Paylaş
Sömürge döneminden kalma dev yönetim yapılarının ortasındaki sarayda, İngiliz Genel Valisi yerine Hindistan Cumhurbaşkanı oturuyor. Kocherli R.Narayanan'ın söze başlarken ilk yaptığı şey, Ankara'dan haber sormak. Yıllar öncesindeki büyükelçiliğinden anımsadığı çok şey var.
Bayan Narayanan da, unutmadığı Türkçe sözleri kullanmaktan hoşlanmakta.
Sonra, konuşma, döne dolaşa, iki ülke arasındaki hava ulaşımına geliyor. Daha doğrusu, aktarmasız hava ulaşımının yokluğuna.
Ne Türk Hava Yolları'nın doğrudan seferi var, ne de Hintliler'in. Gidip gelebilmek için, ya Avrupa ortalarında bir yerlerde ya da Körfez Şeyhlikleri'nin birinde aktarma yapmak gerekli. THY'nin durumu iyi de, Hint şirketininki yeni hat açmaya pek elverişli değil. Karşılıklı sefer gelirlerinin paylaşımında sorunlar varmış. Başbakan'ın gelecek ay yapacağı ziyaret sırasında çözülmesi umulan sorunlar.
Yoksa, Hint ekonomisi genel olarak sağlıksız sayılmıyor. Geçen yıl Güneydoğu Asya ‘‘kaplanlar’’ını vuran Hindistan'ı etkilememiş.
Başkanlık Sarayı'nın biraz ötesinde, aynı dev yapının içindeki bir başka yerde Başbakanlık Başmüsteşarı Brajesh Mishra, ‘‘Onlar kaplan’’ diyor, ‘‘Kaplanlar bir bakarsınız ağaç tepesindedirler, bir bakarsınız aşağılarda; biz ise fil sayılırız, dört ayağımızla yere sıkı basarız.’’
Mishra, politikacı olmadığı halde, 22 partili koalisyonun gerçek ‘‘güçlü adamı’’ olarak biliniyor. Her şey ondan sorulurmuş. Ülkesinin nasıl olup da kaplanlarla aynı akıbete uğramadığı sorulduğunda verdiği yanıtlar da akıllıca ve tutarlı.
Bir defa, sermaye transferlerini serbest bırakmamış olmalarının büyük etkisi olmuş: nazlı yabancı sermaye, kaplanlarda olduğu gibi pılıyı pırtıyı toplayıp hemen kaçma olanağını bulamamış.
Sonra, döviz kurunun sabit tutuluşu başka yerlerdekine benzer bir paniğin kopmasını önlemiş.
Üçüncü neden, Hindistan'daki ilginç bir yöntem: Menkul Kıymetler Borsası'ndaki hisselerden birinde günlük değer kaybı yüzde yedi buçuğu geçince, devlet o hissenin satışını durdurup düşüşü önlüyor ve borsa bu sayede kriz dönemlerinde çöküş yaşamıyor.
Nihayet, Başmüsteşar'ın biraz da gurur duyarak anlattığı son nokta: Hindistan, dünyada esen küreselleşme ve liberalleşme rüzgárlarına fazla aldırmadan, kendi ‘‘karma ekonomi’’ sistemini sürdürmekte. Kamunun elindeki kurumlar kritik dönemlerde akıllıca kullanılırsa, yaklaşan krizleri zararsız atlatmak mümkün.
Çoğu zaman, ‘‘Bilim Çin'de de olsa, git al!’’ denirse de, neredeyse bilimsel sayılabilecek kadar öğretici olan dersleri almak için o kadar uzağa gitmeye gerek yok: Hindistan'ın ekonomik ve sosyal sorunları çözüş tarzı, boyutlardaki büyüklük farkı bir yana bırakılırsa, Türkiye açısından yararlı derslerle dolu.
Yeter ki, her şeyin iyisini ve doğrusunu hep Batı'da sayan zihniyet bırakılsın.
Paylaş