Paylaş
DÜNYA Bankası'nın Türkiye temsilcisi Ajay Chhibber de NTV'de doğruladı: Telekom'u yakın vadede özelleştirme olanağı yok. Uluslararası telekom piyasası müthiş doygun. Üstelik, alıcı olabilecek büyük şirketlerin çoğu borca batık.
Ama, içte ve dıştaki çok kişi gibi, o da eklemeden edemedi: ‘‘Türkiye, fiyat yüksekken Telekom'unu satsaydı kárlı çıkardı; artık çok geç.’’
Fiyatlara gelince, bugünlerde bol keseden atan atana: Kimi ‘‘1993'te 20 milyar dolar ederdi’’ diyor, kimi 30. Hatta 40 milyar dolar diyen bile var.
Ama, hepsi uydurma. Çünkü, Telekom'un gerçek değeri hiç tam olarak hesaplanmış değil. Hálá da hesaplanamadı. Doğru dürüst bir değer biçme komisyonu oluşturmak sorunun hálá en duyarlı noktalarından biri.
Üstelik, o yüksek rakamlar söylendiğinde sormazlar mı adama: ‘‘Madem elinizde böylesine değerli bir işletme vardı; satmak niçin? Önceki büyük yatırımlarla dijital sisteme geçmiş bir Türkiye, 90'ların başında Avrupa'nın en iyi telekomünikasyon ağlarından birine sahipken onu daha da geliştirip kendisi komşu ülkelerle ortaklık kurarak yahut cep telefonu lisanslarıyla muazzam kárlar elde edemez miydi? Bunun yerine, satış tutkusuyla sekiz yıldır yeni yatırım yapmadan, ‘Birileri gelip Telekom'u alsa da belimizi doğrultsak' diye yan gelip yatmak büyük hata değil midir? Hazır anonim şirkete kurulmuşken, hiç olmazsa yüzde 10 ya da 20 hisseyi borsada satışa çıkarmak da mı düşünülemezdi?’’
* * *
Ama, Telekom’un satışını olanaksız kılan asıl neden bu da değil. Asıl neden, IMF dayatması ve ‘‘Yasa yoksa para gelmez’’ diyen Derviş şantajıyla sıkboğaz edilen siyasal kadroların Türk Telekom hukukunu artık içinden çıkılmaz duruma sokmuş olmasıdır.
‘‘Yabancılara ancak yüzde 45'i satılabilir’’ sınırlamasıyla da olsa, hisselerin yüzde 99'unun özelleştirilmesi, Anayasa Mahkemesi'nin ‘‘Bu önemli anonim şirketin yüzde 51 hissesi kamuda kalmalıdır’’ anlamına gelen önceki kararlarıyla nasıl bağdaşacaktır? İsme yazılı hisse senedi uygulamasına ciddi olarak gidilmezse, örtülü ortaklıklar ortamında hangi hissenin yabancı ya da yerli olduğu nasıl bilinecektir? Hele, ‘‘Merak etmeyin, ulusal çıkarlar altın hisseyle korunur’’ aldatmacası ne kadar güven vericidir?
* * *
Ne kadar güven verici olduğunu dünkü Hürriyet'te Çiğdem Toker açıkladı.
Yeni dünya düzeni bu çeşit numaraları artık kolay kolay kabul etmiyor. Hisselerinin çoğunluğu kamuda kalan anonim şirketler kurabilirsiniz; nitekim Avrupa'da yüzlercesi var. Ama, bir işletmeyi hem sıradan bir anonim şirket gibi kuracaksnız, hem de küçücük bir hissesini ‘‘altın hisse’’ adıyla kamuda tutup onunla öbür hisse sahiplerinden daha ağır basacaksınız. Bu ne ticaret hukukunun temel ilkelerine uyar, ne de serbest ticaret ahlakına. Altın hisse, her ulusal çıkar için değil, olsa olsa, olağanüstu ulusal güvenlik için işler.
Avrupa Komisyonu, kamu işletmelerini özelleştirirken bu yola başvuran İtalya, İspanya, Portekiz, Belçika, Fransa, İngiltere gibi ülkeler aleyhine Lüksemburg'daki Avrupa Adalet Divanı'nda dava açtı ve İtalya aleyhindeki davayı kazandı bile. Türkiye için AB tam üyeliğini beklemeye de gerek yok. Dünya Ticaret Örgütü'nün tahkim komisyonu işi bitirebilir. Bir bakmışsınız, Türk Telekom gitti gider.
Anayasa değişikliğiyle uluslararası tahkimi kabul edip sonra da teneke değerindeki sözde altın hisseyle adam aldatmanın sonu budur.
Paylaş