“İzmir ‘PR’ından çelişkili örnekler...”

 Öncelikle belirtmeliyim ki, bendeniz de, “PR” nâm kısaltmayı; “Public Relations”, yani “halkla ilişkiler” yerine, “Personal Relations”, yani “kişisel ilişkiler” şeklinde algılayan, hisseden ve yorumlayanlardanım...

Haberin Devamı

Bu gözlükle bakınca, son aylarda, İzmir’in “ilişkiler” perspektifinde gözüme çarpan birkaç örneği paylaşmak istedim.

 

İzmir Büyükşehir Belediyesi Basın Müdürlüğü’nden, “kişiye özel” gelmeye başladı davetiyeler. Yani, “Sayın Basın Mensubu” sıradanlığından, “Sayın Nihat Demirkol” sıcaklığına terfi ettik. Bunu bir yazılımın becerdiğini bilmek bile, insanın, ekranda kendi adını gördüğündeki tebessümü gölgeleyemiyor. Dahası, Tunç Soyer imzalı geliyor bu mailler.  Örneğin, e-posta kutuma en son düşen davette; “İzmir’in en önemli festivallerinden biri haline gelen, katılım ve ilginin her geçen yıl arttığı Körfez Festivali bu yıl 27-29 Eylül tarihleri arasında yapılacak.  Ana etkinliğinin İzmir Arkas Körfez Yarışı olduğu festival, yelken yarışlarının yanı sıra kürek ve kano müsabakalarına da sahne olacak. Festival programının detaylarını paylaşacağımız basın toplantısında sizleri de aramızda görmekten mutluluk duyacağım...” diye elini uzatmış sayın Başkan.  (20 Ağustos 2019 – Salı, saat 10:30 / Konak Vapur İskelesi yanı, Gemi İskeleti Heykeli)

 

Haberin Devamı

Bu ayrıntıları önemsiyor olmam size garip gelmesin ! Köpürtülebilecek gündemleri, küçük özenlere çeviremeyenler de var. Onu da hatırlatalım:     Farkedenler olmuştur ; 33. Uluslararası İzmir Festivali kapsamında, 12 Haziran’da, Kızlarağası Hanı’nda, bir konserde buluştuk “Soprano- Bas Alaturca” olarak... Necip yerel medyamız, (Seferihisar ve Lavanta’yı kuvvetle ıskalayıp) geceyi sadece “Başkan Soyer için tango bestelendi” şeklinde gördüyse de, konseri içselleştiren “Usta”lar doğrusunu yazdılar. Öcal Uluç, “...İzmir'in yeni Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de Eşi ile beraber oradaydı.  Ve O'nu, ‘büyük bir sürpriz’ bekliyordu; Nihat Demirkol, Tunç Soyer için ‘Seferihisar Belediye başkanı iken’ bir şiir / beste notalamıştı; ‘Lavanta !..’   Tango, o gece ‘ilk defa’ icra edildi ve de ‘notaların ilk kopyası’ Başkan'a hediye edildi. O nota, şimdi, siz bu satırları okurken, ‘çerçevelenmiş olarak’ Tunç Soyer'in başkanlık odasının duvarlarında asılı duruyor !..” diye duyurdu meselâ.

 

Haberin Devamı

İzlediği gecenin program notlarından esinlenen Nedim Atilla ise,“... Bestenin sözleri, 2018’de, Turgut Köyü’ndeki lavanta bahçesinin hasadını izleyen günlerde, ‘Sakin Şehir’ Seferihisar için yazılmış ve ‘başka bir tarım mümkün anlayışıyla çıkılan yolculuğun anısına’, dönemin Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer’e armağan edilmiştir.  2019 Ocak ayında, şiire ikinci bölüm eklenmiş ve güfte, Mart 2019’da, 33. Uluslararası İzmir Festivali için bestelenmiştir. Akdeniz kökenli bir bitki türü olan Lâvantanın, ‘zaman ve mekânda çağrıştırdıkları’, aslında, biraz da bilinmeyen bir yelin alıp götürdükleri, ‘hasret kaldıklarımız, bırakıldıklarımızdır...’ Bestede, Lavânta, başka kokulara benzemez ! Çünkü o, kaybolan inceliğin kokusudur... Envaî olan biraz da hercaîdir... Nakaratın içine gizlenmiş feryat, işte biraz da bunu anlatır. ‘Kendine (her karanlıktan) bir sabah bulacak’ kadar aydınlık ve hattâ parlak bir umut, kararlılık ve özgüveni de yedeğine alır; ‘heves’, zaman zaman ‘nefes’ ile yer değiştirir. Bu konserin yinelenmesi için ben de çalışmaya başladım. Daha geniş kitlelere ulaşması için de bu eserlerin bir CD olarak yayınlanması şart. Teşekkürler kentimizin kültür hayatını derinleştiren bu girişim için İKSEV’e, Demirkol’a…” satırlarıyla, hem gerçek öyküyü paylaştı, hem de onurlandırdı bizleri.

 

Haberin Devamı

Bu konserden sadece 18 gün sonra (30 Haziran Pazar), Seferihisar Belediyesi “Lavanta Festivali”nin dördüncüsünü düzenledi. Zaten İzmir dışındaydım; katılamayacaktım ama, bu festivale, söyletenin hatırına, “dünyada Seferihisar Lavantası için yazılmış tek şiir ve bestenin söyleyeni davet edilmeliydi” diye geçti aklımdan. Ben olduğum için değil; “Lavanta” için ! İşte PR böyle bir “karadelik” olabiliyor.

 

“Kişisel ilişkiler” lokomotifini, şu anda, Büyükşehir ile birlikte  Urla Belediyesi çekiyor dersem yalan olmayacak sanırım. Bir başka davetiye ile bitirelim:

 

Urla Belediye BAŞKANI İ. Burak Oğuz imzalı davet, Urla’nın “butik mekânları”ndan “Eski Tamirhâne Binası”na buyur ediyor katılımcıları. 20-21 Ağustos 2019 (yarın ve öbür gün) tarihlerinde, “eteğinde dökecek taşı olan isimlerin iştirakiyle toplanacak kapalı bir buluşma”nın duyurusu bu.

 

Haberin Devamı

“...Urla Belediye Başkanlığı tarafından, Urla’nın önümüzdeki 5 yıllık dönemdeki vizyonunun şekillenmesi amacıyla... / ...2 günlük bir “Arama Konferansı”  düzenlenmesine karar verilmiştir... / ...‘Arama Konferansı’  toplantının kimliğine uygun olarak, karar vericiye gerçekçi bir veri tabanı sunabilmek amacıyla bir araya gelen katılımcıların, ‘yola çıkılacak nokta üzerinde mutabakat aradıkları bir çalışma toplantısı’dır.../ ...Sn. Nihat DEMİRKOL’un moderatörlüğünde yürütülecek söz konusu oturumlarda, değerli birikim ve katkılarınızdan yararlanmak dileğiyle Sizi; anılan tarihlerde çalışma toplantımıza davet etmek istedik. Varlığınızdan Onur duyacağız...” Bu satırlardan da anlıyoruz ki, Urla için “turbun büyüğü heybede !” Urla, “kendi kimliğini yaratmalı fikri”ni tomurcuklandırmak için, destedeki kartları yeniden dağıtmaya talip ! Bu konuda yazmaya devam edeceğim.

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları