Soykırımcı Siyonist İsrail 205 gazeteciyi, suç ortağı Batı medyası gazeteciliği ve gerçeği katletti

Siyonist İsrail, 7 Ekim 2023 gün başlattığı; 70 bin ton bomba ile 17 bin 841’i çocuk, 240’ı bebek olmak üzere yüzde 70’i kadın ve çocuk 47 bin kişiyi katlettiği, hastane, okul, cami ve kiliselerin içinde olduğu yapıların yüzde 88’ini yerle bir ettiği Gazze’de 470 gündür yürüttüğü soykırıma kısa bir ara verdi.

Haberin Devamı

Buna “ateşkes” yerine, Trump’ın ABD başkanlık koltuğuna oturması ve Hamas’ın elindeki rehineleri almasından sonra devam edeceği soykırım için verilmiş bir “mola” demek yerinde olur. İsrail’in 470 günlük katliam ve yıkımı, 7 Ekim’de Hamas’ın “Aksa Tufanı” operasyonuna tepkinin çok ötesine geçerek tüm uluslararası hukuk, kurum ile insanlık değerlerini yerle bir eden önceden hazırlığı yapılmış bir soykırıma dönüştü.

SUÇ ORTAĞI ABD

Elbette bunu soykırım suçunun ortağı Amerika Birleşik Devletleri yanında Almanya, Fransa, İngiltere başta olmak üzere -birkaçı istisna- Avrupa ülkelerinin desteği ile yaptı. Bu sırada Siyonist İsrail lobisi sadece devletleri, siyasetçileri, bürokratları değil üniversiteleri, sanat ve gösteri dünyasını ve elbette yazılı-görsel-sosyal medyayı kölesi haline getirdi. Tepki gösteren öğrenci, üniversite hocası, sanatçı, sporculardan az sayıdaki vicdanlı insanları da her kötülüğüne perde olarak kullandığı “Anti-Semitik” yani “Yahudi karşıtı” olmakla yaftalayıp işlerinden ederek hayatlarıyla oynadı.

Haberin Devamı

SOYKIRIMIN SUÇ ORTAĞI

Siyonist soykırımcı İsrail bunu yaparken en büyük müttefiki Batı medyası oldu. Hani o burnundan kıl aldırmayan, ifade özgürlüğünün sözde kaleleri, basın özgürlüğünün sözde sembolleri ile bunların bağlı olduğu basın ve gazetecilik örgütleri sadece sessiz kalmakla yetinmediler, üretilen yalanların sesi oldular. ABD ve Avrupa’nın en ünlü gazeteleri, televizyonları ve sosyal medya platformları yalan ve çarpıtma haberlerle Gazze’deki soykırıma ortaklık ettiler.

2003’te hiçbir araştırma yapmadan hatta tersine bilgiler de ortaya çıktığı halde ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell’in sonradan yalan olduğunu kabul ettiği “Saddam’ın kimyasal silahı var” yalanını servis ederek işgali meşrulaştırmışlardı. Aynı performansı Gazze’deki soykırım sırasında da sergilediler. İsrail 470 günde 205 gazeteciyi öldürürken, yalanlarına ortak ettiği Batı medyası gazeteciliği ve gerçeği katletti.

FİLİSTİN DAVASININ HAKİKAT CEPHESİ

Bunların unutulmaması adına Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, “Filistin Davasının Hakikat Cephesi-Ayrımcılık, İkiyüzlülük ve Çifte Standartla Mücadele” başlığını taşıyan Türkçe, İngilizce ve Arapça olarak aynı ciltte 261 sayfalık önemli bir kitap yayınladı.

Haberin Devamı

“Filistin Davamız” adını taşıyan kitapla aynı anda yayınlanan “Filistin Davasının Hakikat Cephesi” kitapları başından sonuna Filistinlilerin uğradığı haksızlıkları, İsrail’in yıllardır süren işgal, katliam ve soykırımlarını gözler önüne seriyor.

Özellikle, “Filistin Davasının Hakikat Cephesi” kitabında küresel medyanın ikiyüzlü söylemi, taraflı duruşu, sansür ve kısıtlamaları, otosansürü; tersine hareket edenlerin uğradığı baskıları örnekleriyle anlatıyor. Akademisyen, sporcu ve sanatçıların karşı karşıya kaldığı baskı, tehdit ve sindirmeler anlatılıyor.

İSRAİL’İN 200 YALANI

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Kurulu, Siyonist 470 günlük soykırımında İsrail’in sadece Batı medyasında değil Türkiye’de de gazete, televizyon ve sosyal medyada yer bulan 200 dolayında yalanını deşifre etti.

Haberin Devamı

İsrail kaynaklı, “40 başı kesilmiş bebek” yalanını herkes hatırlıyordur. İsrail, ABD Başkanı Biden de ortak olduğu yalanın benzerleri ile Batı medyası eliyle soykırımını perdelemeye çalıştı. Soykırıma, işgale tepki gösteren herkesi ve kurumu kitaptaki ifadeyle kalkan olarak kullandığı “Anti-Semitizm” suçlamasıyla baskı altına aldı. Batı’nın İsrailliler karşısında Filistinlilere nasıl ayrımcı bakışı olduğunu biliyoruz. Bu durum Batı medyasının diline de şöyle vuruyor:

“İsrailliler öldürülüyor- Filistinliler ölüyor.”

“İsrailli çocuk- Filistinli 18 yaşaltı.”

“İsrailli esir- Filistinli mahkûm.”

“İsrail kendini savunuyor-Hamas terör faaliyetleri yürütüyor.”

Haberin Devamı

Filistinli ‘ölür’, İsrailli ‘öldürülür’.

Bu ayrımcı Filistinlileri aşağıda gören yaklaşım ve dil, İngiliz BBC’den tutun, Independent ve Times gazetesine, ABD’nin New York Times’ından, Washington Post’una, CNN’inden, FOX kanalına, Almanya’nın Deutsche Welle’sinden Süddeutsche Zeitung’una kadar küresel medyaya hakim oldu.

Öyle ki, ayrımcılıkta dil birliği sağlansın diye; Alman devlet televizyonu ARD vasıtasıyla basın yayın kuruluşlarına dolaylı yoldan “gizli” notuyla “Orta Doğu’daki Çatışmalara İlişkin Habercilik Sözlüğü” başlıklı bir kullanım kılavuzu gönderildi.

BBC’nin İsraillilerin ölümlerini tanımlamak için “toplu katliam”, “vahşi ve soğukkanlı cinayet” ve “linç”, Filistinlilerin ölümünü ise sıklıkla “terörizm” ifadesiyle ilişkilendirdi.

Haberin Devamı

Filistinliler için “Öldü”, İsrailliler için “öldürüldü” ifadesini kullanan BBC, İsrail’in bombalamaları için “çatışma” kelimesini kullandı.

SİYONİST İSRAİL EŞİTTİR NAZİ

ABD’li The New York Times gazetesi, İsrail’in Gazze’de sivillerin bulunduğu hastaneyi bombalamasını anlatan haberi ilk önce “İsrail saldırısı bir hastanede yüzlerce kişiyi öldürdü” başlığıyla, sonra İsrail’in adını çıkartarak, “Gazze’deki bir hastaneye saldırıda en az 500 ölü var” başlığıyla, en son İsrail’in suçunu örtmek için “Gazze’de bir hastanedeki patlamada en az 500 ölü var” başlığıyla yayınladı.

İletişim Başkanlığı’nın “Filistin Davasının Hakikat Cephesi” kitabında “Peki medyanın İsrail ve Filistinlilere ilişkin yayınları neden bu kadar yanlı ve taraflı?” sorusuna cevap şöyle veriliyor:

“Gerçek şu ki, bir propaganda stili olarak Filistinlilerin insandan aşağıda görülmelerini sağlamak için sempatimizi daha az hak ediyorlarmış gibi gösteriliyor. İnsanlıktan çıkarma soykırımın bir aşamasıdır: İsrailli bakanlar ‘insan hayvanlarla’ savaştıklarını söylediklerinde, bu Nazilerin Yahudileri Holokost öncesinde ‘fareler’ olarak tanımlamasını veya Hutuların Tutsileri Ruanda’daki soykırım öncesinde ‘hamamböceği’ olarak tanımlamasını yansıtıyor – insanların insanlıktan çıkarılmasına katkıda bulunulur, bu da onları öldürmeyi kolaylaştırır.”

Yazarın Tüm Yazıları