Paylaş
Dersin adı: Sonumuz mu geliyor?
Derste, insanlığın karşı karşıya olduğu varoluşsal riskler işleniyor.
Nükleer silahlar, iklim krizi, biyolojik silahlar, yapay zeka…
Bu dersi astrofizik profesörü Daniel Holz ve bilgisayar mühendisi/ sosyolog James Evans beraber veriyorlar.
Derse, bu konulardaki uzmanlar da misafir olarak gelip bildiklerini anlatıyor.
Dönem sonundaki ödevler de, derste işlenen temalara yaratıcı cevaplar üretmek.
Ocak ayında, “Yapay zeka teknolojisinin insanlığa tehdit olup olmadığı” hakkında davet edilen bilgisayar mühendisi Geoffrey Hinton derse söyle başlamış: Hayatım mükemmel bir zamanlamaya denk gelmiş. İkinci Dünya Savaşı sonrası doğdum. AIDS’den önce ergendim. Ve insanlığın sonunu görmeden de öleceğim.”
“Peki biz ne yapalım” diye soranlara da “Ne yapın edin 75 yaşında olun” diye de şaka yapmış.
Şaka bir yana konu ciddi.
Bugün hâlâ biraz düne benziyor, çok değişik olsa da.
Yakında düne hiç benzemeyen yarınlarla karşılaşacağız.
Bunlar öngörülemeyen negatif çarpanlarla insanlığa boyut atlatacak.
Ne yazık ki...
Bir insanın nükleer bir silahla yarım saatte insanlığı bitirebilmesi mümkün.
Bununla ve yanında kol kola gezdiği diğer tehditlerle nasıl baş edeceğiz...
Aklımızdan neleri geçirip, nasıl koruyacağız...
Mikrodalga’ya şaşıran ve teknolojinin geldiği son nokta olduğunu düşünen kuşak hâlâ hayatta.
Onlar kendi kendine kararlar alan yapay zeka’yı nasıl karşılayacak...
Ya çocuklar, gelecekleri...
İklim krizi gitgide dünyanın havasında büyük ısınmalara, göçlere, doğal felaketlere sebep olurken, hiçbir şey olmuyormuş gibi okula gidip meslek mi seçecekler...
Nükleer silahsızlanma savunucularından Daniel Ellsberg, nükleer bir savaşın, büyük ihtimalle yanlışlıkla başlayacağını söylemiş.
İnsanlık, farkında olmadan, birkaç defa bu tehdidi teğet geçmiş.
1980’de, Norad füze uyarıcısı, Sovyetler Birliği’nden 22 bin nükleer füzenin Amerika’ya yolda olduğunun sinyalini vermiş.
Gece yarısı bir telefonla yatağından kaldırılan, Jimmy Carter’ın savunma danışmanı Brzezinski, gökleri taramak üzere füzeler yolladığında, karşılık vermek üzere basılacak olan nükleer silah düğmesinin koruma kalkanları açılmış.
Brzezinski, dakikalar içinde bir kararla düğmeye basma kararı vermeden önce, bir telefon daha gelmiş ve yanlış alarm olduğu bilgisi gelmiş.
Bilgisayarlarda oluşan bir hata, yanlış bir habere sebep olmuş yani.
1983’te de olmuş bu ucundan dönme vakası.
Bu sefer de Sovyetlere doğru birkaç nükleer füzenin yolda olduğu haberi gelmiş.
Neyse ki, Stanislav Petrov bunun büyük ihtimalle yanlış alarm olduğunu, Amerika’nın bu kadar az füzeyle saldırma ihtimalinin olmadığını söylemiş.
Güzel biten masallar gibi, insanlık iki kez felaketten kurtulmuş.
Şu ana kadar savaşın başlamamış olmasını şans saymak gerekmiş.
İklim krizi, getireceği göç, eşitsizlik ve sorunlar, nükleer savaşın da çarpanı olmaya aday.
Fizikte Fermi Paradoksu diye bir çelişki var.
Bu paradoks uzaylıların büyük ihtimalle olduğunu ama hâlâ neden buna hiç kanıt bulunamadığını sorguluyor.
Ben fizikçi, astrofizikçi, bilgisayar mühendisi değilim.
Bir anne olarak sorguluyorum, insanlık ayağına dolanan bu paradokslardan nasıl kurtaracak kendini...
İnsanlık, inşa edenlerin ömrünü aşan binalar yapmış yüzyıllarca.
Sonunu görmediği ama inandığı şeylere baş koymuş.
Görünen o ki biz de, bitiş zamanını bilmediğimiz bu insanlığın iyiliğine baş koyacağız ömrümüzce.
Paylaş