Paylaş
Bununla da kalmamışlar, program kitapçığının kapağına dip not düşerek, (meraklısına mobing etkisi yapabilecek bir sorunun yanıtını oluşturan) bir özen de gizlemişler: “Neden tek ‘b’ ile? ‘Mobbing’i, Türkçe’de yabancı kelimelerin okunduğu şekilde yazılma kuralına uygun olarak tek ‘b’ ile yazıyoruz.”
Bir başka sayfanın dip not diye geçiştiremeyeceğiniz dip notunda konuya etimolojik olarak uzak kalmış olanlara sözcüğü yakın eden bir alıntı-açıklamaya yer vermişler: “Mobing kavramının kökenindeki, Latince ‘kararsız kalabalık’ anlamına gelen ‘mobile vulgus’ sözcüklerinden türeyen ‘mob’ İngilizce ‘kanun dışı şiddet uygulayan düzensiz kalabalık, çete’ anlamına gelmektedir.”
Bir diğer sayfada görece farklı bir paradigmayı tanıtmışlar ve mobing kelimesinin ilk kez Avustralyalı bilim insanı Konrad Lorenz tarafından hayvanların bir yabancı hayvanı veya avlanmakta olan bir düşmanı kaçırmak için yaptıkları davranışları tanımlamak için kullandığı vurgusunu açık etmişler.
Nihayet izleyen dip notlar, “Mobing kavramı Dr. Heinneman ve günümüzdeki anlamıyla ilk kez Heinz Leymann tarafından 1980’de kullanılmıştır. / Mobing işyerindeki bir kişiye bir ya da birkaç kişi tarafından yapılan sistematik, etik olmayan ve düşmanca davranışlar veya kişiye tacizle, zorbaca ve saldırganca davranılarak kapasitesinin altında işler verilerek onun sosyal ilişkilerden dışlanması ya da işyerindeki statüsünün küçük düşürülmesi anlamına gelmektedir” yollu draje tanımlarla ışıklandırılmış.
İnsan kaynakları disiplinine uzun yıllar emek vermiş bir profesyonel ve danışman kimliğimle, bilinçli işveren, bilinçli yönetici, bilinçli çalışan, bir hayal, bir ütopya değil yaklaşımına katılıyor, dahası şapka çıkartıyorum.
İnsan yönetimi profesyonellerine yönelik periyodik araştırmalar dizisine ilişkin bir köşe yazısında günü ve buluşmayı özetleyecek ipuçları vermek pek mümkün değil. Ayrıntılara www.forumobing.net adresinden göz atmanızı öneririm.
Ben “İletişimin mobingle olan imtihanı” üstüne konuştum. İletişimin usta ellerde mobinge dönüşmesinin an meselesi ve aradaki tek farkın da doz aşımı olduğundan söz ettim. Konunun iş hayatına indirgenmesi ise bana göre hâlâ esası ıskalamakla eşdeğer! Bu haliyle iletişime geçer not vermemiz zor görünüyor. Farkındalığı tetiklemek için şimdilik sadece yüksek sesle şunu sormak yeterli sanıyorum:
“Hangimiz doz aşımında masumuz?”
Başlığı görünce siz yine (İzmir üstüne yazılmış) bir yerel yönetim yazısı sanmıştınız değil mi?
Paylaş