saniye. Üstelik bunda öncelikli olan kıyafet değil vücut bakımı. Tabii bu aynı zamanda meslek ve özel yaşamda da oldukça etkili.
1- SAÇLAR: Yağlanmış saç dipleri, uykuda bozulmuş basık görünen saçlar, kırılmış saç uçları sağlıksız ve özensiz bir görünüme neden olur. Buna karşın parlak saçların sağlıklı ve genç bir etki yarattığı bir gerçek. Düzenli kuaför ziyaretleri ve saç tipine uygun kozmetik ürünler, aslında bu konuda temel bakımın adımları. Saçlarınızı boyuyorsanız, dip boyanızı düzenli olarak yaptırmalısınız.
2- VÜCUT BAKIMI: Tüy problemini ciddiye almalısınız. Ağda ya da lazer uygulamasıyla işe baylayabilirsiniz. Bu arada kaş bakımını da ihmal etmemekte fayda var. Her ne kadar son dönemde kalın kaş modası almış başını gidiyor olsa da, en azından bir sabitleyici jelle formda kalmalarına yardımcı olabilirsiniz.
3- DİŞ HİJYENİ: Ağız kokusu bazen çekilmez olabilir ama özenli bir bakımla giderilebilir. Günlük fırçalama, iple temizleme ve antibakteriyel ağız gargarası rutininiz olmalı. Öğle yemeği sonrasında nane şekeri ya da cikletle taze bir nefese kavuşabilirsiniz. Sigara, kahve ve çayın dişte neden olduğu lekeler için de diş hekimine yapılan düzenli ziyaretler önemli olacaktır. Çünkü beyaz görünümlü temiz dişler, bakımlı olmanın yanı sıra genç görünümün de anahtarı...
4- CİLT: Soluk, kuru ya da lekeli bir cilt hem yorgun hem de yaşlı görünmeye neden olur. Bu durumda her cilt tipi için A’dan Z’ye bir cilt bakımı kaçınılmaz. Hangi cilt tipine sahip olduğunuz konusunda kendinizden emin olamıyorsanız, o zaman bir dermatologdan yardım alabilirsiniz. Gergin, parlak bir cilt için 35 yaşından itibaren düzenli bir cilt bakım programına girmek şart. Tabii, yaptığınız makyajın da size uygun olup olmadığı konusunda bir uzmanın görüşlerini almalısınız. Taze ve hoş görünüm için renkli bir krem, biraz maskara ve hafif bir allık yeterli.
Bilim adamları bakım ve makyajda doğru zamanlamanın çok önemli olduğunun altını çiziyor.
Kronobiyologlara göre vücudumuz kusursuz bir iç saate sahip. Bu “zamanlama”yla ilgili kozmetikçilerin son yaptığı araştırmalardan biri, kremlerin hangi saatlerde ciltte daha etkili olduğu üzerine. Peki, sizin cildinizin “saati” kaç? Ürünlerinizi sabah mı akşam mı kullandığınızda daha verimli sonuç alıyorsunuz? Vücudumuzun bioritmi cilt bakımı sırasında nasıl çalışıyor? İşte yanıtları...
SABAH
Cildimiz sabah saatlerinde bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Bunun için de C vitaminine gereksinim duyuyor.
SICAK-SOĞUK DUŞ: Sabah saat 04.00 itibariyle adrenal korteks, kortizol hormonu üretmeye başlıyor. Saat 06.00 itibariyle bu üretim maksimum düzeye ulaşıyor. Bu zaman diliminde yapılan sıcak-soğuk duş, cildin kan dolaşımını harekete geçiriyor. Cilt taze bir görünüme kavuşuyor.
Bazı cerrahlar kalın, bazıları ince deriye sahip burunları ameliyat etme konusunda tereddüt yaşayabiliyor. Konuyla ilgili sorularımızı Kulak Burun Uzmanı Op. Dr. Emre İlhan yanıtladı.
Cildin kalınlığı burun estetiği ameliyatı sonucunu etkileyen en önemli faktörlerden.
Ameliyat planlaması yapılırken kemik ve kıkırdak yapısı kadar cilt kalınlığının da göz önünde bulundurulması gerekiyor. Op. Dr. Emre İlhan, burun estetiği ameliyatında kemik ve kıkırdakları yeniden şekillendirdiklerini belirtiyor: “Ameliyat sonrası iyileşme döneminde cilt, oluşturulan yeni iskeleti sarıyor ve burun yeni şekline kavuşmaya başlıyor.”
Cilt ne kadar inceyse, burun iskeletini sarması o kadar hızlı gerçekleşiyor. Fakat cildin ince olması, burun sırtında ve ucunda oluşabilecek en ufak düzensizliği ve asimetriyi dışa yansıtabiliyor. Bu yüzden ince deriye sahip hastanın burun estetiğinde daha dikkatli olmak
gerekiyor.
Cilt inceyse, kişinin kendi vücudundan alınan yumuşak dokulardan kemik ve kıkırdak yapı üzerine “astar” olarak adlandırılan bir bariyer oluşturuluyor. Böylelikle derinin ince olmasından kaynaklanabilecek olası problemler gizlenebiliyor.
Kalın ciltlerde iyileşme daha yavaş
Kalın bir deriye sahip hastanın dezavantajı, oluşturulan keskin çizgileri ve açıları dışa iyi yansıtamaması. Bu nedenle çekici bir burun ucu için burna fazladan kıkırdak ekleniyor. Bazen de deri içeriden tıraşlanıyor.
Peki, tüm canlı ve doğal renkleri bir arada bulabileceğiniz bir makyaj seti ile tanışmaya ne dersiniz?
Clinique, makyajın en canlı ve sevimli halini keşfetmek için size çok özel bir makyaj seti sunuyor. Setin içeriğine kısaca bir göz atıp makyaj tüyolarının üzerinden geçmek gerekirse, sözü önce cildi nemlendirerek makyaja hazırlayabileceğiniz bir ürüne bırakmak gerekiyor: Moisture Surge Extended ekstra yoğun nemlendirici. Cildinize hafif masaj yaparak uygulayabileceğiniz bu ürünle nemsizlik probleminiz son buluyor.
İkinci adım, tabii ki göz makyajı. Baharın en doğal tonlarını içeren All About Shadow 4’lü göz farı, şık tasarımlı orijinal boy ambalajı ile vazgeçilmez olmaya aday. Setteki orijinal boy High Impact siyah maskarayla doğal ve çarpıcı göz makyajınız tamamlanıyor.
Kusursuz dudaklar
Bu sette dudaklar da unutulmamış. Clinique’in en trendi makyaj ürünlerinden Chubby Stick ruj serisi, dudaklara yoğun nem ve aynı zamanda parlaklık veriyor.
Ve tabii ki tırnaklar... Hiçbir zaman ihmal edilmemesi gereken el bakımını bahar ve yazın canlılığına eşlik eden renkli ojeler karşılıyor. Clinique, hassas ciltlere özel oje serisinin en çarpıcı renklerinden biri olan Sweet Tooth’un mini boyunu sunuyor.