Paylaş
NE bayram etmeye gerek var, ne de dövünmeye. KHK konusunda birbirine zıt tutumları savunanlar, artık silahları bırakıp normal olanı yapmalıdırlar.
Israrda ısrar ederek, neredeyse kriz yaratma noktasına gelen hükümet de.
Artık her şey normale dönmelidir.
Krize dönüşmeden.
* * *
Hukukçuların dilinden düşmeyen ‘‘norm’’ sözü, ‘‘gönye’’ demek olan ‘‘norma’’dan gelir. Gönye, mühendislerle mimarların çok iyi bildikleri gibi, her şeyden önce, dik açı çizmeye yarar. Yani, bir doğru üzerine doksan derecelik açıyla inen bir başka doğru çizmeye.
Norm, bir işi ‘‘doğru doğru dosdoğru’’ yapmanın kuralıdır.
Şimdi, devlet başkanının, normlar gereği, kararnameyi imzalamadan geri göndermesi üzerine doğru olanın yapılması gerekiyor: Yani, devlet yönetimine sızan laiklik düşmanlarının temizlenmesi için yasa yapılması.
‘‘Arkamızdaki çoğunluğun böyle bir yasa çıkarmaya yetip yetmeyeceğinden emin değiliz’’ diyemez hükümet. Çünkü, Bakanlar Kurulu'na kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi, böyle bir çoğunluğun bulunduğu varsayılarak verilmiştir. Dikkat ederseniz, Anayasa bu kararnamelerin yayımlandıkları gün Meclis'e sunulmasını, komisyonlarla genel kurulda öncelikle ve ivedilikle görüşülmesini gerektiriyor. Çünkü, aslında parlamentoda bulunan yasa yapma yetkisi, geçici bir süre için hükümete verilmekte, ama yetkinin gerçek sahibi tarafından bunun sonradan uygun bulunması istenmektedir.
Dolayısıyla, ‘‘Arkamızda güvenebileceğimiz çoğunluk yok’’ deyip bu gerekçeyle KHK yoluna gitmekte ısrar, çelişkinin ta kendisiydi.
Tek geçerli gerekçe, ‘‘Meclis toplanık değil, konu da ivedi’’ demek olabilirdi; ama, temel haklara ve kişi haklarıyla siyasal haklara ilişkin konuların KHK ile düzenlenmesine müsaade etmeyen Anayasa buna elverişli değil.
* * *
Cumhurbaşkanı'nın böyle bir kararnameyi imzalaması ve sonra Anayasa Mahkemesi'nde iptal davası açması ‘‘normal’’ olabilir miydi?
Hürriyet'ten Sedat Ergin'in geçen hafta yayımlanan bir yazısı, daha önceki son iki cumhurbaşkanı döneminde devlet başkanınca imzalanmayıp geri çevrilen otuza yakın KHK bulunduğunu ve Anayasa Mahkemesi üyelerinin de Çankaya'ca imzalanıp ardından iptal davası açılan herhangi bir KHK anımsamadıklarını belirtmekteydi. Bunlar normaldi de, şimdiye kadarki tutumlarıyla laikliğe sahip çıkmakta kimseden geri kalmamış bir Cumhurbaşkanı'nın Anayasa Mahkemesi'nin son içtihatlarıyla da hukuka aykırı sayılan bir düzenlemeyi imzalamayışı mı anormaldir?
Anormal olan şudur: Uyumuyla dünyayı hayran bıraktığı söylenen bir iktidarın, daha doğrusu onun başındaki Başbakan'ın, bu konuda normal yasama çabasını göstermek yerine, ‘‘Sorun ciddidir’’ diyerek hálá kriz politikası peşinde olması.
Fethullahçılık ve yakın geçmişteki istikrar şantajları konusunda sorulmuş soruyu laiklik konusunda yeniden sormak gerekiyor: İçtenlik bu mudur?
Paylaş