Paylaş
Temizliğin imândan geldiğini, çektiği her tespih tanesinde, “tespih” ederek, (sebh kökünden gelen ve Allah’ı eksik sıfatlardan uzak tutmak demek olan bu sözcükle) O’nun şanının yüceliğini anan bu necip millet sokaklarını temiz tutmayı sizden mi öğrenecek?
Abdestinde, 5 vakit namazından önce, yanlış yerlerde dolaşırken kirlenen ayaklarını yıkayan bu evlâd-ı vatan nereye basacağını bilmiyor mu ki, yol ortasında birikmiş çöpleri toplamanıza müsahama edecek?
“Eşi-benzeri olmayan koku” diye bilinen misk-i amberi her bir tarafına sürüm sürüm süren bu lâtif cemiyetin birkaç parça çöpün ürettiği pis kokudan mı gözü (pardon burnu) korkacak?
Geçin bunları efendim!
Demek ki bu ecnebiler, meşhur “tespih” fıkrasını da bilmiyor, hemen öğretelim..
Hani, adamın biri yolda yürüyormuş. Sokakta bir “tespih” bulmuş. Gerçi ne olduğundan, nasıl kullanıldığından haberdarmış ama “çekilirken” neler söylendiğini, tasavvuf ehlinin neler mırıldandığını bilmiyormuş.
Bir müddet düşünmüş, ayağına dolaşan bu “tespih”in ilâhî bir işaret olduğuna kanaat getirdikten sonra, bu fırsatı mutlaka değerlendirmeye karar vermiş.
Başlamış hem yürümeye, hem de usul usul mırıldanmaya:
“İcap etmiş ki, delip ipe dizmişler; icap etmeseydi delip ipe dizmezlerdi. İcap etmiş ki, delip ipe dizmişler; icap etmeseydi delip ipe dizmezlerdi. İcap etmiş ki, delip ipe dizmişler; icap etmeseydi delip ipe dizmezlerdi.”
Uzun lâfın kısası; “İcap etseydi, o çöpleri biz toplardık; icap etmiyor ki, toplamıyoruz. İcap etseydi, o çöpleri biz toplardık; icap etmiyor ki, toplamıyoruz. İcap etseydi, o çöpleri biz toplardık; icap etmiyor ki, toplamıyoruz.”
Japonları kınıyorum!
Uzatmasınlar, yoksa Japon mallarını boykot edesim var.
Demedi demeyin sonra...
Paylaş