Paylaş
“Bugün, özellikle İstanbul’umuzun yeni bir depremi kaldıracak gücü yoktur. Sadece İstanbul’un değil ülkemizin de maalesef böyle bir depremi kaldıracak gücü yoktur. İstanbul’daki 7.5 milyon konut ve işyerinin 1.5 milyonu yüksek risk altındadır. Ne yazık ki milyonlarca İstanbullu kardeşimiz tıpkı Konya’daki bina gibi her an yıkılacak 600 bin evde oturmaktadır.”
Bu ne demek? Her bir evde ortalama dört kişinin yaşadığını düşünürseniz, 600 bin yıkılacak evin enkazının altına kalacak insan sayısının yaklaşık 2.5 milyon olduğunu hesap edersiniz.
NACİ GÖRÜR’ÜN UYARILARI
Bakan Kurum’un bu sözleri, 1 ay önce; 4 Ocak 2025 günü İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği İstanbul Kanal İstanbul Süreci Bilgilendirme Toplantısı’nda yerbilimci Prof. Dr. Naci Görür’ün sadece İstanbul değil Türkiye’de herkesin uykusunu kaçırması gereken uyarısını aklıma getirdi: “İstanbul bizi çökertir beyler, şaka yapmıyorum. İstanbul Marmara Bölgesi çökerse bütün Türkiye dizüstü çöker.”
Prof. Dr. Naci Görür, 20 milyonluk kentin ne tür bir tehditle karşı karşıya olduğunu, yıllardır bir biliminsanı sorumluluğu ile teknik olarak anlatmaya çalıştı. Ancak 1999 depreminin üzerinden geçen 26 yıllık süreyi dikkate alarak, 30 yıl içinde beklenen deprem olasılığı için zamanın daraldığını anlatan Görür, sözlerinin anlaşılması için gerçekleşebilecek can kayıpları üzerinden örnekler vermeye başladı.
HER AN DEPREM OLASILIĞI YÜZDE 47
Sadece İstanbul’da yaşayanları değil; anneleri, babaları, çocukları, akrabaları, tanıdıkları İstanbul’da yaşayan 80 ilden herkesi yakından ilgilendiren ve eğer tedbirsiz yakalanmamız halinde Türkiye için iç ve dış güvenlik sorunu doğurabilecek böyle bir krize dikkat çeken Naci Görür, her an yaşanabilecek 7.5 şiddetinde bir depremle tam 4 milyon insanın ölümle burun buruna olduğunu şöyle anlattı:
“Yapılan çalışmalar Parsons ve diğerleri Amerikalı bir bilimadamının çalışmasıyla 30 sene içerisinde her an olmak kaydıyla kırılma olasılığı yüzde 64 dedi ilk çalışmasından sonra revize ettiler. Geçen sene yüzde 47’ye düşürdüler. Şimdi bu kadar bariz, bu kadar yani her an olabilecek, bütün dünyanın, bilim dünyasının da kabul ettiği bir depremde herhangi bir sorun görmüyoruz demek, yani akıl işi değil. Fakat ben size şu kadarını söyleyeyim. Bu Kumburgaz fayı kırılırsa; kendi başına ilk başta kırılacak faydır. 7.2 minimum deprem üretir. Adalar fayı yalnız başına kırılırsa en fazla 7.0 mertebesinde deprem üretir. İkisi birden kırılırsa 7.5’a kadar gidebilir. İstanbul’u tehdit eden 7.5’lik bir deprem vardır. Şimdi ben sizler de anlıyorsunuz falan ama ben inandığınıza da inanmıyorum depreme. Eğer inanmış olsanız bu kadar söze gerek yoktur. Bir an önce iş yapılırdı. Ben gerçekten bizim siyasilerimizin depreme yeterince hakikaten inandıklarını zannetmiyorum. Evet biliyorlar, söylüyorlar, konuşuyorlar ama öyle değil.”
DEPREME HAZIRLIK; TAHTAYA VURMAK
Naci Görür, İstanbul’da yaşanacak depreme hazırlık konusunda duyarsızlığımıza dair “Bir şey olmaz” demek, “Tahtaya vurmak” gibi örnekleri aktarırken konuşmasının devamında yaşanacak felakete dair şu rakamları aktarıyor: “Bizim ekonomistler, işadamları, iş dünyası depreme hazırlanmayı bilmiyor. Onlar depreme hazırlanmak deyince sadece fabrikalarının sağlam olduğunu zannediyorlar, bir de tahtaya vuruyorlar. Bana bir şey olmaz diyorlar. Emin olun ben bunu, TÜSİAD’ın icra kurulunda da aynı konuşmayı yaptım, orada gördüm. Bakın bu iş şaka değil. İBB’nin sırf yaptığı 97 bin binanın çok ağır hasar alacağını düşünürsek ölümün en fazla orada olacağı, yüzde doksan yedi. Bir milyon yüz bin yapı stoku var, bina var. 97 binin içinden çöküleceğini düşünürsek ağırlıklı olarak 97 bin bina, yüz bin bina deyin. Her birini beş katlı, söyleyin şimdi beş katlı kalmadı. Beş yüz bin kat demektir; iki daire koyun, bir milyon daire. Her daireye dört kişi koyun, dört milyon insan ölümle burun buruna, ölecek demiyorum. Ama ölümle burun buruna. Şimdi sizin vicdanınıza, insafınıza sığınıyorum. Dört milyon insanın kaçı yaşasın ya? Ne kadar azaltabilirsiniz? Yani tehlike büyük.”
İMAMOĞLU’NUN GÜNDEMİ DEPREM DEĞİL ADAYLIK
31 Mart 2024 yerel seçimlerinde İstanbul’a 650 bin konut vaat eden Murat Kurum seçimi kaybetti. Ama dünkü konuşmasında Bakan olarak kamu sorumluluğu gereği isim vermese de İstanbul Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’na şu çağrıyı yaptı: “Kentsel dönüşümden sorumlu olan belediyelerimizden de artık diğer tüm gündemleri, tüm gereksiz tartışmaları bırakmalarını bekliyoruz. Sahada bize derdini anlatan, bir an önce dönüşüm isteyen anneler adına diyorum ki artık yeter. Herkes kendi üstüne düşeni yapmalı, kişisel dertlerini bırakmalı, acilen milletin derdine düşmelidir. Herkes, milletin canı, malı ve yavruları için deprem dönüşümüne başlamalıdır. Bu milletin canından daha mukaddes, daha öncelikli bir mesele yoktur.”
İBB’nin toplantısında Prof. Dr. Naci Görür’ün 4 milyon İstanbullu’nun ölümle burun buruna geleceği uyarısı ve Bakan Kurum’un çağrısına karşın; aklını yargı ve bilirkişilerle kavga, medya manipülasyonlarıyla bozmuş olan, 2019’da başkan olduğunda “Deprem sorununu 5 yılda çözerim” deyip 2025 bütçesinden konsere 5.1 milyar TL, kentsel dönüşüme ise 415 milyar liralık bütçesinin yalnızca yüzde 0.8’ine karşılık gelen 3.7 milyar TL ayıran Ekrem İmamoğlu’nun tek gündemi var; CHP’nin cumhurbaşkanı adaylığı ve seçim...
Paylaş