Paylaş
Bunun görünürdeki anlamı açık.
AK Parti tek başına 330'u bulamadığına göre, geriye ittifak yapabileceği bir tek MHP kalır bu durumda.
MHP'nin ise açık bir ön koşulu var başkanlık anayasası üzerinde işbirliğini konuşmak için.
İlk dört maddeyi saymıyoruz artık. Ama Devlet Bahçeli dün Meclis grubuna konuşmasında idam cezasının geri getirilmesini öncelikle istediğini bir kez daha söyledi.
İdam cezasının geri getirilmesi, hata telafisi olmayan, çağdaş devlet anlayışında yeri bulunmayan bir uygulama. Bununla birlikte Türkiye'nin AB ile zaten pamuk ipliğiyle duran bağlarını koparıp, kurucusu olduğu Avrupa Konseyi ile ilişkilerini de zedeleyecek bir adım.
Gerçi AB bağlarının kopmasının Bahçeli'yi fazla üzeceği de söylenemez.
Bahçeli'nin asıl hedefi, geri getirilecek idam cezasının PKK ve genel olarak terörizme karşı caydırıcı unsur olarak kullanılması; özellikle de Abdullah Öcalan'ın idamı meselesini yeniden ülke gündemine alacak olması.
Malum, Öcalan 1999 yılında Bahçeli koalisyon ortağı iken yakalanmış ve ölüm cezasına çarptırılmıştı. Ancak yine Bahçeli'nin iktidarda olduğu sırada 2002'de Meclis oylamasıyla Anayasa'dan çıkarılmış, bu da Türkiye'nin AB'ye üye adayı sayılmasını sağlamıştı. Öcalan'ın asılamaması o zamandan beri Bahçeli için siyasi bir travma ve şimdi hazır başkanlık anayasası pazarlığı açılmışken ve idam talepleri 15 Temmuz darbe girişimi ardından Fethullah Gülen şebekesi için dike getirilmişken bu fırsattan istifade etmek istiyor.
Ancak Bahçeli'den iki saat kadar sonra konuşan Başbakan Yıldırım, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın işaretiyle başladıkları hazırlığın, idamın kayıtsız şartsız değil, sınırlı, özel koşullarda geçerli olacağını söyledi.
Üstelik, hukukta doğal olduğu üzere bu karar çıksa bile geriye doğru işlemeyecekti; yani ayrıca bir yargılama olmaksızın, Öcalan idam edilemeyecekti.
Bu formülün Bahçeli'yi ne kadar memnun edeceği henüz açık değil.
Ancak Yıldırım'dan sonra Meclis grubuna hitap eden CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu meseleyi tam da bu açıdan yakaladı.
Bahçeli'yi AK Parti'yle başkanlık-idam pazarlığına girmekle eleştiren Kılıçdaroğlu, Öcalan'ın da başkanlık sisteminden yana olduğunu bilip bilmediğini sordu.
Kılıçdaroğlu'nun konvoyu bir süre önce Artvin yakınlarında PKK saldırısına uğramıştı. Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan da CHP'ye HDP'ye yakın durduğu nedeniyle kızan suç dosyası kabarık bir saldırgan tarafından vurulup yaralandı.
Yani ana muhalefet CHP'nin kısa süre arayla hem başkanı, hem başkan yardımcısı silahlı saldırıya uğradı.
Yine de AK Parti, CHP'yi başkanlık anayasası konusunda işbirliği yapmazsa kendisini HDP ile aynı saflarda ilan edeceği konusunda aba altından sopa gösteriyor; mesela HDPli siyasetçilerin tutuklanmasını sorguluyor olmasını terörizmi cesaretlendirme olarak öne sürüyor.
Yani Yıldırım Kılıçdaroğlu'na 'Benimle başkanlık işbirliği yap, MHP ike tek başıma bırakma, ya da seni HDP ile aynı safta ilan ederim" demek istiyor.
Kılıçdaroğlu bu zorlamanın farkında görünüyor ve HDP ile ilgili konularda asgari hak ve özgürlükler çerçevesinin dışına çıkmamaya özen gösteriyor.
Ancak AK Parti Cumhurbaşkanının 'Bir an önce' talebiyle acele ederken, bu zorlama siyasetin zaten yüksek gerilimini daha da artırıyor.
Paylaş