CSKA ve PSV'den bir puan alsaydı.. İnter maçı öncesinde garantileyecekti. Ancak Ruslara yenilip, Avrupa defterini kaparken Fener'e de 'Kendi göbeğini kesmek' görevi düştü...
Gazetelerde bu tür yorumlar, sıram sıram... Ahı vahı, her kaybedilen şanstan sonraki yakınmalar... Evdeki hesap çarşıya uymadı. Fenerbahçe neredeyse hiç oynamadan gruptan çıkma garantisine koşturulurken 'Gıcık' bir strese yakalanmış gibi...
Fenerbahçe, İnter'e ilk yarıda dayanabildiği kadar kafa tuttu. Ama ikinci yarı başladığında; galiba 'İnter sahaya gelmişti'...
Fenerbahçe'nin ve milyonlarca taraftarın aklı karıştı. Bu oyunla bu defansla, bu disiplinsiz görüntü ile maç kazanılmazdı, berabere de kalınmazdı...
İtalyan futbolunun süper gücü 'hesabı' kesiverdi.
Bu nasıl Fener?
İkinci yarıda İnter oynadı, bizimkiler seyretti. Seyredene de golleri, seyrettirdiler. Roberto Carlos takımın iki liderinden biri. Kanatlardan vınlayarak karşı sahaya gidiyor, inleyerek dönüyor. Çünkü dönüşünde mutlaka savunmadaki görevi açık veriyor. Son zamanlardaki maçlarında ne zaman ileri gitse, mutlaka Fener'e gol oluyor. Ne oldu o, frikiklere? Real Madrid'te uzaktan vuruşları ile ağlara imzasını atan süperstar giderek cıvıyor...
Frikikten daha tek golü yok. Takımın yarısı sanki ikinci yarıda oyunu boykot etti. Bırakın koşuşmayı, topa gitmeye üşeniyorlar.
Alex'e gelince; 1 şutu savunmadan döndü. Şansa bakın, top geri gitti Fener'e gol oldu!!! Alex'in bu tür maçlarda klası paslanıyor. Sonunda da yorulup oyunu bırakıyor. Bu maçta kaleci Volkan, Gökhan, Aurelio ve Semih kendilerini parçaladılar.Hele Semih'in koca İnter defansı karşısında koşmaktan dalağı düştü.Böyle bir yarım porsiyon takım yarı yolda kalır.İnter gibi üst düzey kalitede ekibe kaybedilen maç, olağanüstü sonuç değil. Ama Fenerbahçe'nin tembelliği olağanüstü düzeyde idi.
Elbette ki, ümitler bitmedi. Bir kör bile, kuyuya iki defa düşmezmiş...