Paylaş
ÖYLE bir düşünce terörü estiriyorlar ki, aksini düşünüp söyleseniz neredeyse vuracaklar.
Kendileri vurmasa bile, başkalarına vurdurtacaklar.
Birtakım yanlışlar müthiş bir yaylım ateşle halkın zihnine çakılmakta: ‘‘Telekom satılırsa Türkiye kurtulacak; satılmazsa batacak!’’ deniyor. ‘‘Yok, öyle değil, tam tersine, şu haliyle bile kárda, biraz daha gayret edilse ülkeye çok para kazandıracak; üstelik, hem bu satış için yapılanlar hukuka aykırı, hem de satmayı düşündüğünüz Alman Telekom'u boykot etmek istediğiniz Fransızlarla ortak’’ demeye kalksanız, Türkiye'yi batıracakmışsınız gibi hemen oklarıyla karşınızdalar.
Türk Havayolları için de aynı. ‘‘Durun, bu kamu anonim şirketi pekálá kazanıyor, Avrupa'nın en iyilerinden biri oldu; satmayı düşündüğünüz İsviçre şirketi ise, son yıllarda bir değil, birkaç büyük uçak kazası yaşayan, kurduğu gruptan Avusturya'yı kaçırtan, Belçika Havayolları'nın batmasına yol açan, THY'yi sömürmeye kalkışan ve eski ününü kaybeden bir kuruluş; ona yamanmak yerine bizim şirketi daha başarılı kılsanıza’’ deseniz, sanki ulusal varlığı savunmuyorsunuz da düşmana yardım ediyormuşsunuz gibi üstünüze çullanıyorlar.
Halk yığınlarını yanıltarak.
Bu terör, her şeye karşın, göğüslenebilecek bir tehdittir. Çünkü, yanılgı içindedir; haksızdır, yenilmeye mahkûmdur.
Asıl tehlikeli olan, terörün kamu varlığını ve cumhuriyeti koruyacak kurumlar üzerindeki etkisidir: Terör, parlamentoyu da arkasına alarak devlet başkanını, Anayasa Mahkemesi'ni, yargıyı, özellikle de idari yargıyı baskı altında tutmakta. Onlar da, ‘‘Şunu imzalamazsak, şunu iptal edersek, şu kararı bozarsak Türkiye'nin batışına mı yol açmış oluruz acaba?’’ korkusu içindeler.
Terörün en ürkütücü silahı, tehdidi budur: İnsanları, doğruyu ve haklıyı savundukları zaman ülkenin geleceğine ve halkın çıkarlarına ihanet ediyormuş gibi bir vehim içine düşürme tehdidi.
Aslına bakarsanız, haksızlığı ve yanlışlığı dolayısıyla pabuç bırakılmaması gereken bir tehdittir bu. Ama, yanlışlık ve haksızlık medyaca, yani yığınları etkileyen basın ve televizyonlarca açığa vurulmadıkça, büyük yığınlarla kurumların aldanıp bu sinsi teröre boyun eğmesi işten değildir.
Oysa, insanlar birazcık mantıkla düşünmeye davet edilse, her şey çok açık.
Örneğin, ‘‘Özelleştirme sorumlusu Devlet Bakanı, Telekom için neden yeni bir yasa tasarısı getiriyor?’’ diye sorulsa, anlaşılacak ki, Cumhurbaşkanı'nca imzalanmış Bakanlar Kurulu kararı yerine Özelleştirme Yüksek Kurulu kararıyla ihaleye çıkmak yasaya aykırı olmuştur ve üstelik yapılacak herhangi bir yasa değişikliği de Anayasa Mahkemesi'nin içtihatlarına aykırı düşecektir.
Ama, yaratılan düşünce terörü zihinleri bulandırmakta ve bütün terörler gibi ülkeyi gereksiz uğraşlar peşinde yanlıştan yanlışa sürüklemektedir.
Paylaş